38. Sâd Suresi
Mekke döneminde 38. sırada nazıl olan Sad Suresi, adını ilk harfinden alır... Bu sure’nin bir adı da Davud Suresi’dir... 88 ayet olan bu surede önemli konular sembol yollu açıklanmaktadır...
Mekke müşriklerinin Ebu Talib’e gelerek Hz.Rasulullah’ın “la ilahe illallah”ı anlatmaktan vazgeçmesi için olağanüsüt dünyalık teklifleri ve Hz.Rasulullah’ın da: ”Güneş’i getirip de elimin içine koysanız, bundan(yani: lailahe illallah, demenizden) gayrı bir şey sizden istemem” diye o meşhur ve tesirli cevabı ve bunun akabinde ata-dede-gelenek dinine inanan müşriklerin saçmalıkları, bu surenin bir iniş sebebidir... Bunun için ilk başlardaki ayetleri (4-11) vahdet ve vahdete karşı çıkanlardan bahsederken ileriki ayetlerde aynı mücadelenin Nebiy ve Rasul örnekliğinde anlatılmış olup 65.ayetinde de bu habere, yani “tanrı ve tanrılık yok” diye tanrısız vahdet realitesine, B-sırrına, “Büyük Haber” denmiştir... Ayrıca surede: Hz.Davud’un halifeliği, hükmü ve rüku’su; Hz.Süleymanın mülkü, Hz.Eyyub’un sabrı, Hz.İbrahiym-Hz.İshak ve Hz.Ya’kub’un seçkinlik ve ıstıfaları, Hz.İsmail-Hz.Elyesa’ ve Hz.ZülKüfl’ün seçilmişlikleri, Adn Cennetleri, Merhaba sırrı, Beşer’in yaratılışı-Adem-İblis konuları, mütekellifliğin(olmayan bir vasıfta görünmek, gücünü aşan bir işi idda etmek) zemmi, Kur’an’ın haberlerinin zamanla ortaya çıkacağı ve bilinilip tasdik edileceği,... gibi bir çok önemli konu açıklanmıştır...
1-) Sâd... Hakikatini hatırlatıcı Kur’ân!
2-) Bak kendilerini şerefli sanan o hakikat bilgisini inkâr edenler, hakikatlerinden kopuk bir yaşam içindedirler!
3-) Onlardan önce, nice nesilleri feryat figan içinde helâk ettik! Artık kurtulmaları mümkün değildi!
4-) O hakikat bilgisini inkâr edenler, kendi aralarından bir uyarıcının kendilerine gelmesine şaştılar da: “Bu yalancı bir büyücüdür” dediler.
5-) “Tanrıları, tek bir tanrıya mı indirgedi (diye anladılar)? Muhakkak ki bu çok acayip bir şeydir!”
6-) Onların ileri gelenleri: “Hadi yolunuza devam edin ve tanrılarınıza bağlı kalın! Muhakkak ki olması gereken budur!” diyerek yürüdü.
7-) “Bunu önceki milletlerden işitmedik! Bu (TEKLİK anlayışı) ancak bir uydurmadır!”
8-) “Hem Zikir (hakikati hatırlatma), aramızdan O’na mı inzâl olundu?”... Hayır! Onlar Zikrimden (hakikati hatırlatmamdan) kuşku içindeler! Hayır, onlar benim (gerçeği fark ettiren) azabımı (ölümü) henüz tatmadılar!
9-) Yoksa Aziyz, Vehhâb olan Rabbinin rahmet hazineleri (nimetleri) onların indînde mi?
10-) Yoksa semâların, arzın ve ikisi arasındakilerin mülkü onların mı? Eğer öyle düşünüyorlarsa, sebepler oluşturup yükselsinler (bakalım ne geçecek ellerine)!