“Subhan’dır; arzın (bedenin) oluşturduklarından, nefslerinden (bilinçlerinden) ve daha bilmedikleri şeylerden bütün çiftleri (gen sarmallarını) yaratan!” (36.Yâsiyn: 36)

“Bizim onların zürriyetlerini o dopdolu gemilerde yüklenip taşımamız da onlar için bir işarettir!” (36.Yâsiyn: 41)

“O ki, bütün çiftleri (gen çift sarmalını) yarattı ve sizin için gemilerden (bilinçler) ve en’amdan (biyolojik beden) bindiğiniz şeyleri oluşturdu.” (43.Zuhruf: 12)

“Her şeyi iki eşten (pozitif - negatif güç; gen sarmalını oluşturan çiftten) yarattık... Belki hatırlayıp düşünürsünüz diye.” (51.Zâriyat: 49)

1970 yılında yazdığım “RUH İNSAN CİN” isimli kitap ile 1995 yılında kaleme aldığım “TEK’İN SEYRİ” kitapta Kuantum fiziğinden, evrenin holografik yapısından söz etmiştim bir miktar…

Kurân’ın, bu konulara nasıl işaret ettiğini elimden geldiği kadarıyla anlatmaya çalışmıştım özellikle “TEK’İN SEYRİ” isimli kitabımda; bilmem okumuş muydunuz?..

Algıladığımız madde boyutunun ve her “şey”in orijini ve hakikati, aslı olan Kuantsal boyutta-Evrende, her parçacık ÇİFT olarak vardır.

Şimdi önce şunu hatırlayalım…

“Allâh” kelimesi bir “isim” kelimesidir ve bir işaret kelimesidir.

Atan Allâh’tı âyetinde olduğu gibi, her şey, aynı orijin ve hakikatten meydana geldiği için, madde, et-kemik-kol boyutunda olay bu kelimeye bağlanmakta olduğu gibi; nokta diye tarif edilen “Kuantsal boyut”uyla TEKİL bir yapı olan evren de, elbette “ALLÂH İsmiyle İşaret Edilen”e bağlanır.

Ancak ne var ki, gene “ALLÂH İsmi ile İşaret Edilenin, yaratmış olduğu her “şey”den münezzeh-berî olduğu da başka bir gerçektir.

Yani…

Kuantsal boyut olan, “RUH” ya da “Ruh-u Â’zâm” ismiyle tasavvufta işaret edilen mertebe, tüm algıladığımız ya da algılayamadığımız her şeyin hakikati olan TEKİL bir yapıdır; ve Vitriyet mertebesidir; ki, bundaki bilinç her an yeni bir şan’dadır; kuantların her anki değişkenliği dolayısıyla!

Tüm kuantlar bir çift hâlinde ve algılayana göre foton ya da dalga biçiminde yaşamlarına devam etmektedirler… Her an birbirleriyle iletişim hâlindedirler biri galaksinin öbür ucunda olsa bile!..

Kuantsal evrenin kuantları, bizim algıladığımız hayvan boyutun (bedensel boyut) genleri gibidir!..

“GEN”ler, Kurân’da “gemi” olarak sembolize edilmiştir! Çeşitli anlamları kuantsal boyuttan madde boyutuna taşıyıcı olarak “gemi”!

Öyle “Uzay gemi”leridir bunlar ki; kuantsal uzaydan ışık hızıyla madde boyutumuza “anlam” yolcularını taşır!

Çiftler hâlindeki genlerden, hayvanlarınızı-bineklerinizi yani madde bedenlerinizi yaratmıştır. Kromozomlar da hücre stoplazması içinde taşıdıklarıyla yüzmektedir “gemi” olarak!

Nefislerinizden, yani varlığınızı oluşturan genlerinizin -çiftlerin- eseri olan bilinç dalgalarınızdan da, gene çiftler hâlinde kişisel ruhlarınızı yani ebediyet bineklerinizi yaratmaktadır… Ve daha bilmediklerinizi!

Kuantsal boyutta her şey Tek bir şuur hâlindedir.

Bu Tekil şuur, “İlk akıl”=“Akl-ı Evvel” diye tanımlanmıştır.

Kuantsal boyut, Hayat sıfatının ta kendisidir!

Var olan tüm melekler, bu “RUH” adlı tek melekten, yani bizim “kuantsal boyut” olarak nitelendirdiğimiz, orijinimiz boyuttan meydana gelmiştir!

Yani, kuantsal boyut tekilliğinde meydana gelen melekî katmanlar(?) ile, algıladıklarımız ve algılayanlar oluşmuştur.

Esasen her şey, kuantsal boyutun kendi kendisini “seyr”inden ibarettir!

Bu boyutta zaman ve mekân kavramı yoktur!

“İnsan” kendi hakikatine yolculuğunu tamamlarsa, kendi derûnu doğrultusunda; “ben” kalmaz, seyreden “Kendi” olur Kendini!

Yaşamı ve kavgası et-kemik ile cüzdanındaki paradan öteye geçemeyen nankörlerin bu yazılardan alacağı ne olabilir ki?

 

7.7.1999

5 / 67

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!