İşte bu yüksek frekanslı ışınım, yani “Celâl nûrları”, o dalgalarla haşır-neşir olarak büyüyen insanların bahsi geçen özelliklere sahip olması sonucunu getirir!
Gene bizim müşahedemize göre…
Hz. Rasûlullâh (aleyhisselâm)’ın, Nübüvvet görevinin başlamasından hicretine kadar geçen yaklaşık on üç yıllık evresinde, Mekke’de kendisine inananların sayısının 40-50’ye ulaşabilmesinin önde gelen sebeplerinden biri de bu husustur.
Mekke’deki bu yüksek frekanslı dalgalar, genel istidat ve kabiliyet ile programlanmış insanlarda, konuya karşı bir direnç oluşturmuş, bu yüzden de O’nun getirdiklerini inkâr etmişlerdir...
Medine’de ise Kâbe’dekine göre bir hayli düşük frekanslı dalgalar yani “Cemâl nûrları” mevcut olduğu için; orada insanlar genellikle “cemâlî” bir yaşam geçirirler, “lâtif” ilişkiler içinde olurlar… Medine’deki faaliyet sonucu müminlerin sayısı on sene sonunda yüz binlere ulaşmıştır!
Medine ziyaretinin, Mekke’den sonraya bırakılması, kişilerin dönecekleri ortama uyum sağlamaları açısından da bir kolaylık sağlar!
Mekke’den döndükten sonra 20 gün ila bir ay arasında bulunulan yere uyum sağlanabilmesinin sebebi de gene bu yüksek radyasyonun beyinde tesirinin azalmasıyla söz konusu olur.
Gene Kâbe-i şerîf altındaki bu radyasyonun beyinlere yüklediği güç dolayısı ile, tavaf sırasında, kabiliyetli beyin sahiplerinde çeşitli olağanüstü yaşamlar gerçekleşmektedir.
Peki Kâbe böylesine muazzam enerji merkezi, ya da bir diğer ifade ile “nûr kaynağı”dır da; Hac niçin Arafat’ta olmaktadır?.. Hac niçin Arafat’tır?.. Arafat’taki olay nedir?..
Kâbe-i Muazzama’nın altında bulunan son derece güçlü müspet radyasyon kanalının bir uzantısı da Arafat tepesinin altında ikinci bir düğüm meydana getirmektedir, demiştik az evvel.
İşte Arafat tepesi ve civarında toplanan yüz binlerle, milyonlarca insan, yerden aldıkları son derece güçlü radyasyon ile beyinlerinden tek bir mânâda yayın yapmaktadırlar.
“Vakfe” denen olay, insanların bu tek mânâ üzere toplu “yönlendirilmiş dalga” yayınına yönelişleridir.
“ALLÂHIM BİZİ AFFET!..”
Yüz binlerle, milyonlarca insan beyni; sanki laser ışını gibi, tek bir anlamdaki dalga boyundan yayın yapmakta; ve bu dalga boyundan oluşan dev bir manyetik bulut tüm Arafat bölgesini kaplamaktadır!
Şimdi hemen hatırlamaya çalışın…
Üzerine herhangi bir görüntü çekilmiş video bandını, çalışırken video cihazının üzerinde unutursanız ne olur?.. Video cihazının yaydığı manyetik alan, bandın üzerindeki kaydı siler! İsterseniz siz buna, görünmeyen eller bandı siler de diyebilirsiniz!
Evet… İşte misal yollu anlatmaya çalıştığım gibi…
Siz orada “ALLÂHIM GEÇMİŞ GÜNAHLARIMDAN DOLAYI BENİ AFFET” dediğiniz anda hem bu tür bir dalga oluşturmuşsunuzdur; hem de beyninizi bu mânâdaki dalgalara açmışsınızdır! Ve açılan bu kanaldan, o güçlü manyetik alan bir anda beyninizi etkiler ve o an’a kadar ruhunuza negatif yükle beyniniz tarafından kaydedilmiş tüm yazımlar siliniverir!
Ve siz anadan doğmuşcasına günahsız olarak o an’a kadar ruhunuza yüklenmiş olan tüm negatif yüklerden arınmış olarak Arafat’tan dönersiniz.
Rasûlullâh sallâllâhu aleyhi vesellem buyuruyor ki;
“Arafat’tan dönüp de, acaba benim günahlarım affoldu mu, diyen kişi en büyük günahkârdır!”
Çünkü olay böylesine kesin bir olaydır!
Allâh, günahlarından arındırmayı murat ettiği kuluna nasip eder oraya gitmeyi; ve orada da böyle bir sistem içinde arınmayı bahşeder!