58. Mücâdele Sûresi
Mücadele Suresi, Medine-i Münevvere’de nazıl olmuştur... Tüm sureler itibarıyla 104. veya 107. sırada inmiştir... 22 ayettir... Adını, bir kadının Hz.Rasulullah ile (o kadının) kocası hakkındaki tartışmasını (Mücadele’sini) bahseden ilk ayeti dolayısıyla almıştır... Bu nedenle bu sureye, mücadele eden kadın anlamına gelen “Mücadile” ve o boşama yeminini bahsetmesi dolayısıyla da “Zihar” Suresi de denir...
Bu tartışmanın konusu özetle şudur:
Arap örfünde kadın boşama yeminlerinden/yollarından biri de “Zihar”dır... Zihar ne?.. Bir erkek karısına: “Sen benim için anamın sırtı gibisin” dedi mi, artık o kadın ona haram sayılırdı... Kadının aleyhine olan cahiliyye boşama yollarından biri olan “Zihar” yemini yapana Kur’an, keffaret cezası getirmiş ve bu şekilde boşamayı lağv etmiştir...
Mücadele Suresinde: Zihar konusu, keffaret ve kolaylık, Allah her çokluğu ve herşeyi ihatadadır (daima vahdet var), necva(fısıldaşma)’nın çeşitleri, yasaklanan fısıldaşmalar, Allah’ın selamlaması ile selamlamayanlar, meclislerde yer açmak, ilim verilenlerin dereceleri, Hz.Rasulullah ile özel-gizli görüşmek isteyenin vermesi gereken sadaka, yeminleri ile günah işleyenler, şeytan Allah’ı zikretmeyi unutturur, HizbüşŞeytan, Allah ve O’nun Rasulleri kesinlikle galip gelirler, B-sırrıyla Allah’a ve Ahir Güne iman edenlerin istikameti ve tercihleri, Kalblerine iman yazılanlar ve Allah’dan bir Ruh ile te’yid edilenler, Allah’ın razı oldukları ve Hizbullah,... gibi bir çok önemli konu açıklanmaktadır...
1-) Allâh, kocası hakkında seninle mücadele eden ve şikâyetini Allâh’a arz edenin sözünü gerçekten işitmiştir! Allâh, ikinizin çekişmesini işitir... Muhakkak ki Allâh, Semi’dir, Basıyr’dir.
2-) Sizden, kadınlarından zihar (karısına anam gibisin diyerek ilişkisini kesenler {müşrik âdeti A.H.}) yapanlar; onların (kocaların) anaları, onlar (karıları) değildirler! Onların anaları sadece onları doğuranlardır! Muhakkak ki onlar çirkin ve aslı olmayan bir laf ediyorlar! Muhakkak ki Allâh Afüvv’dür (sonsuz affedici), Ğafûr’dur.
3-) Kadınlarından zihar yapıp (zihar ile ayrılmak isteyip) sonra da sözlerinden dönenler (zihar ile boşamaktan vazgeçip evliliklerine dönenler), kadınları ile ilişkiye girmeden önce bir köle azât etmelidirler! İşte size öğütlenen budur... Allâh yaptıklarınızı (yaratanı olarak) Habiyr’dir.
4-) Kim (azât edilecek bir köleye imkân) bulamazsa, o takdirde (karısı ile) ilişki kurmalarından önce birbirini izleyen iki (kamerî) ay oruç tutmalıdır! Kim (bu kefâret orucuna) muktedir olamazsa, altmış yoksulu doyurmalıdır... Bu (hükümler), Esmâ’sıyla hakikatiniz olan Allâh’a ve Rasûlüne imanı yaşamanız içindir; bunlar Allâh’ın koyduğu sınırlardır! Hakikat bilgisini inkâr edenler için feci bir azap vardır.
5-) Muhakkak ki Allâh ve O’nun Rasûlüne zıtlaşanlar, kendilerinden öncekilerin aşağılandıkları gibi aşağılandılar! Hâlbuki gerçekten apaçık işaretler inzâl ettik... Hakikat bilgisini inkâr edenler için aşağılayıp rezil duruma düşürücü bir azap vardır.
6-) Gün gelir, Allâh onların hepsini bâ’s eder (yeni bir özellikle yeni bir boyutta diriltir) de yaptıklarını onlarda haber verir... Allâh, onu (kendilerinden açığa çıkanları) kayda almış, onlar ise onu unutmuşlardır... Allâh her şey üzerine Şehiyd’dir.
7-) Anlamaz mısın Allâh, semâlarda ne var ve arzda ne varsa bilir! Üç (kişi aralarında) fısıldaşmaya görsün, onlarda dördüncü O’dur... Beş (kişi fısıldaşacak) olsalar, onlarda altıncı O’dur... Bundan daha az da olsalar, daha çok da olsalar; nerede olursa olsunlar mutlaka O, onlarla beraberdir (Esmâ’sıyla, “yok”ken var kıldığı için - Mâiyet sırrı)! Sonra kıyamet sürecinde yaptıklarını (açığa çıkaran olarak) kendilerinde haber verir! Muhakkak ki Allâh Bi-küllî şey’in (şey’in Esmâ’sıyla hakikati olarak) Bilen’idir.
8-) Görmedin mi şu kimseleri ki, fısıldaşmaktan (ikiyüzlülükten) yasaklandıkları hâlde tekrar yasaklandıkları şeye döndüler. Kötülük, düşmanlık ve Rasûle isyan konusunda fısıldaşıyorlar... (Yahudiler) sana geldiklerinde, Allâh’ın seni selâmlamadığı şeyle selâmlıyorlar; içlerinde ise: “Dediğimiz yanlış olsaydı Allâh bize azap verirdi” derler... Cehennem yeter onlara! Ona maruz kalacaklar... Ne kötü dönüş yeridir o!
(Not: Yahudiler, fonetik yakınlık dolayısıyla, ağız - dil çabukluğu da yaparak “es Selâm’u aleyke” yerine “es Samu aleyke” derlerdi ki anlamı “sana ölüm olsun” demektir... Münafıkların bu tür selâmlarına Hz. Rasûlullâh sadece “Aleyküm” der, o bedduayı üzerine almadığını ifade için “VE aleyküm” demezdi! Hz. Rasûlullâh’a bu tür hitap eden Yahudilere, Hz. Ayşe “aleykümüs Sam ve laanekümüllah ve ğadibe aleyküm” yani “ölüm size olsun, Allâh size lânet ve gazap etsin” deyince Hz. Rasûlullâh: “Yâ Ayşe... Allâh gereğinden fazla söyleyeni sevmez” buyurarak; aksiyona, aksiyon ölçüsünü aşan reaksiyondan engelledi.)
9-) Ey iman edenler... Birbirinizle fısıldaştığınızda kötülük, düşmanlık ve Rasûle isyan konusunda fısıldaşmayın... (Allâh’a) yakınlığı sağlayıcı fiiller ve korunmayı getirici davranışlar hakkında fısıldaşın! O’na haşrolunacağınız Allâh’tan (yaptıklarınızın sonucunu yaşatacağı için yanlış yapmaktan) korunun!
10-) Fısıldaşma (suç olan fiskoslar) şeytandandır (şeytanî fikirler); iman edenleri mahzun etmek için! Allâh izni müstesna, (şeytanî fikirleri) onlarda (iman edenlerde) hiç zarar açığa çıkartamaz! İman edenler Allâh’a tevekkül etsinler.