Çünkü, kızıp sinirlendiğin anda sen, Allâh’ı inkâr ediyorsun!

Namazda başını secdeye koyuyorsun… Sonra da başını kaldırıp, “Ben seni tanımıyorum” diyorsun!.. “İnkâr ediyorum” diyorsun!

Kızıp sinirlenmenin mânâsı, Allâh’ı inkârdan başka bir şey değildir! Çünkü, her birim kendi yaratılış programının gereğini ifa etmektedir... Sen ona kızmakla, yaratılırken ona verilen görevi yapmasından dolayı, onu suçlamış oluyorsun!..

Burada hemen Âdem (aleyhisselâm) ile Musa (aleyhisselâm) arasında geçen konuşmayı hatırlayalım!..

Ne buyurmuştu Rasûlullâh Efendimiz?.. Bu hadisten “İNSAN VE SIRLARI” kitabımızda bahsetmiştik.

O birimi o programla yaratan; ve o görevi takdir eden Allâh, yanlış bir iş mi yapmış? Ne yaptığını bilmiyor mu?

Evet!.. Biliyor!.. Bile bile böyle yarattı!.. O hâli yaşasın, belirlenen görevi ifa etsin diye yarattı... O hâlde, sen onu, yanlış, yersiz, kusurlu, hatalı görüp sinirlendiğin anda, O’nun “ALLÂH”lığını, “Ulûhiyet” vasfını inkâr ediyorsun gerçekte!..

Soru: Rüyanın sistemdeki yeri ne? Rüya konusunda görülenler nasıl oluşuyor… Ruh bedenden çıkıp bir yerlere mi gidiyor?”

Astral seyahat denen şeyin aslı, beynin yaymış olduğu bir tür radar dalgalarının beyinde görüntü oluşturmasıdır.

Genelde, “Ruh bedenden çıktı, bir yerleri dolaşıp gördükten sonra, tekrar bedene girdi” deniyor.

Hayır!..

Ruh bedenden çıkmadı ve bir yerlere gitmedi!..

Bazı, kalp gözü açık dediğimiz, keşif sahibi insanlar, beyinde mevcut radar dalgalarını bir mahale yönelterek, orayı algılıyor; ve bu arada beyinde bir görüntü oluşuyor.

Bu işin tekniğini bilmeyenler, “Ruhum bedenden çıktı, gördü, geldi” diyorlar... Ruhun bedenden ayrılıp gitmesi diye bir olay yok aslında, bu tür algılamalarda!..

Ruhun bedenden ayrılması iki yoldan mümkündür:

1- Mutlak ölüm ile;

2- “Fetih” hâli ile.

Bu iki hâl dışında, ruhun bedenden ayrılıp gitmesi diye bir olay yok!..

“Ölmeden evvel ölme” hâlini “Hakk-el yakîn” yaşayan “fetih” ehli kişiler hariç, diğerlerinin hepsi, “beyin radar dalgaları” sayesinde görür! Bu durum ya tasavvufta çalışmalar yapmış ve “Mardiye nefs” mertebesine ulaşmış kişilerde meydana gelir; ya da “Nefs-i emmâre”de olmasına rağmen bazı kişilerde “zulmanî feth” şeklinde “istidraç” yollu olabilir. Bu konuyu “DUA ve ZİKİR” isimli kitabımızda geniş bir şekilde anlatmıştık. Bu yüzden burada bu konunun detayına girmeyeceğim…

Beynin yaydığı radar dalgaları, “istidraç yollu” Dünya üstündeki madde boyutuna dönük olabilir. Veya “kerâmet yollu” Berzah âlemine dönük olduğu gibi, Cennet ve Cehennem boyutuna dahi dönük olabilir! Hatta daha alt boyutlara da dönük olabilir. Bu tamamen beynin hassasiyetine, yani beyindeki açılım kapasitesine bağlı bir yetenektir!..

Mesela, rüyada melekleri görür bazılarımız!.. Çeşitli varlık sûretleri şeklinde melekleri görürüz... Rüyada melekleri görmek ne demektir?..

58 / 66

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!