“Kalp kalbe karşı ise”... İkisi birbirini yansıtıyorsa…
“Müminin kalbinde, Esmâ mertebesi mevcut” ise…
Kalpsiz, kalbindekinden “bîhaber” olan ise…
“Nasıl secde etmezsin ol kalbe ki içinde Allâh var!” diyen bu nükteye işaret etmişse…
Ve o kalp, senin kalbin ise!..
Sen ise, kalbindekiyle yaşamak varken, onun yerine gökte varsandığın tanrı uğruna bir şeyler yapacağını düşünüyorsan!..
Rasûlullâh’ın nefsi müdafaa sadedinde savaşmasını, Kâbe’yi ziyaret hakkı uğruna savaşmayı göze almasını gözardı edip; silah yoluyla insanları zorla Müslüman yapmak uğruna ömrünü harcıyorsan… Artık ne diyebilirim…
“Deccal’in eşeği vardır kırk günde Dünya’yı dolaşır” şeklindeki sembolik anlatımı, uzun yıllar önce yaşamış Zât, yaşadığı devrin anlayışıyla yorumlayıp “şimendifer olabilir” derken; onu okuyanların çoğu şimendifer veya tayyare anlayışında sâbitlendi, öyle dedi diye! O Zât, kendini yaşadığı günlere göre güncellerken, takipçilerinin çoğu hâlâ asırlar öncesinin din anlayışıyla kilitlenmiş durumda! Bize de “Ahmed Hulûsi, Allâh enerjidir diyor”şeklinde iftira ederek, insanları bu bilgilerden uzak tutmaya çalışıyorlar; yüklendikleri vebalin bilincinde olmaksızın!
[On Yedinci Mesele:
Rivayette var ki, “Deccal çıktığı gün bütün Dünya işitir ve kırk günde Dünya’yı gezer ve harikulâde bir eşeği vardır.”
Allâhu âlem, bu rivayetler tamamen sahih olmak şartıyla tevilleri şudur: Bu rivayetler mucizâne haber verir ki, “Deccal zamanında vasıta-i muhabere ve seyahat o derece terakki edecek ki, bir hâdise bir günde umum Dünya’da işitilecek. Radyo ile bağırır, şark-garp işitir ve umum ceridelerinde okunacak. Ve bir adam kırk günde Dünya’yı devredecek ve yedi kıt’asını ve yetmiş hükûmetini görecek ve gezecek” diye, zuhurundan on asır evvel telgraf, telefon, radyo, şimendifer, tayyareden mucizâne haber verir. Hem Deccal, deccallik haysiyetiyle değil, belki gayet müstebit bir kral sıfatıyla işitilir. Ve gezmesi de her yeri istila etmek için değil, belki fitneyi uyandırmak ve insanları baştan çıkarmak içindir. Ve bindiği merkebi ve himarı ise, ya şimendiferdir ki bir kulağı ve bir başı cehennem gibi ateş ocağı, diğer kulağı yalancı cennet gibi güzelce tezyin ve tefriş edilmiş. Düşmanlarını ateşli başına, dostlarını ziyafetli başına gönderir. Veyahut onun eşeği, merkebi, dehşetli bir otomobildir veya tayyaredir veyahut sükût lazım!]
Uyanın ve yenilenin!
Bir günde Dünya’yı dolaşabilirsiniz… Aynı anda Dünya’nın her yerinde kendinizi gösterip, Dünya’nın her yerindeki insana aynı anda konuşabilirsiniz!
En saydığınız, sevdiğiniz büyük adamı size, vahşi bir çocuk katili gibi gösterebilirler ekranlarda… Ya da sıradan bir adamı süpermen gibi!
Uyanın ve düşünmeye başlayın!.. Aklınızı kullanarak, sorgulayarak, çağdaş bilimleri edinerek, düşünerek yenilenin!
Eski bilgileri birbirinden kopuk şekilde yenilerle harmanlayarak çalışırsanız, çok uyumsuzluklar çıkar ve işin içinden çıkamazsınız! Konuyu kökten ele alarak, sistemli, birbiriyle bağlantılı ve mantıksal bütünlük içinde değerlendirmeye çalışın.
Şems, Mevlâna’ya kitaplarını terk ettirmişti! Niye dersiniz?
“Tanrı” anlayışınızı geliştirip, güncelleyip, ona “Allâh” ismi takmakla, hayalinizde tasavvur ettiğiniz “tanrı” anlayışından arınıp “Allâh Rasûlü”nün anlatmaya çalıştığı “ALLÂH” ismiyle işaret edileni kavrayamazsınız!