“Allâh” ismiyle işaret edileni kavrayamadık ama, hiç olmazsa tanrıyı insanlaştırdık ya!!!
YENİLEN dostum!
Yenilenmen için Dünya’nın tüm bilgileri şu an elinin altında, klavyenin ucunda…
Deccaliyetin akı kara, karayı ak gösteren televizyonları varsa; Mehdiyetin de sana her doğruyu bulduracak, kavratacak interneti var!
Kendini düşün, Dünya’yı düşün, Galaksi’yi düşün; varsa kapasiten, evren içre evrenlerde bir Dünya mesabesinde olan bu evreni düşün! Bütün bunlardaki her tür ve yapıyı yaratan o korkunç azamet sahibi muhteşem varlığı düşün!
Bunu okuyup da bir şey hissedemiyorsan, gözünü yorma!
Tüm bu evren içre evrenlerdeki her şeyi yaratanın “ahlâk”ı ne ola; bir düşün Allâh rızası için! En sevdiğinin hatırı için!.. O’nu bir insan ya da tanrı gibi tasavvur etmekten kaçınarak düşünmeye çalış!
Bir düşün lütfen!
O basit gördüğün, beş harf olarak algıladığın “ALLÂH” adının ardındaki sonsuz yaratılmışları vareden Yaratıcı’nın, “RASÛL” ismiyle işaret ettiği ne olabilir? “RASÛL”ün, “RİSÂLET”in hakikati, özü, aslı nedir?
Bizden de…
“ALLÂH RASÛLÜ”nün ahlâkıyla ahlâklanmamız isteniyorsa; acaba bu ne demektir?
Allâh Rasûlü, evrensel insandır! “İnsan”da açığa çıkan bilinç, gerçekte “evrensel bilincin”, beyinden “fıtrat”ına (programına) göre açığa çıkmış hâlidir!
“Sen kendini küçük âlem sanırsın, oysa büyük âlem sensin” diyen “ilmin kapısı”, velâyetin zirvesi Hazreti ÂLİ, acaba sana neyi fark ettirmek istiyordu ki?
Ama öylesine bir vurdumduymazlıkla yaşıyoruz ki; bilincimiz, genlerimize sinmiş “tanrı” anlayışından arınıp, sınırlılıktan dışarı çıkamıyor! “Tanrımızı” “HAK” yapıp, “HAK”lığı da bedenimize, beşeriyetimize verip, işin içinden çıktığımızı sanıyoruz!!!
Kısacası, “bilinen kişiliğimizi” tanrı yapıyoruz! Oysa bunun yerine…
TEK’in Seyri ile seyir sahibi ol, deniyor!
YENİLEN artık!
Allâh’ın geçmişte olmamış ölçüde büyük lütfu olan çağdaş bilimler ışığında, dünde mecazlarla işaret edilmiş olan muazzam hakikati fark etmeye çalış!
Senin kabul ettiğin gibi madde diye bir şeyin gerçekte hiçbir zaman var olmamış olduğunu fark et, anla artık!
Bak, ünlü Alman Fizik Profesörü Hans Peter Dürr ne diyor PM Magazin Mayıs 2007 sayısında:
“PM: Sayın Profesör Dürr madde dediğimiz aslında nedir?
H. P. Dürr: Aslında madde diye bir şey yok; en azından kabullendiğimiz anlamdaki şekli ile mevcut değil! Sadece bir oluşum var ki, sürekli bir değişim ve canlılıktan oluşmaktadır. Biz bunu tahayyül etmekte zorlanıyoruz! Asıl olan, madde bağı olmadan, sebep-sonuç ilişkisi gerçeğidir! Biz buna ‘RUH’ da diyebiliriz. Öyle bir ‘şey’ ki biz bunu ancak spontane yaşayabiliriz, dokunulacak bir şey değildir. Madde ve Enerji dediğimiz olgu, ancak ikincil olarak ortaya çıkmaktadır… Bir nevi ağır akışkan, sâbitleşmiş RUH şeklinde GİBİ. Albert Einstein’a göre, madde, enerjinin sadece inceltilmiş şeklidir; temeli ise, daha ince (lâtif) bir enerji değil; çok daha farklı bir şey, CANLILIKTIR. Bu olguyu bilgisayarlardaki ‘software’e benzetebiliriz.”