Muhteşem İrsâl
“Nokta”, irsâl oldu âlemlere “beyin” adıyla da...
“Beyin” aynasında seyreyledi kendini!
“Beyin”le seyredince kendini, “Beni gören Hakk’ı görmüştür” şeklinde açık etti vechini!
“Hakikat-i Muhammedî” irsâl olduğunda, Muhammedî hakikat zâhir oldu; Muhammed Mustafa adıyla isimlendi, dillendi, “ALLÂH Rasûlüyüm” dedi... “İman” edilmesini talep etti açıkladıklarına!
Şuurlarında, “Lâ ilâhe...” anlayışı açığa çıkmayanlar, ya peygamber kabul ettiler O’nu ya da işitmediler kulakları olduğu hâlde!
Göğe, ötelere, ötelerine attılar “Hakikat-i Muhammedî”yi “fesemme vechullâh”tan bîhaber; tıpkı “tanrı”ları gibi!
Muhammed (aleyhisselâm)’ın “Hakikat”inde göremediler “Hakikat-i Muhammedî”yi gözleri olduğu hâlde!
Ümmü Hâni’nin kapısında, “Beni gören (Basıyr ile) HAKK’ı görmüştür” şeklinde Seslenen’den perdeli oldular!..
03:58 “Beyin” ismi ardında zâhir olanı fark edemediler kendilerinde benzer açılım olmadığı için... Bu yüzden de “iman” edemediler!.. Et kemik yaşamından öteye geçemediler! Et beyin, hücre beyin, nöron topluluğu beyin deyip, orada kaldılar!..
06:01 “Vahiy”; birim adı arkasında açığa çıkan “Esmâ mertebesi” ilmidir!..
07:50 İnsan, asla bir nebat veya hayvan değil! Toprakta bir şekle dönüşecek bedeni ötesinde, bir ruh-beyin olarak sonsuza dek ileriye dönük yaşayacak; çünkü hakikati “HAYY”dır!..
09:42 “Nokta” kendini seyretmek için “beyin” adı altında irsâl oldu ve o “beyin”e (kalbe-şuura) ilim, “vahiy” adıyla inzâl oldu!..
12:30 Esmâ mertebesi, beynin neresinde?..Beyin, “Esmâ mertebesi”nin neresinde?..“Tanrı”, ötende olarak kabul edip zannettiğin “ilâh”ının adıdır!.. “İman” edilesi şey ise, “Hakikat-i Muhammedî” olarak işaret edilen “Esmâ mertebesi”nin, senin hakikatin olduğudur!..
13:13 Hakikatinin, “Hakikat-i Muhammedî”, yani “Esmâ mertebesi” olduğuna “iman” etmişlere “Aminu B-illâh” sırrına ermiş olan “Mümin” denir! Bunu yaşamanın (yakînin) ise üç aşaması vardır...
14:50 Âhir zaman fitnesi olarak tanımlanan deccaliyet, insanları içselliğine dönmekten alıkoyup, dışsallıkta tüketecek olandır...
18:15 Sende var olup da, açığa çıkmamış olan o hakikat, “Rasûl Allâh” yani “Allâh İlmi’nin açığa çıkış” sûreti olarak sana seslendiğinde, sen O’na hakkını vermezsen, sonucunu ebedî basîret körlüğü olarak yaşarsın!.. Hitap edeni gör ve edebini takın!..Bil ki: “İMAN BİLGİSİ İMAN DEĞİLDİR!”...“İman ettim” demek “iman edileni yaşamak” değildir!..
22:15 “Hangi müşahede edilesi realite acaba bu mecazlarla, işaretlerle anlatılmak istendi?” diye düşünmek, taklitten çıkmanın kapısıdır!.. Neyi, niye, nasıl yaptığını düşünmek ise yaşantının başlangıcıdır!..
24:31 Bak dostum, günümüzdeki yaygın ve çok kalın bir “Risâlet ve Rasûlullâh” örtüsünü açıklayayım: Sakın, “İyi Ahlâk Derneği Başkanı Sayın Peygamber Muhammed Mustafa” bakış açısındakiler gibi, muhteşem Risâlet hakikatinden perdelenme! Bunu yaparsan Dünya yaşamındaki en büyük kötülüğü sen kendine yapmış olursun!..
26:07 Nedir “Allâh ahlâkı”? Nasıl bir şeydir “Allâh ahlâkı ile ahlâklanmak”? Bu realiteyi fark edip, düşünüp kavradın mı?.. Allâh, insan-beşer “HUY”larıyla “HUY”lu veya kayıtlı olmaktan münezzehtir; bilmez misin?..
27:35 Din, insana, Risâlet hakikatinin bildirisine iman etmesi ve bunu yaşaması için gelmiştir! Bunu yaşayan insan ise doğal ve otomatik olarak iyi ahlâklı olur...İyi ahlâk, Risâlet hakikatine erdirmez; ama Risâlet hakikatine iman ve bunun getirisini yaşamak, insanı iyi ahlâklı yapar! Dünya üstünde sayısız iyi ahlâklı yardımsever, hayırsever insan vardır ama birçoğu “iman”ın hakikatinden ve dahi getirisinin ne olduğundan habersizdir!..