20. Cüz
Neml: 56-93, Kasas Sûresi (tamamı) ve Ankebut: 1-45 âyetlerinden meydana gelir...
Bu cüz’deki Neml Sûresi âyetleri:
Hamd Allâh’a ittir, Selâm O’nun Mustafa kulları içindir (59)... Ğayb, algılayanın algılama sınırları dolayısıyladır; yoksaki herşey apaçık ortadadır (75)... Dabbet’ül Arz insanlara konuşacak (82)... Harem Belde’nin Rabbine kullukla, müslim olmakla, Kur’ânı bidirmekle emrolunma (91-92)...
Kasas Sûresi:
Ta-Siyn ile başlayan 3. Sûredir (1)... "Korktuğunuz başınıza gelmeden ölmezsiniz" uyarısının tarihi örneği (3-6)... Hz. Musa’nın doğumu; Firavun’un sarayındaki çocukluk ve geçlik dönemi; Hz. Musa’nın Medyen eğitimi dönemi; İsrailOğullarıyla ilgili misyonu dolayısıyla yeniden Firavun’la karşılaşmak zorunda kalışı (7-42)... Hz. Musa’ya risaletin verilişi ve Kurân’dan sonra Tevrat’ın fazileti (43-46)... Sen sevdiğine hidayet edemezsin, Allâh dilediğine hidayet eder (içten hidayetini kabul eder) (56)... Ledünni bir rızık olarak herşeyin semeresinin toplandığı bir havuz gibidir emin harem beldesi (57)... Rabbin olmasını dilediğini yaratır ve seçer (Muhtar’dır); onların ihtiyarı yoktur; SubhanAllâh (68)... Hz. Musa’nın kavminden Karun ve dünya ziynetinin aldatıcılığı (76-83)... Hz. Rasûlullâh a.s.a Kur’ân FARZ’dır? (85)... Rasûl’ün kafirlere destekçi olmama ve müşriklere taviz göstermeme sorumluluğu vardır (86-87)... Allâh ismiyle işaret edilenin TEKliğinden daha esaslı bir Din yoktur (88)...
Ankebut Sûresi:
İman’dan gaye nedir; iman, imtihanla denenir? (2-6)... İnsan’a, iki ana’ya (ana-baba’ya) güzel davranması, ilahi vasiyyettir (8)... Hz. Nuh a.s.ın BİN’den elli eksik mürsel ömrü; Hz. İbrahim a.s.ın “Allâh dunundakileri yaratıyorsunuz” tesbiti (14-17)...
Bilim’de olduğu gibi, Din de varlığın aslını sorgulayanlar için başlangıca-orijine dikkat çeker... Ama “var”olanın orijinine-hakikatına!?... Bu başlangıçtan (bu orijinden) önce ne vardı?, vehmi-şeytani bir sorudur, Hz. Rasûlullâh a.s.a göre... Zira varlık gerçekte başı-sonu olmayan mutlak bir tekilliktir (bu tekilliği kim yarattı, denilemez?)!... Çözüm, bu olanı-realiteyi OKUmaktır... “O’dur Evvel”, denilince, O Evvel’den sonra başka bir şey meydana geldi değil!.. Herşey, daima, O Sonsuz Evvelin ve O Sonsuz Zahirin ta kendisidir!?... Her an yeni bir Tek Kare!... İnsan için ise 1.oluşum olan şu yapısı ile 2.oluşum olan gelecek yaşam bedeni (19-20)...
Günahları ile yakalanan kavimlerin ibreti (40)... Beşeri veritabanına dayalı örülen düşünceler ve kozalar bir örümcek ağı kadar zayıf iken, “la ilahe illAllâh” gerçeğine dayalı iman, Allâh kalesidir (41)... Kurân’daki temsili anlatımları ancak ilim sahibi akıllılar (veya akıl sahibi alimler) akleder (42)... salât’a itaat, fahşa ve münker’den uzaklaşmaktır; Allâh Zikri Ekber’dir (45)...
Kur’ân-ı Kerîm’in nesnel varlığı açısından harf-kelime-âyet-sûre-kitab inşası ve anlamı vardır; ve bu yapı her devirde aynıdır... Bu Kitab’ın (mushaf’ın) “kaç sayfa” veya okuyana bir tertip ve kolaylık için “kaç bölüm” olması; ya da yazı tekniği, insanlara bağlı bir düzenlemedir ve bu zamana bağlı bir farklılık ve gelişme gösterir...
Aslında Kur’ân, cüzlere ayrılamaz!... “Allâh” ismiyle işaret edilen hakiki tekillikte tecezzi kabul etmez!...
Nitekim Kur’ân şöyle der:
Hicr: 90-) Muktesimiyn’e (Tevrat ve İncil’i, beşeri bir bilgiymiş gibi kısım kısım edenlere) inzal ettiğimiz gibi (sana da tecezzi yapılamaz bir tekillik olan hakikat ilmini inzal ettik).
91-) Onlar ki, Kurân’ı (Hz. Muhammed a.s.a İNZAL edilen, Hakikat ve Sünnetullâh için en şanlı bilgiyi), cüzler kıldılar (cüz cüz ettiler).
Bu nedenle Hz. Rasûlullâh a.s. döneminde, inzal olduğu kadarıyla, Kur’ân-ı Hakiym’in bölümleri “Besmele” ile ayrılan “Sûre”lerdi!... Sonradan olan cüz ayrımı yoktu... “Ayet”lerden oluşan ve “Besmele” ile ayrılan 114 “Sûre” vardır Kurân’da...
Oysa cüz ayrımı “Besmele”sizdir ve en-Nebi s.a.v.in vefatından sonra olandır!...
Kur’ân sûreleri’nin bile iki çeşit tertibi vardır...
1. Nüzûl sırasına göre olan mushaf... Hz. Âli r.a.ın mushaf’ı böyleydi...
2. Bugünkü kitabî tertip... Literatürde “son arz” denilen Hz. Rasûlullâh a.s.ın son Ramazan Ayı’nda Cibriyl’e mukabele etmesinin bu sıraya göre olduğu rivayeti üzerine...
Yani Hz. Rasûlullâh a.s. hayatta iken iki kapak arasına getirilmiş bir kitap halinde mushaf yoktu... Bu ilk defa Hz. Ebubekr esSıddık r.a. hilafetinde yapılmış ve en son halini de Hz. Osman zinnureyn r.a. zamanındaki çalışma ve çoğaltma ile almıştır...
Kurân’ın hem ders ve hıfz edilmesi, hem de düzenli olarak okunması için ilk başlarda yedi bölüm olarak uygulamasını yapmışlar; haftada bir hatim indirilmesi için bir düşünce ile... Daha sonra otuz bölüme ayrılarak, özellikle Kur’ân ayı olan Ramazan aylarında “salatul kıyam= kıyam salâtı” denilen “teravih” namazlarında, hergün Kur’ân-ı Kerîm’den bir cüz miktarı okunarak hatim edilsin; veya dileyen diğer aylarda da hergün okuyarak, hiç olmazsa ayda bir, baştan sona Kurân'ı okumuş olsun diye bir maslahat gözetilmiş... Hatta daha sonra bu “cüz”ler de “hizb” (cüz’ün yarısı) ve “rub”(cüz’ün dörtte biri)ne ayrılmış, gene belli kolaylıklar için...
Kurân’ın baştan sona okunacağı müddet için bir alt sınır belirtilmiştir: “Kurân’ı üç’ten az (üç günden az müddette baştan sona) okuyan kimse fakih (din’de derin anlayışlı) olmamıştır (ne okuduğunu anlamamıştır)”, hadis-i şerifi ile... Hz. Rasûlullâh a.s.ın bilinen sünneti, özellikle gece salâtında çok uzun sûreleri peşpeşe kıraat ettiği ve her Ramazan Ayı’nın son on günü içinde (son senesi 20 gün) i’tikaflı iken, Cibril ile inzâl olan Kurân’ı baştan sona mükabele etmesidir!...