Zaten algılanan varlık, hakikatte O’nun varlığı; isimler ile çokluk meydana gelmiş!.. İsimler çoğaldıkça, varlıklar çok sanılmış!
Oysa varlık, gerçekte, Tek bir varlık, “Vâhidiyet”i itibarıyla!
Denizin üzerindeki her bir dalgaya ayrı bir isim ver, denizde bu kadar varlık var de!.. Oysa, hep gene dalga! Biri daha büyük, biri daha küçük, biri daha kavisli, biri daha az kavisli. Ama, sonuçta hepsi de denizin dalgası!..
İşte burada, algılamalar arasındaki fark ortaya çıkar... Basîretlere göredir bu fark!
Yukarıdan bakarsan aşağıya, ne böyle bir fark var, ne de böyle bir kavga!..
Azap var, cehennemlikler için...
Allâh var, kendi için!
Sonra... Kendi kendine kalır. Ezelde de, Ebedde de Zât’en kendi kendinedir!
“İlim bir Nokta idi, onu cahiller çoğalttı.”
Demiş, Hz. Âli!..
Hz. Âli’nin dediğini, her ne kadar biz de tekrar ediyorsak da, gene de lafı uzatıp, cahilliğimizi yaymaktan başka bir iş yapmıyoruz...
Niye? Elbette biz bu cahilliğimizi ortaya koyacağız ki, kemâlât ehlinin kemâli bilinsin... Ona göre değerlendirilsin!..
Her şeyin değeri, zıddına göredir. Bir şeyin zıddı yoksa, onun değeri, pahası da bilinmez. Varlıkta her şey zıddıyla meydana gelmiştir. Her şey çift yaratılmıştır. O çiftin biri bir uçtadır, diğeri öteki uçta!.. Ve, biribirine göredir değerleri...
Zıdları cem eden görüş ise, ancak ve ancak, Tek’lik yani “Vâhidiyet” noktasında mevcuttur.
Tek’liğin kemâlinin ortaya çıkması da, Tek’liği örten perdelerin kalkmasındadır. Tek’liği örten perdeler, gene kendinden kendine olan perdelerdir.
Vâhid ismiyle Vâhidiyet sıfatına işaret edilen Zât, Rahmâniyeti itibarıyla, Sıfat mertebesinin vasıflarıyla mevcut olup; bu vasıflarla Melikiyet mertebesinin sayısız Esmâ saltanatını, hüküm süren mânâlarını meydana getirmiş; bu isimler de sonuçta Rubûbiyet hükümlerince terkip formülleri hâlinde Efâl âleminde ortaya konmuştur.
Efâl âleminde beliren her bir birim, kendini meydana getiren bu silsilenin tüm özellikleriyle var olmuştur; ve bu temel yapı, programında mevcuttur.
Rasûlullâh (aleyhisselâm);
“Zerre Küll’ün aynasıdır.” = “Birim, tümel yapının aynasıdır.”
Açıklamasında bugün yeni fark ettiğimiz holografik evren gerçeğinin bu hakikatinden söz eder...
Zira, birimin, zerrenin zâtı; O sonsuz-sınırsız Zât! Zerrenin vasıfları, o sonsuz-sınırsız vasıflar! Zerrenin özellikleri, o sonsuz-sınırsız mânâ denizinden oluşmuş özellikler! Zerrenin fiilleri, o özelliklerin fiile dönüşüdür...
Bu açıdan bakarsan, bu idrakle bakarsan, varlıkta Tek’ten başka bir şey göremezsin.
Efâl boyutu, Esmâ boyutu, Sıfat boyutu, Zât boyutu diyoruz. Günümüzde güzel bir tâbir var, “Boyut” kelimesi...