40. Mu'min Sûresi
Diğer adları da “Ğafir” ve “Tavl” olan Mu’min Suresi, Mekke döneminde 60. sırada nazıl olmuştur... 56-57. ayetlerinin Medine-i Münevverede indiği de rivayet edilen Mu’min Suresi 85 ayettir... “Mu’min” adını, 28.ayetinde bahsedilen fravun’un al’inden mu’min bir adam dolayısıyla almıştır...
Bir hadis-i şerifte : “Benden önce onları hiçbir Nebiy okumadı” denilen “HavaMiym”, yani “Haa, Miiiym” ile başlayan peşpeşe yedi surenin ilkidir...
“HavaMiym” yani “HaMiymler” hakkında diğer hadis-i şerifler:
“HavaMiym, arais (süslenmiş gelinler) diye isimlenirdi”.
“HavaMiym, Diybac’ul Kuran’dır (Kuran’ın atlası= halis ipek kumaşı’dır)”.
“Herşeyin bir semeresi (meyvesi) vardır... Muhakkak ki Kuran’ın semeresi zevatu HaMiym’dir... Onlar güzel, verimli ve mütecavir (komşu) bahçelerdir... Kim cennet’in bahçelerinde otlamak arzu ederse, HavaMiym’i okusun”.
“HavaMiym yedi’dir, cehennem’in kapıları da yedi’dir... Her HaMiym gelir bu kapılardan bir kapı üzerinde vakfeder ve der ki: Allahım, kim bana iman etti ve beni okudu ise bu kapıdan girmesin”.
Mu’min Suresinde: “Ha-Miym” sırrı, Vahdet-hakikat ve Esma-i İlahi, Arşı taşıyan melekler, iki ölüm-iki dirilme meselesi, Allah’a TEKliği ile çağırmanın önemi ve şirk, büyük kıyamet gerçeği, fravun ve helak olan kavimler, her Rasul’un en son rasul olarak kabullenilişi, fravunun kulesi, tefviyt (tevekkül), kabir azabı, kafirlerin dualarının geçersizliği, Rasullerin zaferi, Rabb-dua ilişkisi, insanın fiili yaratılış evreleri ve ömür süreci, daha önce idrak edip yaşanmamış ise ölümle farkedilen garçeğin bir faydasının olmadığı,.... gibi bir çok husus açıklanıyor...
1-) Ha, Miiim!
2-) O BİLGİ’nin (Hakikat ve Sünnetullâh hakkında) tenzîli (tafsile indirme), Aziyz ve Aliym olan Allâh’tandır!
3-) Ğâfir’iz Zenb (suçları bağışlayıcı), Kabilit Tevb (tövbeyi - hakikatine dönmeyi kabul edici), Şediyd’ül Ikab (suçları acımasız şiddetle cezalandıran) ve Züt Tavl’dır (lütfu ihsanı bol olan)... Tanrı yok, sadece “HÛ”! O’nadır dönüş.
4-) Allâh’ın işaretleri hakkında hakikat bilgisini inkâr edenlerden başkası mücadele edip tartışmaz! O hâlde onların beldelerde (keyifle) dolaşması seni aldatmasın.
5-) Onlardan önce Nuh kavmi ve onlardan sonra da hakikate karşı çıkan tüm topluluklar yalanladı. Her ümmet kendi Rasûllerini, Onu yakalamak (etkisizleştirmek, öldürmek) için niyetlendi... Bâtılı seslendirenler olarak, Hakk’ı geçersiz kılmak için mücadele ettiler... Bu yüzden onları yakaladım... Suçlarının karşılığını yaşatmam nasıl oldu?
6-) Böylece hakikat bilgisini inkâr edenler hakkında “Onlar Nâr (ateş - radyasyon ortamı) ehlidir” diye Rabbinin sözü gerçekleşti.
7-) Arş’ı taşıyanlar ve onun çevresinde bulunan (şuurlu) kuvveler (Allâh kudretinin açığa çıkış mahalleri) Rablerinin Hamdı olarak (Hamiyd Esmâ’sı açığa çıkışı ile) tespih ederler; O’na (hakikatleri olarak) iman ederler ve iman edenler için (hakikatlerinin gereğini yaşayamamaları - hakkını verememeleri yüzünden) mağfiret isterler! “Rabbimiz, rahmet ve ilminle her şeyi kapsamışsın... Tövbe edenleri ve senin yoluna uyanları mağfiret et ve onları yanma azabından koru!”
8-) “Rabbimiz... Onları, kendilerine vadettiğin Adn cennetlerine dâhil et... Onların atalarından, eşlerinden ve zürriyetlerinden saflığa erenleri de... Muhakkak ki sen, evet sen Aziyz’sin, Hakiym’sin.”
9-) “Onları benlikten - bedensellikten kaynaklanan kötü davranışlardan koru... Kimi kötülüklerden korumuşsan, gerçekten o süreçte ona rahmet etmişsindir... İşte bu büyük kurtuluşun ta kendisidir!”
10-) Muhakkak ki hakikat bilgisini inkâr edenlere: “Allâh’ın şiddetli öfkesi, sizin kendinize kızgınlığınızdan daha büyüktür... Hani siz imana çağrılıyordunuz da, inkâr ile reddediyordunuz!” diye nida olunur.