12. Cüz
Hud: 6-123 ve Yusuf: 1-52 âyetlerinden meydana gelir...
Bu cüz’deki Hud Sûresi âyetlerinde:
“HÛ”nun arş’ı, o ma’lum su (?) üzerindedir (7)... İnsanın bazı tabiatları (9-11)... Kur’ân, Hz. Rasûlullâh’a hakikatından İNZAL olan Allâh ilmidir; “la ilahe illa HU” bilinip teslimiyetinin arifliği yaşansın diye (14)... Amellerin ya dünya hayatında veya ahiret cinsinden karşılığı muhakkak verilir (15-16)... Kurân’dan önce imam ve rahmet olarak Musa’nın Kitabı’dır (17)... Hz. Nuh kıssası ve tufan olayı (25-49)... Hz. Nuh a.s.ın duasındaki hikmet (46-47)... Hz. Hud a.s.ın kıssası (50-60)... Hz. Hud a.s.ın muhteşem tesbiti “Hiçbir dabbe yoktur ki ‘HÛ’, onun ‘Bi’nasiyesinde (alnında olarak) tutmuş olmasın (Fâtır’ın beyni programlaması)” (56)... Hz. Salih a.s.ın kıssası ve “nakatullah= Allâh devesi” (61-68)... Hz. İbrahim a.s.a müjde ile gelen Rasûl ziyaretçiler, Hz. Lut’a ise kavminin helakı için gelmişlerdi (69- 83)... Belki ilk ehli beyt olan Hz. İbrahim’e İshak’ın müjdesi, karısına verilirken (Hud: 71); Hz. İsmail, Hz. İbrahim’e müjdelenmiştir (Saffat: 101)... Hz. Şuayb a.sın kıssası ve salât’ı (84-95)... Hz. Musa’nın Firavuna irsali, Firavunun kavmi ile müşkilatı (96-99)... En büyük toplanma günü ve şakavet ile saadetin realitesi (103-108)... “Emrolunduğun gibi müstakıym ol” sırrı (112)... Gece-gündüz salâtı ikame vakitleri ve iyiliklerin kötülükleri gidermesi (114-115)... Cinler ve insanlar ile cehennemin doldurulacağı hükmü (118-119)...
Yusuf Sûresine gelince:
Kıssaların en güzel anlatımlısı olan Hz. Yusuf a.s.ın ibret ve örnek alınası kıssasıdır(3)... Kur’ânın Arapça inzalinin hikmeti (2)... (7 yörünge fakat) 11 gezegen gerçeği (4)... Rüya da beynin bir işlevidir ve bütün Nebiler rüya ta’birinde ehildirler (5-6, 36-49; mesela: Hz. İbrahim’in rüya ile ameli ve Hz. Rasûlullâh’ın Mekke için rüyası)... Zaten te’vili-ta’biri olan vizyonlara “rüya” denir (37, 44)... Nefsani olarak seven suçlar, arzusu için intikam alır; fakat gerçek seven herşeyini, benliğini feda eder (25, 32, 51-53)...
Kur’ân-ı Kerîm’in nesnel varlığı açısından harf-kelime-âyet-sûre-kitab inşası ve anlamı vardır; ve bu yapı her devirde aynıdır... Bu Kitab’ın (mushaf’ın) “kaç sayfa” veya okuyana bir tertip ve kolaylık için “kaç bölüm” olması; ya da yazı tekniği, insanlara bağlı bir düzenlemedir ve bu zamana bağlı bir farklılık ve gelişme gösterir...
Aslında Kur’ân, cüzlere ayrılamaz!... “Allâh” ismiyle işaret edilen hakiki tekillikte tecezzi kabul etmez!...
Nitekim Kur’ân şöyle der:
Hicr: 90-) Muktesimiyn’e (Tevrat ve İncil’i, beşeri bir bilgiymiş gibi kısım kısım edenlere) inzal ettiğimiz gibi (sana da tecezzi yapılamaz bir tekillik olan hakikat ilmini inzal ettik).
91-) Onlar ki, Kurân’ı (Hz. Muhammed a.s.a İNZAL edilen, Hakikat ve Sünnetullâh için en şanlı bilgiyi), cüzler kıldılar (cüz cüz ettiler).
Bu nedenle Hz. Rasûlullâh a.s. döneminde, inzal olduğu kadarıyla, Kur’ân-ı Hakiym’in bölümleri “Besmele” ile ayrılan “Sûre”lerdi!... Sonradan olan cüz ayrımı yoktu... “Ayet”lerden oluşan ve “Besmele” ile ayrılan 114 “Sûre” vardır Kurân’da...
Oysa cüz ayrımı “Besmele”sizdir ve en-Nebi s.a.v.in vefatından sonra olandır!...
Kur’ân sûreleri’nin bile iki çeşit tertibi vardır...
1. Nüzûl sırasına göre olan mushaf... Hz. Âli r.a.ın mushaf’ı böyleydi...
2. Bugünkü kitabî tertip... Literatürde “son arz” denilen Hz. Rasûlullâh a.s.ın son Ramazan Ayı’nda Cibriyl’e mukabele etmesinin bu sıraya göre olduğu rivayeti üzerine...
Yani Hz. Rasûlullâh a.s. hayatta iken iki kapak arasına getirilmiş bir kitap halinde mushaf yoktu... Bu ilk defa Hz. Ebubekr esSıddık r.a. hilafetinde yapılmış ve en son halini de Hz. Osman zinnureyn r.a. zamanındaki çalışma ve çoğaltma ile almıştır...
Kurân’ın hem ders ve hıfz edilmesi, hem de düzenli olarak okunması için ilk başlarda yedi bölüm olarak uygulamasını yapmışlar; haftada bir hatim indirilmesi için bir düşünce ile... Daha sonra otuz bölüme ayrılarak, özellikle Kur’ân ayı olan Ramazan aylarında “salatul kıyam= kıyam salâtı” denilen “teravih” namazlarında, hergün Kur’ân-ı Kerîm’den bir cüz miktarı okunarak hatim edilsin; veya dileyen diğer aylarda da hergün okuyarak, hiç olmazsa ayda bir, baştan sona Kurân'ı okumuş olsun diye bir maslahat gözetilmiş... Hatta daha sonra bu “cüz”ler de “hizb” (cüz’ün yarısı) ve “rub”(cüz’ün dörtte biri)ne ayrılmış, gene belli kolaylıklar için...
Kurân’ın baştan sona okunacağı müddet için bir alt sınır belirtilmiştir: “Kurân’ı üç’ten az (üç günden az müddette baştan sona) okuyan kimse fakih (din’de derin anlayışlı) olmamıştır (ne okuduğunu anlamamıştır)”, hadis-i şerifi ile... Hz. Rasûlullâh a.s.ın bilinen sünneti, özellikle gece salâtında çok uzun sûreleri peşpeşe kıraat ettiği ve her Ramazan Ayı’nın son on günü içinde (son senesi 20 gün) i’tikaflı iken, Cibril ile inzâl olan Kurân’ı baştan sona mükabele etmesidir!...