Özetle diyeyim ki...
Tek başınıza, canlı ve bilinçli bir hâlde ölüm ötesine yapacağınız sonsuz yolculuğu idrak ediyorsanız, imkânlarınız içinde elinize geçen ilk fırsatta hacca gidiniz! Aksi hâlde bu konuda öylesine pişmanlık duyacaksınız ki; bunun haddi hesabı yoktur!
Devrinin “İnsân-ı Kâmil”i Abdülkerîm el Ciylî’nin haccın bâtın mânâlarıyla ilgili bazı değerlendirmelerini size nakletmek istiyorum... Kendisinden büyük feyz aldığım bu son derece değerli Zât’ı böylece saygıyla anıyorum...
“Hac niyeti: Allâh talebi yolunda devamdır…
İhram: Yaratılmışları görmeyi terktir!
Başı traş: Beşer içinde önder olma düşüncesinden arınmaktır!
Tırnak kesmeyi terk: Kendinden oluşan fiillerin hakiki fâilinin ALLÂH olduğunu fark etmektir!
Güzel koku sürmeyi terk: ZÂT hakikatini hissedince, Esmâ özellikleriyle kayıtlanmaktan kurtulmaktır!
Cinsî münasebeti terk: Bedende tasarrufu bırakmaktır.
Sürme çekmeyi terk: KEŞF arzusundan kurtularak ZÂT hüviyetinde yok olmaktır!
Mîkat: Kalp’ten ibarettir…
Kâbe: ZÂT’tan ibarettir!
Hacerül esved: İnsanî lâtifeden ibarettir.
Hacerül esved’in siyah oluşu: Tabiat özelliğinin kalbi renklendirmesi...
Tavaf: Allâh’a yakışır şekilde, insanın hüviyeti, aslı, menşei, müşahede yerinin idrak olunmasıdır.
Tavafın 7 olması: ALLÂH’ın yedi sıfatından ibarettir... Onlar; Hayat, İlim, İrade, Kudret, Semi’, Basar, Kelâm...
Tavaftan sonra mutlak namaz: Anlatılan vazifeleri yapan için Ahadiyet’in zuhuru ile, ona ait hükmün yaşamıdır.
Bu namazın İbrahim makâmında kılınması: Hullet makâmına işarettir.
Zemzem: Hakikat ilimlerine işaret eder...
Zemzemi içmek: Hakikat ilimlerinde dallanmaktır.
Safa: Halka nispet edilen sıfatlardan soyunmaktır.
Merve: İlâhî isim ve sıfat kadehlerinden doya doya içmektir.
Traş: İlâhî riyasetle tahakkuka işarettir.
Bıyıkları kısaltmak: Kurbet ehlinin makâmı olan tahakkuk derecesinden inmektir.
İhramdan çıkış: Halka açılmak; sıddîk derecesinde halk arasına inmektir.
Arafat: Maarifi Billâh makâmıdır.
Arafat’ta iki bayrak dikilmesi: Celâl ve Cemâl sıfatlarına işarettir; ki Allâh’a marifet yolu onlara göredir.
Müzdelife: Makâmın şuyuuve yükselmesinden ibarettir.
Meş’ari haram: Şerr’i emirlerde durup, Allâh’ın haramlarına saygıdan ibarettir.
Mina: Kurbet makâmı ehli zevât için, murada nail olmaktır.
Üç şeytanı taşlamak: Benlik, tabiat ve âdettir.
Yedi taş atmak: Yedi ilâhî sıfatla bunu başarmaktır.
İfaza tavafı: Allâh feyzinin devamında sürekli terakki etmektir.
Veda tavafı: Allâh sırrını hak edene emanettir.”
Bâtın yani iç, sır mânâsından biraz daha söz etmek gerekirse haccın, şunları da söyleyebiliriz;
Bâtın haccın niyeti, “ALLÂH”a ulaşmaktır!
İhram giymek, ALLÂH’a ulaşmak üzere tümüyle dünyadan arınmak için sanki ölen biriymişçesine kefen giymektir!
Hac öncesindeki yedi tavaf, yedi nefs mertebesinde urûc yaparak Allâh Zât’ının zuhur mahalli olan Kâbe’nin hakikatiyle özdeşleşmeye gayrettir!..
Arafat, mukaddes vadi’dir...
Arafat’ta tüm beşerî kavramlardan arınılır!
Bu arınış sonrasında üç şeytan olan benlik, tabiat ve âdetler taşlanarak bunlara geri dönmemek üzere uzaklaşılır!
Buradan Kâbe’ye gelip yapılan tavaf ve namaz, yedi sıfatta yapılacak seyr ile Zât’a ulaşmaktır...
Tavaftan sonra kılınan namaz, bunu nasip edenin huzurunda beşeriyetinin hiçliğini itiraf ve şükürdür…
Veda tavafıyla birlikte geldiğin yere dönmek, “Bakâ Billâh” içinde “seyri anillâh”tır! Hizmet için halkın arasına geri dönmektir!
Biz, hacda Kâbe’nin kişiliği, ruhaniyetiyle görüşenleri, sohbet edenleri biliriz!
Hacda daha öylesine sırlar vardır ki, bunları yazmak şimdilik mümkün değildir!
Şu kadarını iyi bilelim ki, HAC aklınızın alamayacağı kadar muazzam ve çok yönlü bir çalışmadır...
Bundan, yanlış şartlanmalar yüzünden geri kalmak, bir kişi için hayatının en büyük kayıplarının arasında olacaktır!