Allâh Rasûlü ve Nebisi Muhammed (aleyhisselâm)’ın yaşadığı süreçte uygulanan kurallar ile daha sonraki süreçte uygulanan Müslümanlık anlayışının çok çok farklı olduğu apaçık ortada idi...
Hadsiz hesapsız kişisel yorumlardan oluşan fetvalarla kar topu gibi olan şeriat; günümüze ulaştığında bir çığ olmuştu!
Geçmişte, tek bir İslâm Devleti olmamıştır Hazreti Âli’nin dünyadan ayrılışından sonra! Hep saltanatlar veya diktatörlükler vardır! Ondan önce ise zaten devlet kavramı yoktu... Kabile yaşamı, bir tür devlet yaşamına döndürülmeye çalışıldı! Bugünkü devlet anlayışı ile o günkü devlet anlayışı arasında sadece isim benzerliği vardır!
Kulaktan dolma dedikodu din bilgisiyle ancak hüsrana varılır!
Kişiler kendi anladıkları İslâm’ı, ele geçirdikleri güç ile insanlara “Orijin İslâm”mış gibi kabul ettirerek saltanatlarını sürdürmüşlerdir yüzyıllardır.
“Orijin İslâm” Kur’ân ve Hadis’tir!
Bugünkü yanlış kabul ise, “Kur’ân + Hadis + Kıyası Fukuha + ümmetin ortak kararı”dır!
İşte yanlış bu noktada başlamaktadır!
Kur’ân veya Hadis’te olmayan HER ŞEY, “KİŞİSEL YORUMDUR”, yani “FETVA”DIR ve kimseyi bağlamaz DİN ADINA!
Hele hele, Kurân’da veya Hadis’te olmayan bir konuya ilişkin kişisel yorumunun (fetva) Din hükmüymüş gibi uygulatılmaya kalkışılması, insanlara en büyük zulümdür!
Bırakalım geçmişi bir yana...
Bugün Dünya üzerinde, yalnızca Kur’ân ve Hadis temeline dayalı tek bir İslâm Devleti var mıdır?.. YOKTUR!
Kişinin imanı veya İslâm anlayışı, “İslâm devleti” veya “şeriat devleti” kapsamına bağlı olsaydı, bugün yeryüzünde imanlı veya İslâm’ı kabul etmiş tek kişi olmazdı! Oysa bugün binlerle evliyaullâh, “İslâmî olmayan rejimlerle” yönetilen ülkelerde yaşıyor yeryüzünde!
Mezhep, tarikat, cemaat anlayışları dolayısıyla, bölgesel Müslümanlık anlayışları ihtiva eden; kendi anlayışları dışındaki tüm inananları “kâfir” gören dar ve sınırlı bakış sahiplerinin oluşturduğu devletleri nasıl İslâm’a bağlayıp, İslâm’ı küçültebilir, o yüzden İslâm’a laf getirtebiliriz?..
İSLÂM’ın yüceliği beşerî yanlışlar yüzünden karalanmaktan münezzehtir!
Kendi cemaatlerinden olmayanı, kendi tarikatlarından olmayanı Müslüman kabul etmeyen; başı örtülü olmayan hanımı dinsiz, kâfir kabul edip, kendilerinden saymayan zihniyetler mi şeriat devleti kuracak da toplumları yönetecek elinde sopa ve satır ile?!!
Hangi mezhep ya da tarikat veya cemaat anlayışına göre şeriat devleti kurulacak?..Böylece de, kaç kişi, kaç kişiye hükmedecek ALLÂH ve DİN ADINA, diyerek! Düşünebiliyor musunuz bunun sonucunu!
Bugün Müslümanlar, böylesine birbirini dışlayan veya arkasından kuyusunu kazan anlayış farklılıkları içinde kümelenmişken; kendi görüşünde olmayanların kitaplarını yasaklayan bir kafa yapısına sahipken; nasıl bir birlikten ve o birliğin yönetiminden söz edilebilir ki!
Gerçekçi olalım ve kendimizi aldatmaktan vazgeçelim. Köyümüz sınırları içinde düşünmekten arınıp, global bakmayı ve değerlendirmeyi öğrenelim!
Kesin olarak bilin ki, “Mehdi” lakabıyla bildirilen YENİLEYİCİ, eğer olağanüstü kuvvelerle donanmış bir ordu beraberinde, beyaz atlı komutan olarak gelmezse, “şeriat devleti” beklentisi, insanların enerjisini yanlış yolda harcatan ham hayal olmaktan öteye gitmeyecektir!