14. Cüz
Hicr ve Nahl Sûrelerinden meydana gelir....
Hicr Sûresi:
“Doğrusu biz indirdik O Zikri, Biz!.. Ve muhakkak O’nun koruyucuları biziz!”(9) âyeti, “vahy”in (her türlü veritabanı ve cin etkilerinden) korunmasıyla ilgilidir (Hac: 52?)... Hz. Muhammed s.a.v. son Nebi olduğu için, O’nun vahyi olan kutsal metiyn Kur’ân Kitabı da korunmaktadır (yani sadece vahiy esnasındaki bir korunma değil)... Ehl-i Beyt nesli insanlıkta bu işlevin bir teminatı, Altın Çağ ise bir zirve şölenidir...
Bu sûredeki diğer âyetlere gelince:
İnsan ve cann neden yaratıldı (yapıları ne; 26-27)... Beşer nasıl Adem oldu? (28-29)... Adem’i tanıyamayan İblis Allâh’ı nasıl tanır? (30-33)... Adem’i tanıyamayan İblis’in “halis kul” tesbiti için “İşte benim üzerime aldığım müstakim yol budur!”, diye ilahi tasdikin bize öğrettiği şey (39-42)... Cehennemim yedi kapısı da; cennetin sekiz kapısı da sende (43-50)... Hz. İbrahim’in misafirleri (51-69)... Mütevessimiyn (75)... Semavat, arz ve ikisi arasında olanlar hakk olarak yaratılmıştır (85-86)... Hz. Rasûlullâh a.s.a verilen Seb-u Mesaniy ve Kur’ân-ı Azıym (87)... Yakıyn gelene kadar Rabbine ibadet (99)...
Nahl Sûresi:
Allâh emri ne (1-2)... Yol’dan maksad, Allâh’a gidendir; bu da Allâh hidayetiyledir (9)... Meleklerin vefat ettirdiği iki zümre (28-29, 30-32)... Bâ’s olan Rasûl’ün işlevi (36)... Rasûllerin açığa çıkardığına mükellefiyetimiz (43-44)... Niye iki ilâh uyarısı var (51-55)... En yüce misal Allâh’ındır (60)... Bal arısı, vahiy ve içinde şifa olan bal (68-69)... Erzel-i Ömür (70)... İnsan’ın beynini farklı yapan semi, basar ve fuad özellikleridir (78)... İnsan evleri, huzur evidir (80)... Allâh nimeti, Rasûlullâh’tır (83)... Allâh, Adl olarak emreder (90)... Kur'ân kıraat ettiğinde, sığınman gereken tard edilip uzaklaştırılmış şeytan (98)... İmandan sonra küfür (106)... Hz. İbrahim a.s.ın tek başına bir ümmet (Din) oluşu ve muhteşem özellikleri (120-123)... Muhammedî davetin incelikleri ((125)... Allâh sabrı (126-127)...
Kur’ân-ı Kerîm’in nesnel varlığı açısından harf-kelime-âyet-sûre-kitab inşası ve anlamı vardır; ve bu yapı her devirde aynıdır... Bu Kitab’ın (mushaf’ın) “kaç sayfa” veya okuyana bir tertip ve kolaylık için “kaç bölüm” olması; ya da yazı tekniği, insanlara bağlı bir düzenlemedir ve bu zamana bağlı bir farklılık ve gelişme gösterir...
Aslında Kur’ân, cüzlere ayrılamaz!... “Allâh” ismiyle işaret edilen hakiki tekillikte tecezzi kabul etmez!...
Nitekim Kur’ân şöyle der:
Hicr: 90-) Muktesimiyn’e (Tevrat ve İncil’i, beşeri bir bilgiymiş gibi kısım kısım edenlere) inzal ettiğimiz gibi (sana da tecezzi yapılamaz bir tekillik olan hakikat ilmini inzal ettik).
91-) Onlar ki, Kurân’ı (Hz. Muhammed a.s.a İNZAL edilen, Hakikat ve Sünnetullâh için en şanlı bilgiyi), cüzler kıldılar (cüz cüz ettiler).
Bu nedenle Hz. Rasûlullâh a.s. döneminde, inzal olduğu kadarıyla, Kur’ân-ı Hakiym’in bölümleri “Besmele” ile ayrılan “Sûre”lerdi!... Sonradan olan cüz ayrımı yoktu... “Ayet”lerden oluşan ve “Besmele” ile ayrılan 114 “Sûre” vardır Kurân’da...
Oysa cüz ayrımı “Besmele”sizdir ve en-Nebi s.a.v.in vefatından sonra olandır!...
Kur’ân sûreleri’nin bile iki çeşit tertibi vardır...
1. Nüzûl sırasına göre olan mushaf... Hz. Âli r.a.ın mushaf’ı böyleydi...
2. Bugünkü kitabî tertip... Literatürde “son arz” denilen Hz. Rasûlullâh a.s.ın son Ramazan Ayı’nda Cibriyl’e mukabele etmesinin bu sıraya göre olduğu rivayeti üzerine...
Yani Hz. Rasûlullâh a.s. hayatta iken iki kapak arasına getirilmiş bir kitap halinde mushaf yoktu... Bu ilk defa Hz. Ebubekr esSıddık r.a. hilafetinde yapılmış ve en son halini de Hz. Osman zinnureyn r.a. zamanındaki çalışma ve çoğaltma ile almıştır...
Kurân’ın hem ders ve hıfz edilmesi, hem de düzenli olarak okunması için ilk başlarda yedi bölüm olarak uygulamasını yapmışlar; haftada bir hatim indirilmesi için bir düşünce ile... Daha sonra otuz bölüme ayrılarak, özellikle Kur’ân ayı olan Ramazan aylarında “salatul kıyam= kıyam salâtı” denilen “teravih” namazlarında, hergün Kur’ân-ı Kerîm’den bir cüz miktarı okunarak hatim edilsin; veya dileyen diğer aylarda da hergün okuyarak, hiç olmazsa ayda bir, baştan sona Kurân'ı okumuş olsun diye bir maslahat gözetilmiş... Hatta daha sonra bu “cüz”ler de “hizb” (cüz’ün yarısı) ve “rub”(cüz’ün dörtte biri)ne ayrılmış, gene belli kolaylıklar için...
Kurân’ın baştan sona okunacağı müddet için bir alt sınır belirtilmiştir: “Kurân’ı üç’ten az (üç günden az müddette baştan sona) okuyan kimse fakih (din’de derin anlayışlı) olmamıştır (ne okuduğunu anlamamıştır)”, hadis-i şerifi ile... Hz. Rasûlullâh a.s.ın bilinen sünneti, özellikle gece salâtında çok uzun sûreleri peşpeşe kıraat ettiği ve her Ramazan Ayı’nın son on günü içinde (son senesi 20 gün) i’tikaflı iken, Cibril ile inzâl olan Kurân’ı baştan sona mükabele etmesidir!...