Dolayısıyla, sizin gerçek “Öz Şuurunuz”, Öz’ünüz, Zât’ınız, mikro plandaki veya makro plandaki, bir atom şuuru veya galaktik bilinçle aynıdır...
Ama bir bedende, onun şartları içinde oluşmuş “bilinç” olması nedeniyle, çeşitli var kabullerle, varsayımlarla, gerçekten kopmuş, kalıplanmış, bedenlenmiş, bloke olmuş ve “birimsel bilinç” hâline gelmiştir...
Oysa, bilinç dediğimiz şey, eni boyu, ağırlığı, şekli olan bir şey değildir!
Bilincin sınırları, kayıtları, blokajı kendisine yüklenen yanlış bilgilerle meydana gelir.
Bilinç, bu yanlış bilgilerden arındığı oranda da, mikro ve makro plandaki varlıklarla, Zâtî boyuttan iletişim kurabilecek hâle gelir.
Bizim altımızda, yani bizim altımızda derken; maddeden hücreye, atoma doğru giden boyutta, çeşitli varlıklar var olduğu gibi; bizim, içinde sanki bir hücre gibi kaldığımız sayısız çeşitlilikte varlıklar da mevcuttur; ve onlarla iletişim kurma imkânı dahi bazı kişiler için mevcuttur...
Belki bu anlatmaya çalıştıklarım, hafsalanızın alamayacağı boyutlarda bir konu ama, bu bir gerçektir!.. Ve bilinmelidir!..
Dünya’yı, evreni, her şeyi, sadece bu gördüğümüz, algıladığımız, var kabul ettiğimiz maddeden ibaret kabul etmek, son derece büyük bir gaflettir! “Koza”lılığın oluşturduğu bir fikirdir!..
Beş duyu verilerinin oluşturduğu, kesitsel değerlerden bilincimizi arındırıp, gerçek boyutlarıyla âlemleri ve âlemlerdeki varlıkları tespit etmek zorundayız!
Kelimede; kelimenin şeklinde, isimlerde kalmayalım!
Bilelim ki, şuurumuzu örten, bilincimizi örten, en büyük perdeler; kelimeler, kelimelerin sûretleri, o kelimelerin hayalimizde meydana getirdiği imajlardır!.. Biz o imajları gerçek sanarak, onların ardındaki mutlak gerçeklerden perdeli yaşıyoruz.
Ondan sonra, dünyamız daralıyor, basıyor üstümüze!
Bütün davamız; yedik içtik, aldık verdik!.. Niye verdik, niye alamadık?.. Neden kaybettik?..
Bunların hepsi, bu Dünya’da olup biten şeyler ve maddenin dar, ilkel değerleridir...
Biliyoruz ki, çok kısa bir süre sonra, şu madde kabul ettiğimiz ortamdan geçip gideceğiz... Ve, oranın zaman boyutu az önce de açıklamaya çalıştığım gibi milyonlarla, yüz milyonlarla seneleri içine alır.
Maalesef o boyutun varlıklarından da üç beş kelimeyle söz ediliyor!..
“Melek” ismiyle geçiştirilen çok büyük varlıklar mevcut o boyutta! Mikro boyutta var olan melekler gibi, çok büyük kuvvetlere sahip makro boyutta yaşayan canlılar da var!.. Ama hep, tek bir “melek” kelimesi ile bahsedilip geçilmiş! Oysa bunlar, hep yüksek bilinç düzeyindeki varlıklar...
Eğer biz bugün, bunları fark edemezsek, yarın hiç anlamayacağız!.. Görüp geçeceğiz; ama ne olduğunu hiç bilemeyeceğiz!
Bu bedende, nasıl hiç görevi olmayan bir varlık, bir birim yoksa; her organın, her hücrenin, her birimin nasıl belli bir vazifesi varsa; beynin ürettiği mikrodalga bedenin de belli bir görevi, şuuru; bilincin de belli bir görevi vardır. İşte makro planda da böylesine şuurlu, bilinçli varlıklar ve onların ifa ettiği görevler mevcuttur...