52 - Tûr Sûresi
"Euzü Billahi mineş şeytanir racim"
BismillahirRahmanirRahıym
-
Vet Tûr;
O Tur’a (Tur - Sinâ Dağı’nda Musa’nın karşılaştığı hakikate),
-
Ve Kitabin mestur;
Satır satır yazılmış (tüm detayları ihtiva eden) BİLGİ’ye!
-
Fiy rakkın menşur;
Menşur (açığa çıkmış) rakk’ta (algılanır fiiller boyutunda).
-
Vel Beytil Ma’mur;
Beyt-i Mamûr’a (Zâtî ilimle meydana gelmiş Esmâ mertebesi, Hakikat-i Muhammedî - mükemmel imar edilmiş ev - Allâh Esmâ’sından kaynaklanan halife özelliğini yaşamakta olan insan şuuru);
-
Ves sakfil merfu’;
Ref’olunmuş (Fiiller mertebesinin fevki olan ilim) tavana,
-
Vel bahril mescur;
Kabarıp taşan (ilim - dalga {wave}) okyanusuna!
-
İnne azâbe Rabbike le vakı’;
Muhakkak ki Rabbinin azabı elbette gerçekleşecek olgudur!
-
Ma lehu min dafi’;
Onu geri çevirecek güç yoktur!
-
Yevme temurus Semau mevra;
O süreçte semâ (bilinç) allak bullak (şaşkın) olur!
-
Ve tesiyrul cibalu seyra;
Dağlar (benlikler) yürür gider! (Rabbin Bakıy’dir!)
-
Feveylün yevmeizin lilmükezzibiyn;
O süreci yalanlayanların vay hâline!
-
Elleziyne hüm fiy havdın yel’abun;
Ki onlar (o yalanlayanlar şimdi) daldıkları (dünyalarındaki hayalî değerler) içinde oynamaktadırlar!
-
Yevme yudaune ila nari cehenneme daa;
O süreçte Cehennem Nârı’na karşı konulmaz şekilde sürüklenecekler!
-
Hazihin narulletiy küntüm Biha tükezzibun;
“İşte bu, kendisini tekzip ettiğiniz o Nâr!” (denilir).
-
Efe sıhrun hazâ em entum lâ tubsırun;
“Bu bir büyü mü, yoksa siz mi görmüyorsunuz?”
-
Islevha fasbiru ev lâ tasbiru* sevaun aleyküm* innema tüczevne ma küntüm ta’melun;
“Yaşayın ateşte! Artık ister sabredin ister sabretmeyin; size fark etmez! Siz yaptıklarınızın sonuçlarını yaşamaktasınız!”
-
İnnel müttekıyne fiy cennatin ve na’ıym;
Muhakkak ki korunmuşlar, cennetler ve nimetler içindedirler.
-
Fakihiyne Bima atahüm Rabbuhüm* ve vekahüm Rabbuhüm azâbel cahıym;
Rablerinin kendilerinde açığa çıkardığı ile keyiflidirler! Rableri (Varlıklarını meydana getiren Esmâ özellikleri), onları Cahîm (cehennem)’in azabından korumuştur.
-
Külu veşrebu heniy’en Bima küntüm ta’melun;
“Yaptığınız fiillerin sonucu olarak oluşanları afiyetle yiyin, için!”
-
Muttekiiyne alâ sururin masfufetin, ve zevvecnahüm Bi hurin ıyn;
Sıra sıra dizilmiş koltuklara yaslananlar olarak... Onları (bilinçleri) Hur-i Iyn (her şeyi net, akı ak karayı kara gören özelliğe sahip bedenler) ile eşleştirdik. (Dişi huri kızı diye yorumlanan bu anlatımlar tümüyle diğer cennet yaşamı anlatımları gibi bir temsilî, sembolik anlatımdır. {“Meselül cennetilletiy” = CENNETİN TEMSİL (misal - benzetme) yollu anlatımı} 13.Ra’d: 35 ve 47.Muhammed: 15... {Sahih Hadis: Allâh buyurur ki; Sâlih kullarım için, hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve hiçbir aklın kavramadığı şeyler hazırladım! Buharî, Müslim ve Tırmızî} A.H.)
-
Velleziyne amenû vettebe’athüm zürriyyetühüm Bi iymanin elhakna Bihim zürriyyetehüm ve ma eletnahüm min amelihim min şey’* küllümriin Bima kesebe rehiyn;
İman edenler ve imanlı olarak kendilerine tâbi olan zürriyetleri var ya; onlara kendilerinden gelenleri de ekledik! Onların kazançlarından hiçbir şeyi de eksiltmedik... Her kişi yaptığının getirisine bağlıdır!
-
Ve emdednahüm Bi fakihetin ve lahmin mimma yeştehun;
Onlara temenni ettikleri meyve (marifet türleri) ve etten (özelliklerini açığa çıkaracakları bedensel özelliklerden) bol bol verdik.
-
Yetenaze’une fiyha ke’sen lâ lağvun fiyha ve lâ te’siym;
Onda, sarhoşlatıp ne düşünüp söylediğini bilmez hâle getirmeyen içkiler kapışırlar!
-
Ve yetufu aleyhim ğılmanün lehüm keennehüm lü’lüün meknun;
Çevrelerinde gençlik dolu hizmetliler (enerjik kuvveler) koşuşur ki, sanki onlar saklı inci!
-
Ve akbele ba’duhüm alâ ba’din yetesaelun;
Birbirlerine dönüp geçmiş hâllerini konuşurlar.
-
Kalu inna künna kablu fiy ehlina müşfikıyn;
Dediler ki: “Doğrusu biz daha önce ehlimiz içinde (korkudan) titreyenler idik.”
-
FemennAllâhu aleyna ve vekana azâbessemum;
“Allâh bize lütfetti ve bizi (cehennem ateşi) Semum’un (insan bedeninin gözeneklerinden geçen zehirleyici dumansız ateş; mikrodalga radyasyon) azabından korudu!”
-
İnna künna min kablu ned’uh* inneHU HUvel Berrur Rahıym;
“Muhakkak ki biz bundan önce de O’na yöneliyorduk! Muhakkak ki O, Berr’dir, Rahıym’dir.”
-
Fezekkir fema ente Bi nı’meti Rabbike Bi kahinin ve lâ mecnun;
(Rasûlüm) sen hatırlat! Rabbinin nimeti olarak, sen ne bir kâhin olarak açığa çıkarıldın ve ne de cin etkisi altında olan kişi!
-
Em yekulune şa’ırun neterabbesu Bihi raybelmenun;
Yoksa: “Bir şairdir... Bekleyelim bakalım zaman içinde ne olur sonu” mu diyorlar!
-
Kul terebbesu feinniy meakum minelmuterabbisıyn;
De ki: “Bekleyin bakalım! Muhakkak ki ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim!”
-
Em te’muruhüm ahlamuhüm Bihazâ em hüm kavmun tağun;
Onlara bunu akılları mı emrediyor; yoksa onlar küstah bir toplum mu?
-
Em yekulune tekavveleh* bel lâ yu’minun;
Yoksa “Onu uyduruyor” mu diyorlar? Hayır, onlar iman etmiyorlar!
-
Felye’tu Bi hadiysin mislihi in kânu sadikıyn;
Eğer sözlerinde sadıklarsa Onun benzeri bir söz getirsinler!
-
Em huliku min ğayri şey’in em hümül halikun;
Yoksa onlar hiçbir etki olmadan mı yaratıldılar? Yoksa onlar mı yaratanlar?
-
Em haleküs Semavati vel Ard* bel lâ yukınun;
Yoksa semâları ve arzı onlar mı yarattılar? Hayır, onlar yakîn sahibi değildirler.
-
Em ‘ındehüm hazâinu Rabbike em hümülmusaytırun;
Yoksa Rabbinin hazineleri onların indînde mi? Yoksa onlar mı her şeye hükmedenler?
-
Em lehüm süllemün yestemi’ûne fiyh* felyeti müstemiuhüm Bi sultanin mubiyn;
Yoksa onların tırmanıp (ilâhî sırları) dinledikleri bir merdiveni mi var? (Eğer öyleyse) onların dinleyenleri apaçık bir karşı konulmaz delil getirsinler.
-
Em lehül benatu ve lekümül benun;
Yoksa kız çocuklar O’na ait de oğullar sizin mi?
-
Em tes’eluhüm ecren fehüm min mağremin müskalun;
Yoksa onlardan bir karşılık istiyorsun da, (bu yüzden) ağır bir borç yükü altına mı girmişler?
-
Em ‘ındehümül ğaybu fehüm yektubun;
Yoksa gayb onların indînde de, (ne olacağını) onlar mı yazıyorlar?
-
Em yuriydune keyda* felleziyne keferu hümül mekiydun;
Yoksa tuzak kurmak mı diliyorlar? O hakikat bilgisini inkâr edenler tuzağa düşenlerin ta kendileridir!
-
Em lehüm ilâhun ğayrullah* subhanAllâhi amma yüşrikûn;
Yoksa onların Allâh’ın gayrı tanrıları mı var? Subhan’dır Allâh, ortak koştuklarından!
-
Ve in yerav kisfen mines Semai sakıtan yekulu sehabün merkum;
Eğer semâdan düşen bir parça görseler: “Üst üste yığılmış bulutlar” derler.
-
Fezerhüm hattâ yulaku yevmehümülleziy fiyhi yus’akun;
Bırak onları, dehşeti yaşayacakları (ölüm) günlerine kavuşuncaya kadar!
-
Yevme lâ yuğniy anhüm keydühüm şey’en ve lâ hüm yunsarun;
O gün ne tuzakları onlardan bir şey defeder ve ne de onlara yardım eden olur!
-
Ve inne lilleziyne zalemu azâben dune zâlike ve lakinne ekserehüm lâ ya’lemun;
Muhakkak ki o zâlim olanlara oradakinden önce de bir azap vardır! Ne var ki onların çoğunluğu bilmezler.
-
Vasbir lihükmi Rabbike feinneke Bi a’yunina ve sebbıh Bi Hamdi Rabbike hıyne tekum;
Rabbinin hükmüne sabret! Muhakkak ki sen gözetimimizlesin! (Gece) kalktığında Rabbinin Hamdi olarak tespih et...
-
Ve minelleyli fesebbıhHU ve idbaren nücum;
Gecenin bir kısmında ve yıldızlar kaybolurken de (Rabbinin Hamdi olarak) O’nu tespih et!