19. Cüz
Furkan: 21-77, Şuara Sûresi (tamamı) ve Neml: 1-55 âyetlerinden meydana gelir...
Bu cüz’deki Furkan Sûresi âyetleri:
Hakikattan ebedi cahil olan benlik bilinciyle meleklerin üzerine inmesini ve Rabbı görmeyi dileyen Hakk’a kibirlilerin, meleklerin göründüğü günkü halleri (21-23)... Rasûle tabi olmak yerine dost edindiği enterik beyin ve vehim kuvvesinin düşürdüğü pişmanlık ( 27-29)... Rasûl’ün, Kur’ânı terkedenlerden şikayeti (30)... Hevasını ilah edinip insani özelliğini kullanmayanın misali (43-44)... (Beyinde?) gece, uyku ve gündüz işleri (47)... Her yerleşim yerinde bir uyarıcı ba’solmuştur (bu, sürekli uyarıcı var demek değil) (51)... Büyük cihad (silahla değil) Kur’ân ile yapılan cihaddır (52)... İnsan ve insanSI arasındaki Berzah (53)... Beşer, o ma’lum su’dan yaratılmıştır (54)... Sistem gerçeği gereği, hakikatını inkar eden Rabbinin aleyhine olana sırt-destek vermiş olur (55)... “Rahman”ı, “HÛ”dan haberdar olana sor (59)... Bu nedenle Kur’ânın Arapçası ana dilleri olan Kureyş “Rahman”ı bilmedi (60)... Gece ve Gündüz birbirinin halifesidir (62)... Rahman’ın kullarının özellikleri (63-68-77)... Mübeddilat (70)... Rabbinize duanız olmazsa ne değeriniz var? (77)...
Şuara Sûresi:
“Tavasiyn”, Ta-Siyn (TaHa’nın Ta’sı, YaSiyn’in Siyni?) ile başlayan sûrelerden ilkidir(1)... Hz. Rasûlullâh a.s.ın insanların iman etmesi için olan himmeti (2)...
Allâh Sünneti’nin “Yeni”(sonsuzluk; sonsuz seyir) olduğu, insanların ise “yeni”ye önyargılı tutumları (kendilerini yenilemekten korkmaları?) (5)...
Firavun’un “Rabbul’alemiyn NEDİR” (KİMDİR değil?) sorusundaki incelik ve Hz. Musa’nın cevabındaki ma’rifet (23-28)... Bir tartışmada dinleyenlerin idrak ve bilgi düzeylerinin önemi (23-33-48)... Bir anlık hakiki iman, bir ömürlük uğraşıdan hayırlıdır (46-51)... Deniz’i infilak ettiren asa darbesi (61-63)... Hz. İbrahim a.s.dan muhteşem örnekler (69-93)... Hz. Nuh, Hz. Hud, Hz. Salih, Hz. Lut, Hz. Şuayb a.s.ların ibretlik kavimleri (105-191)... Ruh’ul Emiyn, Hz. Rasûlullâh a.s.ın şuuruna, Rabbul’alemiyn’in tafsili ile inmiştir (şuuru, o ruh’tur, O’dur) (192-194)... Kur’ânı oluşturmaya (Ruh’ul Emiyn gibi indirmeye) şeytanların gücü yetmez (210-212)... Şeytanlar kime ve ne indirir (221-226)... Hz. Rasûlullâh a.s.ın, Allâh’ın (?) göz bebeği oluşu (217-220)...
Neml Sûresi:
Ta-Siyn ile başlayan 2. Sûredir (1)... Kurân’da konuşan böcek karınca’nın bahsi bu sûrede geçtiği için bu ismi almıştır(18-19)... “içindeki de, onun çevresinde olan da mübarek kılınmıştır!” denilen ateş (7-8)... “HÛ”, BEN’im! (9)... “Benim katımda Rasûller korkmaz” (10)... Davud ve Süleyman a.s.lara verilen ilim ve kuş dili (15-16)... “Hüdhüd”ün Sebe’yi ve azıym arş sahibi Belkıys’ı keşfi (20-26)... Hz. Süleyman’ın “Bismillâhir Rahmânir Rahıym” ile başlayan mektubu ve sıradışı örneklerle dolu Sebe’ melikesi’nin Rabbul alemiyn olan Allâh’a teslimiyeti (27-44)...
Kur’ân-ı Kerîm’in nesnel varlığı açısından harf-kelime-âyet-sûre-kitab inşası ve anlamı vardır; ve bu yapı her devirde aynıdır... Bu Kitab’ın (mushaf’ın) “kaç sayfa” veya okuyana bir tertip ve kolaylık için “kaç bölüm” olması; ya da yazı tekniği, insanlara bağlı bir düzenlemedir ve bu zamana bağlı bir farklılık ve gelişme gösterir...
Aslında Kur’ân, cüzlere ayrılamaz!... “Allâh” ismiyle işaret edilen hakiki tekillikte tecezzi kabul etmez!...
Nitekim Kur’ân şöyle der:
Hicr: 90-) Muktesimiyn’e (Tevrat ve İncil’i, beşeri bir bilgiymiş gibi kısım kısım edenlere) inzal ettiğimiz gibi (sana da tecezzi yapılamaz bir tekillik olan hakikat ilmini inzal ettik).
91-) Onlar ki, Kurân’ı (Hz. Muhammed a.s.a İNZAL edilen, Hakikat ve Sünnetullâh için en şanlı bilgiyi), cüzler kıldılar (cüz cüz ettiler).
Bu nedenle Hz. Rasûlullâh a.s. döneminde, inzal olduğu kadarıyla, Kur’ân-ı Hakiym’in bölümleri “Besmele” ile ayrılan “Sûre”lerdi!... Sonradan olan cüz ayrımı yoktu... “Ayet”lerden oluşan ve “Besmele” ile ayrılan 114 “Sûre” vardır Kurân’da...
Oysa cüz ayrımı “Besmele”sizdir ve en-Nebi s.a.v.in vefatından sonra olandır!...
Kur’ân sûreleri’nin bile iki çeşit tertibi vardır...
1. Nüzûl sırasına göre olan mushaf... Hz. Âli r.a.ın mushaf’ı böyleydi...
2. Bugünkü kitabî tertip... Literatürde “son arz” denilen Hz. Rasûlullâh a.s.ın son Ramazan Ayı’nda Cibriyl’e mukabele etmesinin bu sıraya göre olduğu rivayeti üzerine...
Yani Hz. Rasûlullâh a.s. hayatta iken iki kapak arasına getirilmiş bir kitap halinde mushaf yoktu... Bu ilk defa Hz. Ebubekr esSıddık r.a. hilafetinde yapılmış ve en son halini de Hz. Osman zinnureyn r.a. zamanındaki çalışma ve çoğaltma ile almıştır...
Kurân’ın hem ders ve hıfz edilmesi, hem de düzenli olarak okunması için ilk başlarda yedi bölüm olarak uygulamasını yapmışlar; haftada bir hatim indirilmesi için bir düşünce ile... Daha sonra otuz bölüme ayrılarak, özellikle Kur’ân ayı olan Ramazan aylarında “salatul kıyam= kıyam salâtı” denilen “teravih” namazlarında, hergün Kur’ân-ı Kerîm’den bir cüz miktarı okunarak hatim edilsin; veya dileyen diğer aylarda da hergün okuyarak, hiç olmazsa ayda bir, baştan sona Kurân'ı okumuş olsun diye bir maslahat gözetilmiş... Hatta daha sonra bu “cüz”ler de “hizb” (cüz’ün yarısı) ve “rub”(cüz’ün dörtte biri)ne ayrılmış, gene belli kolaylıklar için...
Kurân’ın baştan sona okunacağı müddet için bir alt sınır belirtilmiştir: “Kurân’ı üç’ten az (üç günden az müddette baştan sona) okuyan kimse fakih (din’de derin anlayışlı) olmamıştır (ne okuduğunu anlamamıştır)”, hadis-i şerifi ile... Hz. Rasûlullâh a.s.ın bilinen sünneti, özellikle gece salâtında çok uzun sûreleri peşpeşe kıraat ettiği ve her Ramazan Ayı’nın son on günü içinde (son senesi 20 gün) i’tikaflı iken, Cibril ile inzâl olan Kurân’ı baştan sona mükabele etmesidir!...