18. Kehf Sûresi
Bu Sure Mekke-i Mükerreme’de 69. sırada nazıl olmuştur... Kur’an’da “ELHAMDULİLLAH” ile başlayan 5 sureden biridir... Sebebi nüzülü, Kureyş müşriklerinin Medinede yahudi alimlerine ”sizin Tevratınız var; bu konularda elinizde veriler bulunuyor; şu adamımız hakkında bize bilgi verin... Onlar da, kendisine, kaybolan gençler(ashab-ı kehf), arzın doğusuna ve batısına ulaşan gezgin adam(zülkarneyn)i sorun” demeleri üzerine olduğu rivayet edilir...
Sure’nin ismi, içinde anlatılan “ashab-ı kehf” mucizesi dolayısıyla “kehf suresi” diye meşhur olmuştur...
Sure, 110 ayettir...
Sure’nin muhtevası özetle şöyle:
Meşhur kıssalar: “Ashab-ı Kehf”, “Hızır-Musa” ve “ZülKarneyn” kıssaları ve bu mucizelerle anlatılan bir çok incelikli husus ve gerçekler... Meşhur misaller: Mal ve servetini bireyselliğine mal eden, övünen zengin; İman bilinci ile şerefli fakir; İblis ile tasvir edilen kibir misali...
Sure hakkında bazı Hadis-i Şerifler:
“Kim Kehif Suresinin evvelinden 10 ayeti hıfzederse Deccal’den korunur”, “Kim Kehif Suresinin evvelinden ve ahirinden 10 ar ayet okursa Deccal’ın fitnesinden korunur”,
“Kim Kehif Suresinin başını ve sonunu okursa, bu onun için tepeden tırnağa/baştan aşağı nur olur; eğer surenin tamamını okursa Arz ve Sema arasını dolduran /yerden göğe nur olur”,
“Kim Kehif Suresini Cum’a günü okursa, kendisi için ayakları altından bir nur parlayarak bir sütun gibi Sema’ya doğru yükselir ve Kıyamet günü onun yolunu aydınlatır; iki cum’a arasında onun bağışlanmasına vesile olur; onunla Beyt-i Atik (Ka’be) arasında nurdan bir parlaklık belirir”...
1-) HAMD o Allâh’a mahsustur ki, kuluna Hakikat ve Sünnetullâh BİLGİsini (KİTAP), kendisinde hiçbir tutarsızlık olmaksızın inzâl etti.
2-) Dosdoğru (bir Kitap’tır) da... O’nun ledünnündendir; şiddetli bir sıkıntıya karşı uyarmak ve de imanın gereği çalışmalar yapan iman edenlere, kendileri için güzel bir karşılık olduğunu müjdelemek içindir.
3-) Ki (bu iman edenler) onun içinde sonsuza dek kalacaklardır.
4-) “Allâh çocuk edindi” diyenleri de uyarmak için.
5-) O konuda ne onların ne de atalarının bir ilmi vardır! Ağızlarından çıkan, ne büyük laftır! (Dolayısıyla) onlar yalandan başka şey konuşmuyorlar!
6-) Şimdi bu olaya iman etmezlerse, arkalarından, kendini harap edercesine üzecek misin?
7-) En güzel davranışı kimin ortaya koyacağı açığa çıksın diye, arzda bulunan her şeyi (veya bedensellik yaşamını) kendisine süsledik!
8-) Muhakkak ki biz arzda (bedende) bulunan her şeyi çorak bir toprak hâline getireceğiz!
9-) Yoksa bizim işaretlerimizden (sadece) Ashab-ı Kehf (mağara arkadaşları) ve Rakîm’in (bilgi yazılı taş levha) bilgisinin mi şaşılacak şey olduklarını sandın?
10-) Hani o delikanlılar, o mağaraya sığınmışlar ve “Rabbimiz (hakikatimiz olan Esmâ bileşimimiz) bize ledünnünden (aslın olan mutlak El Esmâ mertebesinden açığa çıkan özel bir kuvve ile) bir rahmet (lütfunla oluşacak bir nimet) ver ve bize (bu) işte bir kemâl hâli oluştur” demişlerdi.