9. Cüz
A’raf: 88-206 ve Enfal: 1-40 âyetlerinden meydana gelir...
Bu cüz’deki A’raf Sûresi âyetlerinde:
Nebiler’in hatibi olarak nitelenen Şuayb a.s.ın duası (89)... Bir yere Nebi irsal olmadan önce oranın ehli sıkıntı ve hastalıklarla kuşatılır ki tazarru edip yönelsinler; fakat sonradan gelen nesiller bundan ibret almayı unuturlar (94-95)... Allâh’ın mekri (99)... Hz. Musa’nın Firavun ile mücadelesi (103-141)... Firavun’un işini halleden Hz. Musa’nın 40 günlük miykat deneyimi ve hakkelyakıyn baka makamı; ilahi Benliğin risalet ve kelamı ile şereflenmesi; levhalarla israiloğullarına dönmesi; buzağıyı put edinenlerle mücadelesi; halkından seçtiği 70 adam olayı (142-156)... Mekke döneminde, nazil olan 86 sûre’nin içinde Hz. Rasûlullâh için “Nebi” nitelemesi, Ümmi (yahudi olmayan) Nebi terkibi ile sadece bu sûrede geçen iki âyet (157-158)... Hz. Musa’nın kavminden de Hakk olarak hakikatı bildiren bir ümmet (Nebilerinin dininden olan bir zümre) bulunur (159)... Meşreb (160)... “Elestü BiRabbiküm” gerçeği (172-174)... Cin ve ins’in çoğu cehennem içindir (179)... Esma’ül Hüsna Allâh’ındır (180)... Kıyamet saatinin ilmi (187)... Allâh salihlere (bülh olmayan iman ehline) Veliyy olur (196)... Hz. Rasûlullâh’a bakan fakat O’nu görmeyenleri de Hz. Rasûlullâh affetmektedir (198-199)... “Kur’ân kıraat edildiğinde O’nu dinleyin ve susun” sırrı (204)... Rabbini nefsinde anmanın manası (205)...
Enfal Sûresine gelince:
Savaş ganimetleri, Allâh ve Rasûlü'nündür (çünkü başarı Allâh ve Rasûlü'nündür; 1)... Hakiki müminlerin özellikleri (2-4)... Bedir savaşı (5-75; ara ara farklı konular var)... “(Oku) attığında sen atmadın, atan Allâh’tı!” sırrı (17)... Allâh ve Rasûlünün çağrısına icabetin manası ve önemi (24-25)... Mal ve evlad fitnedir (28)... Furkan (29)... Rasûlullâh’a mekr yapanlar, Allâh mekrine uğramıştır (30)... Hz. Rasûlullâh’ın olduğu yere azap (gazabı ilahi) inmez; istiğfar edene de (33)... Mescid-i Haram’ın evliyası muttakilerdir (34)... (İman edenler için) fitne ortadan kalkıncaya ve Din (yaşamınız) bütünüyle Allâh’ın oluncaya (Hakikatın açığa çıkması ve yaşanmasına; ya da hakikat ilminin yayılmasına ve buna iman edenlerin yaşamasına hiç bir engel olunma kalmayıncaya) kadar savaş var (39)...
Kur’ân-ı Kerîm’in nesnel varlığı açısından harf-kelime-âyet-sûre-kitab inşası ve anlamı vardır; ve bu yapı her devirde aynıdır... Bu Kitab’ın (mushaf’ın) “kaç sayfa” veya okuyana bir tertip ve kolaylık için “kaç bölüm” olması; ya da yazı tekniği, insanlara bağlı bir düzenlemedir ve bu zamana bağlı bir farklılık ve gelişme gösterir...
Aslında Kur’ân, cüzlere ayrılamaz!... “Allâh” ismiyle işaret edilen hakiki tekillikte tecezzi kabul etmez!...
Nitekim Kur’ân şöyle der:
Hicr: 90-) Muktesimiyn’e (Tevrat ve İncil’i, beşeri bir bilgiymiş gibi kısım kısım edenlere) inzal ettiğimiz gibi (sana da tecezzi yapılamaz bir tekillik olan hakikat ilmini inzal ettik).
91-) Onlar ki, Kurân’ı (Hz. Muhammed a.s.a İNZAL edilen, Hakikat ve Sünnetullâh için en şanlı bilgiyi), cüzler kıldılar (cüz cüz ettiler).
Bu nedenle Hz. Rasûlullâh a.s. döneminde, inzal olduğu kadarıyla, Kur’ân-ı Hakiym’in bölümleri “Besmele” ile ayrılan “Sûre”lerdi!... Sonradan olan cüz ayrımı yoktu... “Ayet”lerden oluşan ve “Besmele” ile ayrılan 114 “Sûre” vardır Kurân’da...
Oysa cüz ayrımı “Besmele”sizdir ve en-Nebi s.a.v.in vefatından sonra olandır!...
Kur’ân sûreleri’nin bile iki çeşit tertibi vardır...
1. Nüzûl sırasına göre olan mushaf... Hz. Âli r.a.ın mushaf’ı böyleydi...
2. Bugünkü kitabî tertip... Literatürde “son arz” denilen Hz. Rasûlullâh a.s.ın son Ramazan Ayı’nda Cibriyl’e mukabele etmesinin bu sıraya göre olduğu rivayeti üzerine...
Yani Hz. Rasûlullâh a.s. hayatta iken iki kapak arasına getirilmiş bir kitap halinde mushaf yoktu... Bu ilk defa Hz. Ebubekr esSıddık r.a. hilafetinde yapılmış ve en son halini de Hz. Osman zinnureyn r.a. zamanındaki çalışma ve çoğaltma ile almıştır...
Kurân’ın hem ders ve hıfz edilmesi, hem de düzenli olarak okunması için ilk başlarda yedi bölüm olarak uygulamasını yapmışlar; haftada bir hatim indirilmesi için bir düşünce ile... Daha sonra otuz bölüme ayrılarak, özellikle Kur’ân ayı olan Ramazan aylarında “salatul kıyam= kıyam salâtı” denilen “teravih” namazlarında, hergün Kur’ân-ı Kerîm’den bir cüz miktarı okunarak hatim edilsin; veya dileyen diğer aylarda da hergün okuyarak, hiç olmazsa ayda bir, baştan sona Kurân'ı okumuş olsun diye bir maslahat gözetilmiş... Hatta daha sonra bu “cüz”ler de “hizb” (cüz’ün yarısı) ve “rub”(cüz’ün dörtte biri)ne ayrılmış, gene belli kolaylıklar için...
Kurân’ın baştan sona okunacağı müddet için bir alt sınır belirtilmiştir: “Kurân’ı üç’ten az (üç günden az müddette baştan sona) okuyan kimse fakih (din’de derin anlayışlı) olmamıştır (ne okuduğunu anlamamıştır)”, hadis-i şerifi ile... Hz. Rasûlullâh a.s.ın bilinen sünneti, özellikle gece salâtında çok uzun sûreleri peşpeşe kıraat ettiği ve her Ramazan Ayı’nın son on günü içinde (son senesi 20 gün) i’tikaflı iken, Cibril ile inzâl olan Kurân’ı baştan sona mükabele etmesidir!...