Zan, asla gerçek değildir!..
Kur’ân; “OKU”nası kitaptır! Nihavent makâmından okumaya kalkışılası Türk Ceza kanunu misali, duygusal metin değil! Hele Hicaz makâmından okunası fransızca İsviçre medeni kanunu hiç değil!
“Pek çok şeyi misallerle anlattık” diyen “Kitap”ı, mısır püskülünden iplik anlayışıyla değerlendirmeye kalkanlar, “İslâm Dini” yerine öyle bir “müslümanlık dini” oluştururlar ki; “Aklı ve mantığı terk et, buna akıl ve mantıkla yanaşılmaz, körü körüne iman et” demekten başka çareleri kalmaz! Zira o saçma yorumlara hiçbir aklıbaşında insan yanaşmaz!
İnsanlara, salât ile Allâh’a mi’râc teklif edilmiştir; olay, “beş vakit tanrı huzuruna çıkıp tapınma” ve jimnastiğe dönüştürülmüşür!..
İnsanlara oruç ile Samediyet nûrlarını yaşamak teklif edilmiştir; konu, dedikodu-gıybetle ölü kardeşinin çiğ etini yiyen yamyamların açlığına çekilmiştir!..
İnsanlara hac ile geçmişin tüm negatif yükünden arınıp kalbî hakikat bilincinde kendilerini bulmaları tavsiye edilmiştir; vakıa, paralıların dinsel turizmine çevrilmiştir!..
İnsanlara zekâtla Rabbin veren eli olmaları teklif edilmiştir; daha fazlasını nasıl alabilirim düşüncesiyle dine yatırım yapmayı düşünenler türemiştir!..
Yalancı şahitlik yemini edenlerin hesabını tutmaya melekler yetişebiliyordur umarım!!!
Emri Rabbimin, yaşamak!.. Kulluğumun zorunlu sonucu, yaşamak!..
İstemiyorum, hiç kimseyle görüşmek ve konuşmak! Aranmazsam mutlu oluyorum! Sorulmazsam huzur duyuyorum! Anladım deyip, mısır püskülünden tişört örenlerden uzak olmak istiyorum!
Tatile çıkıp da, “Bir de onu görelim” diyenler yorgunluk veriyor!
Kendi çiğnemeleri gereken lokmaları benim çiğneyip yuttuktan sonra, onların bedenlerine hokus pokusla enerji olarak yükleyeceğimi sananların, bu varsayımları beni tüketiyor!
“Kızım Fatma, gerekeni yapmazsan, ben seni kurtaramam” diyen Zât’ın bu uyarıyla işaret ettiği, ne yaparsan onun sonucunu yaşarsın evrensel gerçeğini anlamayan anlayışı kıtların; havadan bir şeyler kotaracaklarını sanmaları ve kendilerini böylece ateşe atmaları içimi eritiyor… Tıpkı aslana av olan ceylanı ya da zebrayı seyreder gibi!
Şeyhlere para yatırıp, maneviyat ve mertebe satın alacağını sanan, bu arada elini sıcak sudan soğuk suya sokmayan uyanık tüccarların, gerçekleri fark etmeleri için, acaba son nefeslerini verip, ölüm ötesi yaşamın gerçekleriyle mi yüz yüze gelmeleri zorunlu?..
Yazık ediyorsun, hem de çok yazık ediyorsun kendine dostum!..
Nefsine ZULMEDİYORSUN!..
Bırak şu mısır püskülü anlayışlıların hayalî din ve tasavvuf anlayışını da; gel, KİTABI OKU!.. SİSTEM ve DÜZENİ fark et ve OKU!..
Geri dönüşün ve telâfinin olmadığı yaşam gerçeklerini fark et; yaşamını bu GERÇEKLERE göre yeni baştan düzenlemeye bak!
İnsanlardan maddi veya manevî ne alırsan al onları bırakıp da gideceksin bu Dünya’dan! Arkandan da belki birkaç gün ağlanacak ve sonra unutulup gideceksin! Belki de daha çok bırakmadığın için küfür yiyerek!
“Allâh” için yaşa… Allâh Rasûlü’nün izinden yürü!..
Sana ebedî huzur ve saadeti yalnızca bu verecektir!
14.6.1999