Rasûlullâh aleyhisselâm şöyle cevap verdi:
− Muhammed’in nefsi elinde olana yemin ederim ki, söylediklerimi siz onlardan daha iyi işitmezsiniz!..”
Görüldüğü gibi, Buharî’de nakledilen bu olayda, Hz. Rasûlullâh (aleyhisselâm) büyük bir yanlış anlamayı tashih etmekte...
“İnsanlar, mezara ölmüş olarak konur ve sonra da onlar kıyamette dirilirler” şeklindeki gerçek dışı inanışı, bundan daha iyi düzeltecek bir hadis olamaz.
İnsanlar, aynen şu andaki kadar aklı, şuuru yerinde olarak mezarlara konurlar ve dışarıdan kendilerine yapılan hitapları dışardaymışcasına rahatça işitirler.
Üçüncü Halife Osman bin Affan (r.a.), bir mezar başında durduğu zaman, sakalını ıslatıncaya kadar ağlardı. Bu sebeple kendisine;
− Sen cenneti ve cehennemi anıyorsun, ağlamıyorsun da; bundan, yani kabir korkusundan dolayı ağlıyorsun, denildi...
Osman cevap verdi:
− Rasûlullâh’tan duydum ki...
“Muhakkak mezar, âhiret konaklarının ilkidir!.. Eğer kişi ondan kurtulursa, ondan sonrakilerden de kolay kurtulur. Şayet kişi ondan kurtulamazsa, ondan sonrakiler ondan şiddetli olur!..”
Sonra Osman (r.a.) şöyle devam etti; Rasûlullâh şöyle buyurdu...
“Mezar kadar KORKUNÇ hiçbir feci manzara görmedim!..”
İslâm’ın en önde gelen şehîdlerinden olup, Hz. Rasûlullâh (sallâllâhu aleyhi vesellem) tarafından cesedi toprağa verilen Sa’d bin Muâz’ın kabri başında ise Rasûlullâh şöyle buyuruyordu:
“Şu seçkin kul ki, arş Onun için titremiş, gök kapıları açılmış ve binlerce melek yeryüzüne inmiştir. O bile mezarında öylesine sıkıldı ki, az kaldı kemikleri çatırdıyacaktı!.. Eğer kabir azabından ve ölüm sonrası sıkıntılarından kurtuluş olsaydı, bu önce Sa’de nasip olurdu!.. O, ulaştığı mertebe itibarıyla bu sıkıntılardan hemen çıkartıldı; hepsi o kadar!..”
Şimdi düşünelim... Kişi, mezarda “diri” yani “şuuru yerinde” olarak mevcut olmasa, böyle bir azap söz konusu olur mu hiç?..
Soruluyor Hz. Rasûlullâh’a...
− Yâ Rasûlullâh, müminlerin hangisi daha akıllı, şuurludur?..
− Ölümle başına geleceği en çok hatırlayan ve ölüm ötesi hayatı için en güzel şekilde hazırlananı... İşte onlar en akıllı- şuurlu olandır...
Gene bir başka ifadesinde şöyle buyuruyor:
“En şuurlu, ileri görüşlü insan odur ki, nefsini ilâhî hükümlere tâbi kılar, ölümden sonra yararını göreceği fiilleri yapar... Âciz de nefsinin arzularına tâbi olur, sonra da bir şeyler umar, ALLÂH’tan!..”
Gene Rasûlullâh’ın ashabından İbni Mes’ud, kabirde görülen azap hakkında:
− Mutlaka günahkâr olanlar, kabirlerinde azap olunurlar. Hatta hayvanlar onların seslerini işitir... dediğini Rasûlullâh (sallâllâhu aleyhi vesellem)’den işittim.
Ebu Said el Hudrî anlatıyor; Rasûlullâh (sallâllâhu aleyhi vesellem) buyurdu:
“İnkârcıya mezarında kendisini kıyamet gününe kadar sokup ısıran 99 ejderha musallat edilir. Eğer bunlardan bir tanesi yeryüzüne üflemiş olsa, hiçbir yeşil ot yeşermez!..”
İbn-i Ömer (radıyallâhu anh) anlatıyor... Rasûlullâh buyurdu:
“Sizden birisi ölünce, cennetlik olsun, cehennemlik olsun akşam sabah kendisine makâmı gösterilir. Burası yerindir. Kıyametteki bâ’sına kadar buradasın.”