Kara Bulutlar
Yaratan yaratmış!.. Bir sistem çalışıyor… Bu bir mekanizma!.. Bir canlı organizma; “Evren”! Bizler içindeyiz onun!
Duygu yok o organizmada! İşlevler ve oluşan sonuçlar söz konusu yalnızca… Suya atılan taşın yayılan dalgaları gibi zincirleme etkilemeler söz konusu… Her oluş bir oluşun uzantısı; bir başka oluşun oluşturucusu…
Toplumlar, insan bedeni gibi… İnsan bedeni, evrenin minyatürü gibi!
Mikroplar çoğalınca, bedeni yiyip bitiriyorlar! Toplumda mikroplar çoğalınca, içinde bulundukları toplumu yiyip bitiriyorlar!
Mikroplar acımasız! Mikroplarda acıma duygusu yok! Mikrop mikropluğuyla işlevini yapmada!..
Tanrıya tapanlarsa, mikrobun hesabını tanrılarına sormada!..
Tıs!..
Mesajı alamayanlar Hz. Muhammed (aleyhisselâm)’dan, avuntu arıyorlar hayal dünyalarında!
“Kahrol mikrop” diyerek tatmin aramada!..
Vücutlarındaki mikroptan kurtulmak için, mikrop zehirini şırıngayla bedenlerine boca edenler; iki ayaklı mikroplara ise uçan şırıngalardaki bir başka tür bombalarla yaklaşıyorlar!
Dün Bosna’da, bugün Kosova’da yüz binlerle insan, mikrop etkisi altında tükenmedeyken; tasavvufu hikâye etmişler, “o da Hak” masalıyla gönül eğliyorlar!
Yiyorlar, içiyorlar, yatıp kalkıyorlar; doyasıya, patlayasıya, çatlayasıya! Yaptıklarının faturasıyla karşılaşmayacakmışcasına!
Kara bulutlar kara kara toplanıyor gökte… Yayım yayım yayılıyor mikropların da, onları seyredenlerin de üzerlerine…
Birileri de şırıngalarını dolduruyor semâlarda!..
Mikrop yayılıyor; zavallı hücreler yenilip tükeniyor; şırınga doldurulup enjekteye hazırlanıyor…
Faturası ödenmemiş hiçbir hesap kapanmaz!
Bosna’daki faciayı seyredenleri bekleyenler var!.. O defter de kapanmadı, muhasebesi görülmedi… Faturası ödenmedi!..
Ödenecek faturalar var!..
Kurban günlerinde kurban olanların da faturası var!
Mekanizma çalışıyor… Dişlilerde, acıma duygusu yok! Yalnızca birbirleriyle kucaklaşmayı bilir onlar! Aralarına girenin vay hâline!
Kara bulutlardan yağmur boşandı mı, altında kalan ıslanır! Yağmur düşünmez altında kalan iyi mi, kötü mü, diye! Hem de fena ıslatır!
Kötülük işlevini yapanlardan fena kara dumanlar çıkıp göğü kaplıyor… Avrupa’nın üstü kararıyor!
Avrupa’nın kararmasını fırsat bilip başka yerleri de karartmak için fırsat bekleyenler var… Dalganın kendilerine ulaşmasını bekleyenler… Ulaşacak da, üzülmesinler! Çok can yakacaklar!.. Ama karabulutları gibi, kendileri de bâkî değiller!
Kara bulutlar önce kendilerini üretenleri yok ederler, sonra kendileri yok olurlar!..
Sonra Güneş doğar, gene bir gün iyilerin üstüne… Gene sağlamlaşır hasta, mikroplarından arınıp!
Devran döner! Karanlık aydınlık olur! Hasta, mikroplar ölünce, sağlığına kavuşur!.. Bir gün gelir bu çile biter. Herkes lâyığına kavuşur!..
Beşeriyetiyle üzülenlerden bazıları, hakikatiyle seyirdedir!
Hastalığa yol açanları, hastalıklıları, hastalıkla tükenenleri; hastalığı oluşturanların temizlenmesini seyirde...
İnsan bu!.. Verecek neyi var ki… Kiminin bir canı… Kimininse koca bir dünyası ve içindekileri…
Kiminin ruhu, bedeninden, boğazından kara çalı çıkar gibi çıkarmış; kimininki yumuşak tereyağından kıl çeker gibi…
Bill Donahue’un yazdığı gibi Zen’den… “Ölmeden ölürsen, ölmezsin ölünce”!..
Ama yemek, yatmak ve para için yaşıyor, kimden ne kaparım, kimi nasıl kullanır sırtından ne kazanırım diye yaşarsan, işlevin mikropluk olur! Ateşi sipariş vermiş olursun kendine… Yanarsın!