Ve gene benim tercihim söz konusu olmadan, bir erkek cinsiyetiyle dünyaya geldim!

Erkek veya dişi, güzel veya çirkin, uzun veya kısa, akıllı veya akılsız denebilecek özellikler de benim seçimim değil!

Kısacası, şu noktaya kadar olan hiçbir şey benim seçimim ya da irade-i cüzümün dileği değil!

Böyle bir noktada buldum kendimi...

“Niye böyleyim?” diye soru sormak istediğim bir varlığı aramaya kalktığım zaman, Dünya’da başımı kaldırıyorum, 150 milyon kilometre ötede, gerçekte 1.333.000 Dünya büyüklüğünde olup, gözüme bir tava kadar görünen Güneş’i görüyorum...

Gözüm ona ilişemiyor... Havsalam onun büyüklüğünü varlığını algılayamıyor!!! Ve o Güneş gibi 400 milyar güneşten oluştuğu söylenen bir Galaksi’nin uçsuz bucaksız sonsuzluğuna açılıp bir muhatap bulamıyorum!!!

Kime yönelip kime ne soru soracağım; “Niye, neden, niçin, nasıl?” diye...

Bunun muhatabını bulamıyorum!

Sonuçta, olduğum yerde, kendimi, olduğum gibi kabullenmekten başka şansım kalmıyor!

O zaman diyorum ki:

“Ben şu anda, bu beden üzerinde tasarrufta bulunabildiği kadarıyla bulunabilen, kullanabildiği kadarıyla aklını iradesini kullanabilen bir varlık olarak içinde yaşadığım şu sistemi anlamaya çalışayım!”

Geriye dönük yapabileceğim hiçbir şey yok!

Tek yapabileceğim şey; bulunduğum yerden ileriye bakarak, gelecekte nelerle karşılaşabileceğimi anlayıp idrak etmek; bu anlayıp idrak edebildiğim gerçekler ölçüsünde de yaşamıma yön verebilmek. Bundan sonrası, hiç olmazsa, olabildiğince kendi seçimim deyip avunabileceğim ölçüde, bir biçimde kurtarabilmek; yönlendirebilmek; geleceğin huzur ve saadetini temin etmeye çalışmak!

Yaşamın gerçeğine baktığım zaman şunu görüyorum: Gerçeğini hiç bilemediğim bir zaman için şu Dünya’da varım...

Hiç bilemediğim bir anda bu Dünya’dan ayrılıp gideceğim...

Yok mu olacağım?..

“Var” olan hiçbir şey “yok” olmayacağına göre, “var” olan her şey bir dönüşümle, bir başka boyutta yaşamına devam ettiğine göre, ben de bu mantıkla biliyorum ki; bugün için “var” olan bu şuurum, bilincim, bir süre sonra bir dönüşüme uğrayacak ve bu dönüşümle birlikte yeni bir yaşam boyutunda, yeni yaşam şartlarıyla yaşamıma devam edeceğim.

“ÖLÜM” diyorlar buna...

ÖLÜM...

Hepimizin başında!

Yani Kurân’daki ifadesine göre;

ÖLÜM, TADILACAK BİR OLAY!

“Her bilinç, ölümü (biyolojik bedensiz yaşamayı) tadacaktır!..” (3.Âl-u İmran: 185) diyor Kur’ân.

Dolayısıyladır ki, tadılacak bu olaydan sonra da, ben yaşamaya devam edeceğim...

Yani bir diğer anlatımla, bu bedeni kullanamaz hâle geleceğim, bu bedeni kullanamadığımı hissedip yaşayacağım.

Derken, bu bedenle ilişkim kesilecek, ama tüm yaşamım boyunca da bilincime ben bu beden olduğum şeklindeki verileri yüklediğim için bu bedenden kopup ayrılıp da gidemeyeceğim ve bu bedenle beni diri diri, aklım başımda, şuurlu bir hâlde o mezara koyacaklar!

7 / 26

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!