Bu suretledir ki, Rasûl ve Nebiler, evren içre evrenleri yaratanı, hakikatiyle, derûnlarında vahiy denen suretle (özlerinden gelip şuurlarında açığa çıkması suretiyle) yaşamışlardır. Bunun sonucu “SÜNNETULLÂH”ı “OKU”muşlar (ikra) ve bu “OKU”duklarını insanlara aktarmışlardır!
Onların bize aktardığı bu “OKU”nan verilere göre... Bugün yeryüzünde var olan insan, sonsuzluk için var olmuş bir yapıdır ve asla “ölüm” ile yok olmayıp yaşamına sonsuza kadar ve de geriye dönüşsüz hep ileriye doğru devam edecektir. “Ölüm”, bildiğimiz biyolojik bedenin yaşamının son bulup, kişinin “ruh” adı verilen bedeniyle yaşamına devam etmeye başlamasının adıdır.
Yeryüzünde yaşamış, o en muhteşem beyin ve sonsuzluğun en muhteşem RUHU’nun, gelmiş geçmiş tüm beyinlerden üstün yanı ise öncelikle şudur:
O, hem ismi “ALLÂH” olanı en mükemmel ve kapsamlı şekilde anlatmıştır; hem de “SÜNNETULLÂH”ı bütün incelikleriyle gözlerimizin önüne sermiştir, vahyolan Kur’ân-ı Kerîm’de!
O’nun dışında bu açıklamanın değil benzerini yapmak, açıkladıklarının yanına dahi yaklaşamamıştır hiç kimse!
O’nun bildirip açıkladığı Kur’ân-ı Kerîm tümüyle mutlak gerçeği vurgular!
İnsanlık, bildirilen bu gerçeğe göre, Dünya yaşamından sonra bir başka boyutta yer alacak; herkes, Dünya’da kendisinden açığa çıkanların kendisine ne getirdiğini veya neler kaybettirdiğini o ortamda görüp, sonuçlarını yaşayacak, yaşam mahalli ya azap ve sıkıntı mahalli olacak ya da huzur ve mutluluk ortamı olacaktır.
“Sünnetullâh”ın bireyi ilgilendiren yönü itibarıyla, herkes kendisinden açığa çıkanların sonucunu kesin bir şekilde yaşayacaktır bu Dünya’da ya da devamı olan boyutta.
“Sünnetullâh” denilen Allâh yaratısı Sistem ve Düzen, her an, varlığını oluşturan Allâh isimlerinin oluşturduğu özelliklere göre, yeni bir oluşla var olmakta ve evren, her an yenilenmekte; yaratış, her an değişerek, yenilenerek sonsuza devam etmektedir.
İsmi “ALLÂH” olarak tanıtılanın, algıladığımız boyuttaki en büyük mucizesi bana göre “beyin”dir! İnsanlık henüz bu mucizeyi değerlendirmekten çok uzaktır! Bu konudaki pek çok tespitlerimizi henüz yazabilme imkânımız yoktur maalesef. Zira yirmi-otuz yıl önce yazdıklarımız, bugün daha yeni yeni konuşulmaya başlanmıştır.
Zaman ve mekân, esasen insan beyninin algılama sistemine göre vardır!
İnsan gerçekte salt bir düşünceden ibarettir! “Allâh” yaratısı veritabanının kendisinde açığa çıkarttıklarının sonuçlarını her an yaşamakta olan bir kuldur insan!
Herkes kendisinden açığa çıkanların sonuçlarını âhiretinde kesinlikle yaşayacaktır! Bu çok önemli gerçek dolayısıyla da herkesin “SÜNNETULLÂH” denilen ve “DİN” olarak tanımlanmış olan değişmez “Evrensel Sistem ve Düzen”i, değişmez evrensel yasaları çok iyi öğrenmesi gereklidir, kendi geleceği dolayısıyla.
Bu açıklamamızı şu cümleyle noktalayalım:
Evrensel gerçekleri ve “ALLÂH” ismiyle işaret edileni bize bildiren en muhteşem “BEYİN” ve sonsuzluğa uzanan o en muhteşem “RUH”u, ne gerekçeyle olursa olsun bu Dünya’da değerlendiremeyenler, bunun sıkıntı ve acısını sonsuza dek çekeceklerdir.
25 Nisan 2006