7. Cüz
Maide: 83-120 ve En’am: 1-110 âyetlerinden meydana gelir...
Bu cüz’deki Maide Sûresi âyetlerinde:
Rasûl’e inzal olandan Hakkı tanıyıp şahid olanlar (83)... Haddi aşanlara haram olan (87)... Şarap-kumar-putlar-fal okları şeytan amelindendir (90-91)... İhramlıya deniz avı helal, kara avı haramdır (96; Harem bölgesinde ihramsız da olsan av haram’dır)... İnsanların kıyamı için Haram Ev olan Ka’be’nin, Haram Aylar’ın, “Hedy” kurbanı’nın ve boynu bağlı kurbanlıkların önemi (97)... Kur’ân tenziyl edilirken, açıklanınca hoşlanmayacağın şeyi sorma (101)... Allâh’ın, Rasûlleri cem edip “size ne cavap verildi?” diye sorduğu gün (109)... Hz. İsa a.s.a ve doğuranına verilen ni’metler (110-115)... Havariler ve semadan inzalini istedikleri “maide= sofra” (111-115)... İsa a.s.ın, ümmetinin inancından sorgulanması ibreti (116-118)...
En’am Sûresine gelince:
Ecel-i Kaza ve ecel-i müsemma (2)... Şayet melek bir Rasûl dahi olsa insanların algılaması için erkek bir insan olarak açığa çıkardı (8-9; Hz. Meryeme irsal olan Ruh?)... Allâh rahmeti nefsine yazmıştır (12, 54)... Hz. Rasûlullâh a.s.ı ancak Allâh değerlendirir (19)... Nar üzerinde (radyasyon alanında) durdurulanlar ile Rabblerini müşahade noktasında durdurulanların gerçeği (27-30)... Allâh likasını yalanlayanların hüsranı (31)... Rasûllerin yalanlanma realitesi (33-36)... Azap-sıkıntı-musibet anındaki hayır (40-41)... Her daim gelen selâm verir, Hz. Rasûlullâh a.s. ise gelenlere selâm verir (54)... Gaybların anahtarları “HÛ”nun indindedir (59)... Uyku, vefat-ölüm; uyanmak ise ba’sdır (60)... Hafaza melekleri ve Rasûllerin vefat ettirmesi (61)... Hz. İbrahiım a.s.ın “hüccet” mucizesi; “tanrıya gerek yok” tesbiti (fıtratı keşfi); kendisine hibe edilen derece ve nimetler; bütün Nebilerin kendisine nisbet edilmesi şerefi (74-90)... “Allâh hiçbir beşere bir şey inzal etmemiştir (beşer sûretiyle perdelenme)” diyenlere“Allâh’ı hakkıyla takdir edemediler”, deniliyor (91)... Ahiret’e (ben bu et kemik beden değilim diye hakikatlerine) iman edenler ancak Kurân’a iman etmiş olur (92)... FERDler olarak gelirsiniz (94)... Cin’i Allâh’a ortak kılanlar (100)... Gözler O’nu idrak edemez (103)... Rasûl’e iman etmek için mucize isteyenler, mucizeden sonra da iman etmezler; mucize olarak ne gösterilirse gösterilsin (109-111)...
Not: Bu sûre, Fatiha Sûresi gibi, bir defada nazil olmuştur...
Kur’ân-ı Kerîm’in nesnel varlığı açısından harf-kelime-âyet-sûre-kitab inşası ve anlamı vardır; ve bu yapı her devirde aynıdır... Bu Kitab’ın (mushaf’ın) “kaç sayfa” veya okuyana bir tertip ve kolaylık için “kaç bölüm” olması; ya da yazı tekniği, insanlara bağlı bir düzenlemedir ve bu zamana bağlı bir farklılık ve gelişme gösterir...
Aslında Kur’ân, cüzlere ayrılamaz!... “Allâh” ismiyle işaret edilen hakiki tekillikte tecezzi kabul etmez!...
Nitekim Kur’ân şöyle der:
Hicr: 90-) Muktesimiyn’e (Tevrat ve İncil’i, beşeri bir bilgiymiş gibi kısım kısım edenlere) inzal ettiğimiz gibi (sana da tecezzi yapılamaz bir tekillik olan hakikat ilmini inzal ettik).
91-) Onlar ki, Kurân’ı (Hz. Muhammed a.s.a İNZAL edilen, Hakikat ve Sünnetullâh için en şanlı bilgiyi), cüzler kıldılar (cüz cüz ettiler).
Bu nedenle Hz. Rasûlullâh a.s. döneminde, inzal olduğu kadarıyla, Kur’ân-ı Hakiym’in bölümleri “Besmele” ile ayrılan “Sûre”lerdi!... Sonradan olan cüz ayrımı yoktu... “Ayet”lerden oluşan ve “Besmele” ile ayrılan 114 “Sûre” vardır Kurân’da...
Oysa cüz ayrımı “Besmele”sizdir ve en-Nebi s.a.v.in vefatından sonra olandır!...
Kur’ân sûreleri’nin bile iki çeşit tertibi vardır...
1. Nüzûl sırasına göre olan mushaf... Hz. Âli r.a.ın mushaf’ı böyleydi...
2. Bugünkü kitabî tertip... Literatürde “son arz” denilen Hz. Rasûlullâh a.s.ın son Ramazan Ayı’nda Cibriyl’e mukabele etmesinin bu sıraya göre olduğu rivayeti üzerine...
Yani Hz. Rasûlullâh a.s. hayatta iken iki kapak arasına getirilmiş bir kitap halinde mushaf yoktu... Bu ilk defa Hz. Ebubekr esSıddık r.a. hilafetinde yapılmış ve en son halini de Hz. Osman zinnureyn r.a. zamanındaki çalışma ve çoğaltma ile almıştır...
Kurân’ın hem ders ve hıfz edilmesi, hem de düzenli olarak okunması için ilk başlarda yedi bölüm olarak uygulamasını yapmışlar; haftada bir hatim indirilmesi için bir düşünce ile... Daha sonra otuz bölüme ayrılarak, özellikle Kur’ân ayı olan Ramazan aylarında “salatul kıyam= kıyam salâtı” denilen “teravih” namazlarında, hergün Kur’ân-ı Kerîm’den bir cüz miktarı okunarak hatim edilsin; veya dileyen diğer aylarda da hergün okuyarak, hiç olmazsa ayda bir, baştan sona Kurân'ı okumuş olsun diye bir maslahat gözetilmiş... Hatta daha sonra bu “cüz”ler de “hizb” (cüz’ün yarısı) ve “rub”(cüz’ün dörtte biri)ne ayrılmış, gene belli kolaylıklar için...
Kurân’ın baştan sona okunacağı müddet için bir alt sınır belirtilmiştir: “Kurân’ı üç’ten az (üç günden az müddette baştan sona) okuyan kimse fakih (din’de derin anlayışlı) olmamıştır (ne okuduğunu anlamamıştır)”, hadis-i şerifi ile... Hz. Rasûlullâh a.s.ın bilinen sünneti, özellikle gece salâtında çok uzun sûreleri peşpeşe kıraat ettiği ve her Ramazan Ayı’nın son on günü içinde (son senesi 20 gün) i’tikaflı iken, Cibril ile inzâl olan Kurân’ı baştan sona mükabele etmesidir!...