-
Musa a.s.’a ateşten hitap eden Allâh, Esmâ ile var gösterdiği “insan”dan niye dillendirmesin Hak/ikati?
-
Tespit, tahkir değildir! Böyle olduğunu Kur’ân göstermektedir pek çok tespitle. Çünkü tespitle işaret edilen de Allâh ESMÂsıdır!
-
“Sizi de fiillerinizi de Allâh yarattı” âyeti ışığında seyirden uzaklaşmamak gerekir değerlendirme yaparken.
-
Arkadaş vardır, yaptırır; arkadaş vardır, saptırır! Arkadaşını tanımak istiyorsan şu kritere dikkat et: seni Hakk’a mı yönlendiriyor?
-
Musa a.s.’ın getirdiği tenzih anlayışı zamanla gökte tanrı anlayışına dönmüş ve düzeltme için İsa a.s. gelmişse, Mehdi dahi öyledir! İmam Rabbanî’nin işareti; Mehdi’nin dahi İsa a.s. gibi teşbih esaslı dini anlatacağına işarettir. Ebu Bekir r.a. temelli tasavvuf, tenzihi akıştır. Şahı Velâyet Ali k.v. yollu akış, teşbih yolludur. Zamanla, tenzih akışı göktanrıya, teşbih anlatımı Ali/insan Allâh’tıra dönüşmüştür. Allâh Allâh'tır, evren içre evrenler yaratandır. İnsan kuldur, varlığı Allâh Esmâsıyla oluşmuş! 1. Tenzihtir, 2. Teşbih; sonuç: Tevhid.
-
Çevrendekileri de sevdiklerin kadar düşünüp onlara yaşamı kolaylaştırmıyorsan nerede kaldı senin TEK’lik anlayışın? Tasavvuf, laflama değildir.
-
Sevgi lafla yaşanmaz. Oyun değildir. Kandırmaca hiç değil! Sevdiğin için nelerinden vazgeçebildin? Sevgi, geçici heves olmaz. Bıkmaz seven!
-
Bıkıp değişiklik aradığın her ne ise, o sevdiğin değil; bir süreliğine BEĞENDİĞİNDİR. Seven bıkmaz, ayrılmaz, terk etmez!
-
Ey Allâh’ı seviyorum diyen, o sevgin uğruna nefsinin hangi isteklerini cevapsız bıraktın? Yarından önce samimi olarak kendini sorgula bu konuda!
-
Rasûlullâh Muhammed a.s.’ın söylediklerini inkâr edenler; hayallerinde yarattıkları tanrı kavramının sonucunu yaşarlar.
-
Sorun; gelen bilgiyi orijiniyle değerlendirmek yerine, eski bildiğinle bütünleştirip acube yaratmaktan kaynaklanır.
-
Yukardan bizi yöneten tanrı hiç varolmamışsa; nasıl bir sistem içinde yaşıyoruz? Kurân’ın anlatmak istediği, ne yaparsan sonucunu yaşarsın!
-
“Allâh mekândan münezzehtir”den sonra söylene gelen “her yerdedir” sözü mekân vermektir. İyi düşünün! Mekânsızlıkla her yer, bir araya gelmez!
-
Hâlâ anlamadılar! Biz kavga etmeye gelmedik bu dünyaya! Hoşu görmek, hoş görmektir işimiz.
-
Tüm yaşam iki şey üzerinedir: sevgi ve korku! Hareket ya sevdiğine yaklaşmak, onu elde etmek için ya da korktuğundan uzak durup korunmak için.
-
Tüm hayvanlar varlıklarını korkuyla devam ettirirler korunmak için. Korku insanda da comfort zone (konfor alanı) uğruna işlev görür. Yeni olana korku bundandır.
-
Tüm insanlık, gelen her yeniye korkuyla yanaşmıştır içgüdüsel olarak, istisnalar dışında; tehlike olmadığını anlayana kadar.
-
Ancak korkularını aşanlar yeniyi uygulamışlar, ve zirve noktada da MİRÂCI yaşamışlardır. Kaybetme korkusu, insan için ayağındaki prangadır!
-
Cehennem niçin yaşanacak? Neden yanılacak? Tanrı mı insanları cehenneme atıp yakacak?
-
Kurân’da fenafillâh anlatılmaz diyenler İslâmın Temel Esasları kitabında “Kulluk nedir?” yazısını okusun.
-
Senden açığa çıkan her şey Allâh Esmâsının görüntüsü ise, aslı “yok” olan varlığınla dilediğince gururlan!!!
-
Ne enteresandır ki, yüzmilyonlarca insan kıyametle çenesini yorarken, kıyametlerini (ölümü) yaşadı. Bugünküler de öyle kıyameti göremeyecek!
-
Cuma mübarek olsun. İstiyorsanız bırakın kıyametle uğraşmayı da kendi kıyametinizde yaşayacaklarınızı araştırıp, ona hazırlanın. Ölüm yakın!
-
Muhammed a.s.’ın Allâh Rasûlü ve “hevasından konuşmayan” olarak, bildirdiklerine iman etmeyenin, TEK’lik anlatımları felsefi dedikodudur.
-
Ölüm, kabir alemi, mahşer, cehennem, cennet konularını merak edenler http://ahmedhulusi.org linkinden kitaplarda, İnsan ve Sırları kitabını okusun.