4. Nisâ' Sûresi (94-176)
Nisa Suresi, bazı ayetleri hariç Medine döneminde nazıl olmuştur... Meşhur kabule göre 176 ayettir... “NİSA”, kadınlar demektir...
Evlilik, aile, kadın, çoluk-çocuk, miras hukuklarından bahseder...
Tevbe imkanı; “şirk”in bağışlanmayacağı, fakat onun dışında tüm günahların bağışlanabileceği açıkça ifade olunur...
Emanetin ehline verilmesi, çeşitli nisbetlerle sair insanlara karşı vazifelerimiz, adalet, cinayet konuları...
Hz.İsa’nın çarmıha gerilmesi vakasının gerçeği, Onun mukarrebundan oluşu ve Ehl-i Kitab nisbetleri...
Önemli bir esas ve İslami işlev olan “HİCRET” konusu...
Teyemmüm ve abdest meselesi...vb... bir çok konu...
94-) Ey iman edenler... Allâh için sefere çıktığınızda iyice araştırın ve size selâm verene (anlaşmak isteyene), dünya hayatının geçici menfaatini arayarak, “Sen iman eden değilsin” demeyin... Allâh indînde çok ganimetler var... Daha önce siz de öyle idiniz de Allâh size lütufta bulundu... O hâlde iyice araştırın... Muhakkak ki Allâh yapmakta olduklarınızın yaratanı olarak Habiyr’dir.
95-) Mazeretsiz, evde oturup seferden kaçan iman edenler ile Allâh yolunda mallarıyla, nefsleriyle mücahede edenler, eş değerde olmazlar... Allâh, mallarıyla ve nefsleriyle mücahede edenleri, oturup kalanlardan derece olarak üstün kıldı... Hepsine Allâh en güzeli vadetmiştir... (Ancak) Allâh, mücahitleri, oturup kalanların üzerine büyük bir mükâfat ile üstün kılmıştır.
96-) Tarafından dereceler, mağfiret ve rahmet (bağışlamıştır). Allâh Ğafûr’dur, Rahıym’dir.
97-) Muhakkak ki melekler, nefslerine zulmeder hâlde vefat ettirilen kimselere, “Ne işte idiniz (niye nefsinize zulüm olan şu şartlar içindesiniz)?” dediler... (Onlar da) dediler ki: “Biz Arz’da zayıf, çaresizdik”... (Melâike de) dedi ki: “Allâh Arz’ı geniş olmadı mı, orada hicret etseydiniz?”... İşte bunların ulaşacağı yer cehennemdir... O ne kötü sondur!
98-) Ancak hicrete imkânı olmayan güçsüz, çaresiz erkekler, kadınlar ve çocuklar bundan müstesnadır.
99-) İşte Allâh’ın onların suçlarını affetmesi beklenir. Allâh Afüvv’dür, Ğafûr’dur.
100-) Kim Allâh yolunda (zulüm gördüğü yerden, ya da {‘Allâh’a firar edin’, âyetince} özüne doğru) hicret ederse, arzda pek çok gidilecek genişlik bulur... Kim Allâh’a ve O’nun Rasûlüne (irsâl olanın açıkladığı hakikate) muhacir olarak evinden çıkar, sonra da ona ölüm yetişirse, artık onun mükâfatı Allâh üzerinedir... Allâh Ğafûr’dur, Rahıym’dir. (Burada zâhir yanı sıra bir iç anlama da dikkat çekmeye çalıştık. A.H.)
101-) Yeryüzünde seferdeyken, hakikati inkâr edenlerin size bir zarar vermesinden korkarsanız, salâttan (namaz) kısaltmanızda sizin için bir sakınca yoktur. Muhakkak ki o hakikati inkâr edenler veya örtenler, sizin için apaçık düşmandır.
102-) (Rasûlüm, korkulu bir durumdayken) onların içlerinde olup da onlara salâtı ikame ettirdiğinde, onlardan bir grup seninle beraber silahları da yanlarında olarak namaza dursun... Secde ettiklerinde (diğerleri) sizin arkanızda (koruyucu) olsunlar... (Sonra) salâtı edâ etmemiş diğer grup gelsin, seninle birlikte salâtı ikame etsin... (Onlar da) tedbirlerini ve silahlarını alsınlar... O hakikat inkârcıları arzu ederler ki, keşke siz silahlarınızdan ve eşyalarınızdan gâfil olsanız da, ani bir baskın yapsalar. Eğer size yağmurdan dolayı bir sıkıntı varsa yahut hasta olursanız, silahlarınızı bırakmanızda bir mahzur yoktur... (Bununla beraber) tedbirinizi alın... Muhakkak ki Allâh, hakikati inkâr edenler için alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.
103-) (Endişeli ortamda) salâtın edâsından sonra, ayakta veya otururken ya da yanlarınız üzere uzanmışken (sürekli) Allâh’ı zikredin. Zikrettiğinizle doyuma ulaştığınızda salâtı ikame edin (yaşayın - yönelişin tam hakkını verin, zikirle girmiş olduğunuz hissediş ile). Kesinlikle salâtın, belli vakitlerde yaşanması, iman edenlere yazılmıştır.
104-) (Düşman) topluluğunu takip etmekte gevşeklik göstermeyin... Şayet siz acı duyuyorsanız, onlar da tıpkı sizin gibi acı duyuyorlar... (Üstelik siz) Allâh’tan onların umamayacağı şeyleri umuyorsunuz... Allâh Aliym’dir, Hakiym’dir.