801-1000
-
İlim ve irfanın yolu, red ve inkârı kaldırmaktan geçer...
-
Sevdiğinin kim olduğunu bilebildiysen, yok olasıya sev!
-
Neyi seversen sev, gerçekte sevdiğin TEK’tir!
-
Hakikat, “ÖZDE BİR” olmak; marifet, “GÖZDE BİR” olmaktır!
-
“AŞK” öyle bir ateştir ki, son yaktığı kendisi olur! Onun için âşıklar, tükenene kadar yanarlar!
-
Benlik, yana yana tükenince “HİÇ” kalır!.. “Hiç” olunca da “HEP”e dönüşür!
-
Fâni, fenâ buldu mu; “Bâkî” kalır...
-
Sen yok olduğunu fark ettiğinde geride kalan, Bâkî’dir!
-
Fâni yok olduktan sonra Bâkî kalmaz; çünkü fâni, fânidir! Bâkî, ise Bâkî!
-
“Fâni”, “yok olacak” değildir; çünkü zaten “yok”tur!.. “Fâni”nin herhangi bir zamanda yok olduktan sonra, Bâkî’nin Bâkî olacağını sanmak, Hakikatten gafletin alâmetidir!
-
Aşk, gücünü vehimden alır! Vehimle hayatiyetini devam ettirir!
-
Sevdiğinde, gerçekte sevdiğinin kim olduğunu biliyor musun?
-
Bir zamanlar sanırdım ki, karşımdaki bazıları beni sever... Fark ettirdi ki, sevilen kendisiymiş!
-
Ne kadar “O”nu sevdiğini iddia edersen et; sevmediklerinle hep sevdiğinden yüz çevirmedesin!
-
Bilinçsizsen, sevdiğine bir isim takar; sonra da o isim sanırsın!
-
Kendini izhar ettiğinde, o mahalde; “Vech”ini gösterdiğinde her yerde ve şeyde “O”nu sevmemek asla mümkün değildir! Kör değilsen..?
-
Bilirsen kim olduğunu, doyasıya, ölesiye, yok olasıya sev! Yok oldun mu, ZATen bitti!
-
ZÂT’ta Esmâ’nın sözü geçmez!
-
Edep, haddini bilmektir!..
-
Edep, hakkını vermektir!
-
Kendinden gayrı olmayan TEK’in takdiridir “KADER”...
-
Allâh’a iman, ancak mutlak kadere iman ile mümkündür!
-
“Mutlak kadere iman”la, “Allâh’a iman” gerçekleşir... Aksi hâlde tanrına tapınıyorsundur!
-
Âmâ, takdiri görmeyendir!
-
Sırsız cam şeffaftır; “sır” tutmaz!