Bu şehâdetin neticesinde, aldığı ilme göre namazı ikame ederse (namaz kılarsa değil), o namazı ikame edişi ile kendisinde mi’râc başlar…
O yaptığı “urûc” ileoluşan “mi’râc” sonucunda da “Allâh”a vâsıl olur!..
Bunun da neticesinde kendi varlığı ortadan kalkar; varlığında TEK mevcut olan Hakk’tan gayrı olmaz!
Bu hâlde varlığının Hakk’ın varlığı olduğunu kavrayınca; Kendisi varlığındaki ilâhî vasıflarla tahakkuk eder.
Ettiği zaman, “oruç”lu olup, zâhir olduğu kapasite çapında aç kalır, susuz kalır; açlığa ve susuzluğa tahammül gösterir; “Samediyet tecellisi olur” böylece de “Hakk-el yakîn” hâli kendisinde zuhur eder.
Evet, önce “NAMAZ” üzerinde duralım…
“Kulun Allâh’a en yakîn olduğu hâl ve zaman secde hâlidir” buyurulur...
Bir de namazın “ikame” edilmesinden söz edilir.
Namaz “kılan”lar vardır... Namazı “ikame” edenler vardır.
Namazın “kılınması” ayrıdır, namazın “ikame” edilmesi ayrıdır, “daimî namazda” olanlar ayrıdır.
“Zâhir ehli” yani olayın tefekkürüne girmeyenler topluluğu diye bahsedilen “avam” için, “namaz kılınır”.
Namaz kılınması önerilerek, belli hareketler arasında, belli zikirlerin yapılmasıyla, bu zikirlerden ve dualardan hâsıl olan enerjinin beyin tarafından ruha yüklenmesi hedeflenmiştir...
Bu çalışmadan amaç, ruhun pozitif enerjisinin kuvvetlenerek, kişinin kendisini ölüm ötesi yaşamda güçlü bir hâle getirmesidir.
“Namaz”dan söz ederken önce şu tespiti yapalım...
Kur’ân-ı Kerîm’de “beş vakit namaz” kesinlikle mevcuttur; ve Hz. Rasûlullâh (aleyhisselâm) da bu konu kendisine açıldıktan sonra, dünyası değişene kadar bu ibadete, günde beş defa olarak devam etmiştir! Âyet:
“‘Salât’lara (namaz - Allâh’a yöneliş), özellikle orta ‘salât’a (ikindi - şuurda her an bunu yaşamaya) dikkat edin.” (2.Bakara: 238)
Namazı beş vaktin altına düşürmeye kalkmak; ya da beş vakit namazı inkâr etmek, tek kelime ile “ahmaklık”tır!
Ancak, vaktinde kılamadığınız bir namazı daha sonraki namazın öncesinde edâ etmek de imkân dışı olmamalıdır!
Müslümanların kılmak zorunda oldukları beş vakit namazın vakitleri ve rekâtları şöyledir:
Sabah namazı 2 rekât,
Öğle namazı 4 rekât,
İkindi namazı 4 rekât,
Akşam namazı 3 rekât,
Yatsı namazı 4 rekât.
Bunlar “farz” namazlardır... En azıyla, bu kadarı zorunludur...
Esasen namazlar, bütün diğer “ibadet” türleri gibi ikiye ayrılır;
1. “Farz” namazlar
2. “Nâfile” namazlar
“NÂFİLE”, yani Türkçe mânâsıyla “YARARLI” namazları araştırmacılar kendi aralarında çeşitli şekillerde değerlendirmeye tâbi tutmuşlardır... “Vâcip, sünnet, müstehap, mendup” vs. gibi tâbirlerle...
İsteyenler, bu “farz” namazların öncesinde ya da sonrasında, vaktin elvermesine ve içinde bulundukları hâle göre, diledikleri kadar bu namazlardan kılabilirler!.. Ancak bunlar “farz” değildir!
Bugün camilerimizde kılınan namazların Rasûlullâh (aleyhisselâm) devrinde kılınan namazlarla tek benzerliği, farzların imamla kılınmasıdır!