Sayfayı Yazdır

Kurân'daki "Allâh" Tarifi

Evet, şimdi İhlâs Sûresi'nde bize anlatılan Hz. Muhammed’in açıkladığı Allâh'ı özetle tekrar edelim...

Bakalım bizim kafamızdaki “tanrı” anlayışıyla Kur’ân-ı Kerîm’de anlatılan “Allâh” anlayışı birbirine uyuyor mu?..

Allâh, “Ahad” oluşu dolayısıyla, sınırsız-sonsuz, zerrelere cüzlere ayrılmaktan berîdir!

Allâh, “Samed” oluşu dolayısıyla öyle bir tümel varlıktır ki, ne kendisine bir varlığın girmesi veya katılması söz konusu olabilir; ne de kendisinden ikinci bir varlığın çıkışı, meydana gelişi! Hiçbir eksiği, noksanı ve bu yüzden de bir şeye muhtaciyeti düşünülemeyecek olandır Allâh!

Allâh, “lem yelid” oluşu dolayısıyla, kendisinden meydana gelecek ikinci bir varlığın mevcudiyetinden söz edilemez.

Allâh, “lem yûled” olması dolayısıyla, kendisinin meydana geldiği öne sürülecek ne bir tanrı ne de herhangi bir şey olarak, ikinci bir varlık mevcut değildir.

“Lem yekûn lehu küfüven Ahad” oluşu dolayısıyla da mikro ya da makro planda O’nun dengi, misli benzeri ikinci bir varlık yoktur... Ahad'dır!

Bilelim ki, ilâhiyat ile, din ile ilgili bütün konuların başlangıç noktasını “Allâh nedir?” sorusunun cevabı oluşturur...

Bu sorunun cevabını verenler ise, ya hayallerinde tasavvur ettikleri bir tanrıya göre konuşurlar; ya da Hz. Muhammed’in açıkladığı Allâh'a göre düşüncelerine yön verirler.

Biz, Hz. Muhammed’in açıkladığı Allâh'a göre bu konunun içyüzünü göstermeye çalıştığımıza göre; gene Hz. Muhammed (aleyhisselâm) tarafından yapılan tanımlamalar ile Allâh'ı anlamaya çalışalım... Ki böylece Allâh'ın, bugüne kadar ve günümüzde bahsedilen tanrı ile hiçbir benzerliği olmadığını vurgulayalım!

Yukarıda anlatmaya çalıştığımız Ahad olan Allâh, gene Hz. Muhammed (aleyhisselâm) tarafından bize ulaştırıldığına göre...

Kafamızdaki tanrı anlayışıyla Kurân’da anlatılan Allâh anlayışı birbirine uyuyor mu?

Hayy’dır;

Aliym’dir;

Müriyd’dir;

Kaadir’dir;

Semi’dir;

Basıyr’dir; Keliym’dir;

Evet, demek oluyor ki Ahad olan Allâh adıyla İşaret Edilen aynı zamanda yukarıdaki isimlerle açıklanmaya çalışılan vasıfların da sahibidir!

“Allâh adıyla işaret edilen Ahad”dır gibi...

“Allâh adıyla işaret edilen Hayy”dır; sınırsız-sonsuz, bölünmez, parçalanmaz Can'dır!..

“Allâh adıyla işaret edilen Aliym”dir; sınırsız-sonsuz, bölünmez, parçalanmaz İlim'dir!..

“Allâh adıyla işaret edilen Müriyd”dir; boyutsal sınırsız-sonsuz, cüzlere ayrılmaz İrade'dir!..

“Allâh adıyla işaret edilen Kaadir” dir; sınırsız-sonsuz, bölünmez, cüzsüz, tek bir Kudret'tir...

“Allâh adıyla işaret edilen Semi”dir; sınırsız-sonsuz, bölünmez, cüzleri olmayan Vukuf'tur!..

“Allâh adıyla işaret edilen Basıyr”dir; sınırsız-sonsuz, cüzleri olmayan, bölünmeyen, mevcut tek Değerlendirici'dir!..

“Allâh adıyla işaret edilen Keliym”dir; sınırsız-sonsuz, bölünmez, sayısız Mânâlar'dır!..

Evet, bu anlatımı kavramaya çalışırken, şu hususa da çok dikkat etmemiz gerekecektir…

Ahad ile Hayy; Aliym ile Müriyd; Hayy ile Kaadir; ve tüm kompozisyonlarla anlatılanlar, hep aynı, tek, “Allâh” adıyla İşaret Edilen’dir!..

Yani, bütün bu anlatılanlar ile tarif edilen aynı Tek Zât'tır! O Tek Zât'ın değişik vasıflarıdır, özellikleridir bu isimlerle işaret edilenler...

Öyle bir Tek Zât ki, baş-son gibi kavramlardan berî; sınırsız-sonsuz; bölünmesi, cüzlerinin var olması muhal; sayısız mânâlara sahip; sonsuz-sınırsız, cüzleri olmayan irade; sınırsız-sonsuz cüzü olmayan kudrettir; varlığının dışında ikinci bir varlık düşünülemez; içi ve dışı yoktur, merkezi, özü olmaktan münezzehtir! Kısacası, Ahad'dır... TEK’tir!

İşte öyle bir Allâh'tır ki Hz. Muhammed’in açıkladığı Allâh; O’nun dışında ya da içinde kavramı olmaksızın; bir ikincisi; ya da ikinci bir varlık, mevcut bir şey düşünülemez!

Bu arada, konuya vukufu olmayanların düşecekleri bir hatayı önleme amacıyla, şu hususu da belirtmeden geçmeyelim...

Kur’ân-ı Kerîm’de çeşitli yerlerde “İlâhımız”, “İlâhınız” gibi ifadeler geçmekte; ancak akabinde de ilâhın, “Allâh” olduğu vurgulanmaktadır.

Peki bu duruma göre, Allâh'ın, bir ilâh yani tanrı olduğu ileri sürülemez mi?.. Sürülemez! Bu gibi tanımlamalar, ilâha yani tanrıya tapanlara yapılan açıklamalardır. Tıpkı uyuklayacağı düşünülen tanrıya inanan ilkellere verilen “Allâh uyuklamaz” cevabında olduğu gibi!

Yani onlara denilmektedir ki;

“Sizin ilâh sandığınız, tanrı dediğiniz şey mevcut değildir; gerçekte var olan SADECE Allâh’tır! Sizin ve bizim ilâhımız hep aynı ve Tek’tir... Ve dahi o da Allâh’tır!”

Evet, bu açıklamalardan gaye, o kişilerin belirli bir tanrı varsayımından kurtulup, Allâh'ı idrak etmeye çalışmalarıdır.

Zira, Kur’ân-ı Kerîm’de, şayet dikkatle tetkik edilirse görülecektir ki, bu tür hitaplar hep müşriklere, yani Allâh kavramı dışında bir tanrı varsayıp, ona tapanlara yapılmaktadır. Tâ ki, onlarda mevcut olan ilâh-tanrı varsayımı, Allâh anlayışına dönüştürülsün.

AHMED HULÛSİ

1989

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Yazıyı İndirebilirsiniz!