Kandıran Kim? #26
"Eûzü Billâhi mineş şeytanir raciym"...
"Eûzü"; sığınırım, anlamınadır... "B-illâhi"; varlığımı oluşturan, ismi ALLÂH olanın kuvvet ve kudretine, anlamındadır... "Mineş şeytanir raciym"; taşlanarak (yani, kendisine acı veren bir olayla) kendi hakikatinden uzaklaştırılmış olan, kandırıp saptırıcıdan!
Tek bir cümleye dönüştürürsek:
Kendisinin fevkinde bir kapasiteyle yaratılmış bulunmam sebebiyle, hakikatinden uzak düşmüş varlığın, intikam amaçlı beni kandırıp saptırıcı davranışlarından; ismi "ALLÂH" olanın, varlığımdaki Zâtî, Sıfat ve Esmâ'sının kuvvelerine sığınırım!
00:30 Kandıran kim? Kah insanın baş düşmanı, kah da vehmimiz. Biri dışarda diğeri içerde. Dışardakinin derdi belli. İnsanın kendinden üstün vasıflarla varoluşunu hazmedemiyor. Eşref-i mahluk olan insanı, hayvaniyet derkesinde yaşatmak istiyor. Nasıl kurtaracağız kendimizi bu beladan?
02:30 Allah Rasulü ve son Nebisinin bildirdiği herşey, insanın bir sistem gerçeğini fark edip, işleyiş mekanizmasını anlayıp, ona göre kendini koruması, takva ve de ona göre kendi hakikatini tanıması içindir. Bu nedenle de bizim takva sahiplerinden yani korunanlardan olmamız için, eüzu çekmek yerine, eüzu okumak gerekir. Eüzu okumak ne demektir?
04:00 "Euzü Billahi mineş şeytanir racim" ne demek?
06:00 Görünmez varlıklar, şeytani özellikli varlıklar nasıl insanları kandırıp, saptırırlar?
07:30 Görünmezlerin bütün amaçları, insanın hakikatine, özüne, kendindeki ilahi kuvvelere, varlığını meydana getiren ismi Allah olanın esmasının kuvvelerine mahrum kalmasını temin etmektir.
10:00 Hakikatindeki ilahi kuvvelere sığınmak nedir? Nasıl olur?
12:20 Burada anlayabildiğimiz yönüyle ve kadarıyla bir çeviri yaptık korunma surelerine konuya açıklık getirmek için. Şimdi bunu topluca ele alalım. Önce Felak suresi...
17:30 Eğer belli çalışmaları yaparak, ruhuna belli kuvveleri yükleyemezsen, bugün Dünya üzerinde bir takım varlıkların elinde oyuncak olduğun gibi, gelecekte de ebediyen onların elinde oyuncak ve onlara yem olursun. Hakikat bilgisi ayrı şeydir, şuur boyutunda onu hissedip yaşamak ayrı şeydir, bedenin hakkını vermek ayrı şeydir.