İlim İrade Kudret
Evrendeki her şeyin ve hepimizin var edeni, "ALLÂH ismiyle işaret edilen", "ALİYM" isminin işaret ettiği "ilmi" ile, kendindeki sayısız özellikleri bilen; aynı zamanda "MÜRİYD" olduğu için, kendisindeki bu sınırsız özellikleri seyretmeyi "irade" eden ve "KAADİR" isminin işaret ettiği biçimde "kudretiyle" bu kendisindeki mânâları seyredendir...
Esasen, her birimizin varlığında mevcut olan bu ilim, irade ve kudret üçlüsü, evrendeki tüm canlı birimlerde de aynı şekilde işlev görmekte!
00:30 İlim, İrade ve kudret! “Aliym”, “Müriyd” ve “Kaadir”!.. Beynimizden açığa çıkan her şey, bu üçlünün sırasıyla özelliklerini kullanmasıyla açığa çıkıyor!
02:10 Her birimin beyninde, veya daha doğrusu birimsel hafızasında, o an’a kadarki tüm girdilerin senteziyle oluşmuş, bir nihai bilinci vardır. İnsanda da, görünmez canlılarda da, hayvanlarda da hep bu böyledir! Bu, onlardaki “İLİM” açığa çıkışıdır.
03:20 Bu üçlü sistem olarak anlattığım ilim – irade – kudret cereyanı beyinde aynı anda oluşur ve her an tekrar eder...
04:20 Aslında, “aklına gelen” açığa çıkmış demektir; dile veya ele getirmesen de ve bu geri dönüşle beyinde veritabanını yeniden etkileyerek başka bir gelişmeyi doğurur! Kesindir; değişmezdir bu sistem.
06:10 DUA veya BEDDUA da işte bu sistemle beyinden açığa çıkar... Veritabanı verileri sınırları içinde! Her birim kendindekini yaşar! Her birimin yaşadığı bir diğerinden farklıdır.
07:25 Sizin veritabanınızla sınırlı yargılarınıza GÖRE “doğru” veya GÖRE “haklı” bulduğunuz şey, acaba sistem açısından da aynı mıdır?..
08:20 Dua, yani yöneliş veya namaz (ki o da bir yönelimdir öze), ya dışarıdaki bir tanrıdan istektir, ki bu durumda dışarıda yönelinilen bir tanrı olması gerekir... Ya da, birimin kendindeki, varlığına bahşedilmiş kuvveleri kullanarak, veritabanındaki bilgiler istikametinde, dileklerini gerçekleştirme işlevidir.