5. Cüz
Nisa: 24-147 âyetlerinden meydana gelir...
İnsan zayıf yaratılmıştır (28)... Allâh şirki bağışlamaz (48, 116)... Emanet ehline verilmeli (58)... İman ettiklerini zannedenler (60)... Rasûl’e itaat etmemek nefzine zulümdür, Rasûl’ün hükmüne tam bir teslimiyetle teslim olmayanın imanı yoktur (64-65)... En güzel refiykler (69-70; refik-i a’la?)... Allâh yolunda mücahade şart (71-84)... Allâh yolunda mücahadeye teşvik etmek güzel bir şefaattır (85)... Selâm verene (Selâm ile size yönelip selâmete çıkmanızı dileyene) daha güzeli veya aynıyla selâm vermek gerekir (86)... Taammuden bir mümini öldüren ebedi cehennemlik olur; Allâh gadabı ve la’neti de üzerinedir (93)... Melekler vefat ettirirken nefsine zulmedenin acıklı hali (97)... Allâh yolunda hicretin ecri (100)... Salât’ın ihmal edilemez önemi (101-103)... Hz. Rasûlullâh a.s. üzerindeki Allâh fazlının büyüklüğü (113)... Üç şey dışında gizli görüşmelerin çoğunda hayır yoktur (114)... Rasûl’den kopukluğun ürperten sonucu (115)... Şeytan’ın farz nasibi ve hilesinin kapsamı(117-121)... Va’dolunan cennetler (122)... Sistemin kesinliği (123)... İman-salih amel Dini ile ihsan-Haliylullah Hz. İbrahim’in Dini (124-126)... Müslümanların imanını düzelten “Aminu Billâh” sırrı (136)... Münafık özellikleri (142-145)... İmandan önce olan şükür (147)...
Kur’ân-ı Kerîm’in nesnel varlığı açısından harf-kelime-âyet-sûre-kitab inşası ve anlamı vardır; ve bu yapı her devirde aynıdır... Bu Kitab’ın (mushaf’ın) “kaç sayfa” veya okuyana bir tertip ve kolaylık için “kaç bölüm” olması; ya da yazı tekniği, insanlara bağlı bir düzenlemedir ve bu zamana bağlı bir farklılık ve gelişme gösterir...
Aslında Kur’ân, cüzlere ayrılamaz!... “Allâh” ismiyle işaret edilen hakiki tekillikte tecezzi kabul etmez!...
Nitekim Kur’ân şöyle der:
Hicr: 90-) Muktesimiyn’e (Tevrat ve İncil’i, beşeri bir bilgiymiş gibi kısım kısım edenlere) inzal ettiğimiz gibi (sana da tecezzi yapılamaz bir tekillik olan hakikat ilmini inzal ettik).
91-) Onlar ki, Kurân’ı (Hz. Muhammed a.s.a İNZAL edilen, Hakikat ve Sünnetullâh için en şanlı bilgiyi), cüzler kıldılar (cüz cüz ettiler).
Bu nedenle Hz. Rasûlullâh a.s. döneminde, inzal olduğu kadarıyla, Kur’ân-ı Hakiym’in bölümleri “Besmele” ile ayrılan “Sûre”lerdi!... Sonradan olan cüz ayrımı yoktu... “Ayet”lerden oluşan ve “Besmele” ile ayrılan 114 “Sûre” vardır Kurân’da...
Oysa cüz ayrımı “Besmele”sizdir ve en-Nebi s.a.v.in vefatından sonra olandır!...
Kur’ân sûreleri’nin bile iki çeşit tertibi vardır...
1. Nüzûl sırasına göre olan mushaf... Hz. Âli r.a.ın mushaf’ı böyleydi...
2. Bugünkü kitabî tertip... Literatürde “son arz” denilen Hz. Rasûlullâh a.s.ın son Ramazan Ayı’nda Cibriyl’e mukabele etmesinin bu sıraya göre olduğu rivayeti üzerine...
Yani Hz. Rasûlullâh a.s. hayatta iken iki kapak arasına getirilmiş bir kitap halinde mushaf yoktu... Bu ilk defa Hz. Ebubekr esSıddık r.a. hilafetinde yapılmış ve en son halini de Hz. Osman zinnureyn r.a. zamanındaki çalışma ve çoğaltma ile almıştır...
Kurân’ın hem ders ve hıfz edilmesi, hem de düzenli olarak okunması için ilk başlarda yedi bölüm olarak uygulamasını yapmışlar; haftada bir hatim indirilmesi için bir düşünce ile... Daha sonra otuz bölüme ayrılarak, özellikle Kur’ân ayı olan Ramazan aylarında “salatul kıyam= kıyam salâtı” denilen “teravih” namazlarında, hergün Kur’ân-ı Kerîm’den bir cüz miktarı okunarak hatim edilsin; veya dileyen diğer aylarda da hergün okuyarak, hiç olmazsa ayda bir, baştan sona Kurân'ı okumuş olsun diye bir maslahat gözetilmiş... Hatta daha sonra bu “cüz”ler de “hizb” (cüz’ün yarısı) ve “rub”(cüz’ün dörtte biri)ne ayrılmış, gene belli kolaylıklar için...
Kurân’ın baştan sona okunacağı müddet için bir alt sınır belirtilmiştir: “Kurân’ı üç’ten az (üç günden az müddette baştan sona) okuyan kimse fakih (din’de derin anlayışlı) olmamıştır (ne okuduğunu anlamamıştır)”, hadis-i şerifi ile... Hz. Rasûlullâh a.s.ın bilinen sünneti, özellikle gece salâtında çok uzun sûreleri peşpeşe kıraat ettiği ve her Ramazan Ayı’nın son on günü içinde (son senesi 20 gün) i’tikaflı iken, Cibril ile inzâl olan Kurân’ı baştan sona mükabele etmesidir!...