10. Yûnus Sûresi
109 ayetten meydana gelen sure, 40, 94-96 ayetleri dışında tamamı Mekke döneminde 51.sırada nazıl olmuştur...
İsmini 98.ayette adı geçen Yunus a.s.dan alır... Bu ayette, bir ülke halkının müstahak olduğu bir azabın, o kavmin yanlışlarını fark ve idrak edip, tevbe ve iman etmesi dolayısıyla onlardan kalkması, dengelenmesi gibi orijinal ve istisna bir olay bahsedilir... İşte bu “tanrı”yı gereksiz kılan bir sistem’in ifadesidir...
Bu sure’de ayrıca vahiy, nübüvvet, velayet, evliyaullah’ın nitelikleri, haşır, neşir, nar ve cennet ehlinin durumları, iyilik ve kötülük, Kur’an’ın hem önceki inzal olunan Kitablar’ın referans bir tasdikçisi ve hem de ihtiva ettiği ilmin te’vilinin belli bir zaman ve süreçte ortaya çıkacağı, tüm insanların iman etmeyecekleri, akletmeyenler üzerine pislik-azab konduğu, Nuh a.s.ın kavmi ile ilişkisi, Musa a.s. ve firavunun boğulma anında olan iman ve tevbesi,...gibi konular anlatılır...
Bir de 2.ayette istisna bir olgudan bahsedilir... Kur’an hep iman ile birlikte o imanın gereği fiili bir ameli vurgular ve buna göre va’deder... Ama öyle derece vardır ki ancak o dereceye münasip bir iman/ikan hali ile vukuf gerçekleşir(ya da o makama amel ile erişilmez... “Kadem-i sıdk” denilen ve Hz.Ebu Bekir r.a.ın nail olduğu bu derece amel ile hasıl olacak bir şey değildir... Bu nedenle Hz.Rasulullah s.a.v.: ”Şayet Ebu Bekr’in imanı bir kefeye, sair insanların imanı da diğer kefeye konsa, Ebu Bekr’in imanı ağır basar” ve “Ebu Bekr, namaz ve oruç çokluğu ile size üstün olmadı (sizi geçmedi); fakat Onun sadrında (kalbinde) bir şey vaki’ oldu” diye bu noktaya işaret buyurmuştur...
1-) Elif Lâââm Ra* tilke ayatül Kitabil Hakiym;
Eliif, Lââm, Ra... İşte bunlar Kitab-ı Hakiym’in (hikmet dolu hakikat BİLGİsi kaynağının) işaretleridir.
2-) Ekâne linNasi aceben en evhayna ila Racülin minhüm en enzirin Nase ve beşşirilleziyne amenû enne lehüm kademe sıdkın ‘ınde Rabbihim* kalel kafirune inne hazâ le sahırun mubiyn;
İçlerinden bir ricale: “İnsanları uyar ve iman edenlere de kendileri için Rableri indînde Kadem-i Sıdk (Esmâ açığa çıkışından gelen bir şekilde tasdik) olduğunu müjdele!” diye vahyetmemiz, insanlar için çok şaşkınlık oluşturacak bir şey mi oldu? Hakikat bilgisini inkâr edenler: “Muhakkak ki bu (adam) apaçık bir büyücüdür” dediler.
3-) İnne Rabbekümullâhulleziy halekas Semavati vel Arda fiy sitteti eyyamin sümmesteva alel Arşi yüdebbirul emr* ma min şefiy’in illâ min ba’di izniHİ, zâlikümullâhu Rabbuküm fa’buduHU, efela tezekkerun;
Muhakkak Rabbiniz O Allâh’tır ki, semâlar ve arzı altı aşamalı bir süreçte yarattı; sonra Arş’a istiva etti (Esmâ’sından yarattığı bu âlemlerde gene dileğince hükümran olarak tedbir {idare} etti - {Arş; derûnî mânâda, tüm varlığın tekillik boyutudur. A.H.}), Hükmü üzere tedbir (idare - her an yeni şe’nde olarak) oluyor! Hiç kimse bir diğerine şefaat edemez, şefaat edilecek olanın “HÛ”viyetindeki (yaratılış amacına göre oluşmuş Esmâ bileşimi) elvermedikçe! İşte budur Rabbiniz olan Allâh! O hâlde O’na kulluğunuzun farkındalığına erin! Hâlâ derinliğine düşünmeyecek misiniz?
4-) İleyHİ merci’uküm cemiy’a* va’dAllâhi Hakka* inneHU yebdeül halka sümme yu’ıydühu li yecziyellezine amenû ve amilus salihati Bil kıst* velleziyne keferu lehüm şerabün min hamiymin ve azâbün eliymün Bima kânu yekfürun;
Hepiniz topluca O’na rücu edeceksiniz (O’na rücu; mekânsal değil boyutsal olur; hakikatinde müşahede anlamında)... Allâh’ın, kesin uygulayacağıdır bu! Muhakkak ki O, halkı ibda eder (Esmâ’sından Mubdi’ ismi anlamına göre, tüm yaratılmışları, muradı doğrultusunda topluca ve birimselliksiz yaratır; “ORİJİN BENLİK”), sonra (birimsellik boyutunda) iman edip imanın gereği fiilleri açığa çıkaranları (OLUŞMUŞ BENLİK) hak ettiklerine göre cezalandırmak (yani kendisinden açığa çıkanın sonuçlarını yaşatmak) için onu birimsel kişiliğine (“KAF” harfiyle işaret edilen “OLUŞMUŞ “BEN”liği {RUHUNU}) iade eder (aslına rücu aşamasından sonra Esmâ’sındaki Muıyd ismi anlamına göre)... Hakikat bilgisini inkâr edenlere gelince, küfürlerinin sonucu olarak bir kaynar sudan içerler ve acı bir azap yaşarlar.
5-) HUvelleziy ce’aleş şemse dıyâen vel kamere nûren ve kadderehu menazile li ta’lemu adedes siniyne vel hisab* ma halekAllâhu zâlike illâ BilHakk* yufassılül âyâti likavmin ya’lemun;
O (Allâh’tır) ki, Güneş’i yaşam ışığı (enerjisi) olarak meydana getirdi; Ay’ı nûr (insanda duygusal boyutu düzenleyici kıldı, çekim gücünün etkisiyle hormonal yapı ve amigdala üzerindeki etkileri), senelerin adedini ve hesabı bilesiniz diye Ay’ı menziller sahibi olarak takdir etti... Allâh bunları Hak olarak (Esmâ’sındaki özelliklerle) yaratmıştır. Düşünebilenler için işaretlerini böyle detaylı açıklıyor.