Mangal Tahtası
Adam demiş ki…
− Bu mal çok kaliteli… Mısır ipinden!..
− Yaaa! demiş; dinleyen hatun; ve almış bana o tişörtü baba(!)lar günü hediyesi diye…
Yolda düşünmeye başlamış…
Mısırın püskülünü nasıl bürüp ip yapmışlar; diye… Mısırın püskülünü bürüp yapsalar, acaba ne kadar mısır gerek… Mısırın kendisini öğütüp, ip mi yapmışlar acaba? Teknoloji ne günlere gelmiş!.. Kıyamet alâmeti!!!
Sonra, dolaylı biçimde bana soruldu… Mısırın püskülü nasıl işlem görüp tişört olacak hâle geliyor diye…
Oysa benim bildiğim kadarıyla olayın içyüzü ve gerçeği biraz farklı!
Akdeniz’in karşı sahilinde, İsrail ile Kıbrıs’ın güneyinde piramitleri ve firavunlarıyla ünlü bir ülke vardır; “Mısır” deriz adına… Bu ülkede yetişen pamuk, Dünya’nın en kaliteli pamukları arasında önde gelir… Bu pamuktan elde edilen iplikte Mısır kotonu yani Mısır pamuğu diye anılır kısaca… “Mısır’da yetişmiş pamuğun ipliği” anlamında olarak…
Ama dillerde dolaşan meşhur Mısır pamuğundan üretilen iplik, bize ulaşana kadar olmuş mısır püskülü tişört!
Allâh indîndeki Din olan İslâm’ın, Evrensel SİSTEM ve DÜZEN’i açıklamasına karşın; günümüzde çok iyi anlaşılıp(!) yanlışları(?) tartışılan MÜSLÜMANLIK DİNİ gibi…
Yazılarımı okumaya değer bulmayanlar bir yana…
Okumaya değer bulup da, anladıklarını başkalarıyla paylaşanların çok büyük bir kısmı hâlâ “mısır püskülünden tişört” gibi değerlendiriyorlar bizi!
Kimi bir şeyh efendi, kimi bir hoca efendi, kimi de ağlama duvarı olarak görüp; ne mesajlar, mektuplar gönderiyorlar!.. Verdikleri pâyelerle, kendilerine kurtuluş ve mertebe aracı olarak bizi görmek istiyorlar...
Ne kadar yazarsam yazayım, beni böyle görmeyin, böyle değerlendirmeyin, diye; ben bir OKUr-düşünür-yazar ötesinde hiçbir şey değilim; yaşamdan gördüklerimi okuduklarımı yalnızca yazdıklarımla paylaşırım;bunun ötesinde bir şey ummayın diye; nafile!..
“Bayram haftası”, ne hikmetse ulaşıyor insanların kulağından beynine “mangal tahtası”!..
O zaman fark ediyorum, nasıl ve neden dönüşmüş Hz. Muhammed (aleyhisselâm)’ın bildirip açıkladığı “İslâm Dini”, sonradan “Müslümanlık Dini”ne!..
Beni anladıklarını söyleyenler, mısır püskülünden söz ederken, nasıl anlaşılacak Mısır pamuğundan imal edilmiş iplik?..
Her kişinin, birebir, Kur’ân ve Allâh Rasûlü’ne muhatap olduğunu, FETVANIN DİNDE YERİ OLMADIĞINI; fetvanın asla kişiye âhirette mazeret olamayacağını; şayet Ahmed Hulûsi yanlış yorumda bulunmuşsa; kişinin, “Ben Ahmed Hulusi’nin fikrine tâbi oldum da onun için bunu böyle yaptım” demesinin, kendisini kurtarmayacağını; acaba nasıl anlatabilirim?
“Benim öğrendiklerime, okuduklarıma göre bu konu böyledir… Ama hakikatini Allâh bilir… Belki de yeni öğreneceklerim bu konudaki fikrimi değiştirebilir. Dolayısıyla kanaatim, ancak şu anki veritabanıma GÖRE böyledir”…
Demeyen herkes, hem kendini yanıltmaktadır, hem de başkalarını…
Evrendeki yerimiz ne ki, evrensel gerçeklerden bu derece kesin söz edebilelim..?
Ne kadarıyla “İKRA=OKU”yabildik ki, “ALLÂH Adıyla İşaret Edilen”in yoktan yarattığı, bize göre başsız-sonsuz bu evren içre evrenleri, ne kadar bilebilelim?..
Görebildiğimiz kadarıyla…
Her insan ölümü “tadarak”, bu Dünya’dan ayrılıp yoluna devam etmektedir, dünyasını yanında götürerek!..
Bu Dünya’daki edindiğin tüm mertebe ve etiketler yalnızca ölüme kadar geçerli olup; ötede hiçbir şey ifade etmemektedir.
İnsanlar, bir diğerlerinin yanına, yalnızca ondan çıkarları (maddi ya da manevî) olduğu için değer verip gelmektedirler!..
Kafasındaki köyünün ötesine çıkmamış etiketli şehirli; ülkesinin diğer ucundaki toplumsal değerlerden ve bakış açılarından habersiz etiketli veya etiketsiz güruh; tüm Dünya insanlığına ve hatta galaktik ölçülere fetva ve ferman verirken; düştüğü komik ötesi acınacak zavallılığını hiç fark etmemektedir!
“ALLÂH”tan habersiz; hayalinde yarattığı “tanrı”sı adına insanları yargılamaya ve yönetmeye kalkan mısır püskülünden iplik anlayışındakilerin din değerleri ve bakış açılarıyla, “İslâm Dini”ni değerlendirmeye kalkan anlayışı sınırlılar, bunun pahasını ödeme gününe geldiklerinde, çok acı gerçeklerle yüz yüze geleceklerdir Kurân’a göre…