Beynin veritabanının derûnunda “çok boyutlu tek kare resim” vardır! Burada geçmiş ve gelecek kavramı bulunmaz. Dejàvu’nun kökeninde bu derinlikle iletişim yatar. Holografik gerçeklik bunun temelini anlatır.

Ayrıca beyin, dışardan yani içinde yaşadığımız dalga (wave) âleminden dahi kendisine ulaşan dalgaları, çalışma programına göre değerlendirir.

Siz bu beyinde oluşan görüntü veya sese, ister halüsinasyon deyin, ister hayal, ister gerçek… Sonuçta hepsi aynı tek şeydir. Beynin oluşturduğu görüntüler!

Görüntü ve sesin ardındaki gerçek ise tektir: Algılama ve Değerlendirme (Semi’-Basıyr)!

“Kalp” diye tarif edilmiş olan “şuur” ne kadar kapsamlı ve derinlikli değerlendirme yaparsa, ona göre adı da değişir… “Sır”, “hafî”, “ahfâ” gibi…

İnsan hissettiği boyutu yaşar…

Beyni olmayan canlılarda açığa çıkan bilinç ise, Fâtırın programlamasına göre, oluşunda yer alan amaç ve işlev doğrultusunda, fiiller ortaya koyması şekliyledir…

Spermin veya ceviz ağacı tohumunun nasıl kendi programı varsa “beyin”lerinde… Tohumun neresinde gizliyse program…

Bilgisayardaki yazılımı düşünün… Yazılım madde midir, ruh mudur? Ya da nedir? Televizyondaki görüntüyü ulaştıran dalgaya yüklü görüntüyü düşünün!..

Cin denilen görünmez biyolojik bedensizlerin dahi, kendi yapılarını oluşturan boyuttaki “beyin”lerinde gizlidir programları ve bilinçleri… Evrendeki yapıların çoğu da böyledir kanaatimizce...

Beyin, “B” sırrı şuurunu açığa çıkarabilecek kemâliyle, “halife” olmuştur yeryüzünde!.. “İNSAN” adı ve vasfıyla…

Görebilene… Değerlendirebilene!..

 

23 Nisan 2007

103 / 109

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!