2801-3000
-
Zihinlerindeki sınırlarının mahkûmu olanlar vardır; sınırsız olup, çevrelerindekilerin sınırlarının mahkûmu olanlar vardır.
-
“İnsan”ın zebânîleridir Dünya cehennemindeki bir kısım mahlûkat! “Dünya, müminin siccîn/cehennemidir” hadis. “İnsan” cennete geçer gider!
-
“Mümin”; “ruhumdan nefhettim”in kapsamıyla, insansı bedenindeki “Halife” olduğuna iman ederek “Hay” olandır. Takliden tanrıya inanan değil!
-
Allâh her yerde var demen, her yer var içinde de Allâh var demektir ki, bu “tanrı” inancıdır, ALLÂH değil! Allâh, varlığının gayrı olmayandır.
-
İsmi Allâh olanı şahıslaştırmak Kur’ân tanımlamalarına ters düşer. Tanrı anlayışını yaratır. Allâh, kendisinden gayrı varolmayan, TEK’tir!
-
Kur’ân, “insan”a hakikatini hatırlatmak/zikir için açığa çıkmıştır. Tasavvuf; “varsandığın varlığın yoktur, hakikatte var olan yalnız Allâh’tır” der.
-
Bugün de yarın dün olacak! Takılma bugün olana, boğulma içinde! Yarın asla bugün olanlar yaşanmayacak! Hayat böyle süregidecek. Umut, huzurdur!
-
İnsanın varoluşu, Allâh’ın dilediği şekilde meydana gelmiştir, her birimiz O’nun dilediği gibi meydana geldik. Allâh dilediğini yapar!
-
“Sen yoksun ben varım, her zerren benim Esmâmla Zâhir” der Allâh! Sonra, örter; Yukarıda, ötende Kendini arar! Fesubhanallâh!
-
“Üstad üç aylarda ne dua edelim?”!!! Taklit ve ezberi terk et! İçinden, özünden ne geliyorsa onu uygula. Mevcutlar, sana örnek olsun içindir!
-
Duayı ötendekine değil, varlığının her zerresinde var olana yapmaktasın, dilediği için. Dilemezse isteyemezsin! İstetiyorsa iste, ezbersiz!
-
Dua edebilmen en önemli nimettir. İçinden geldiği gibi, kendi dilinle, kendi kelimelerinle, kavradıklarına göre dua et. Anlamadığını bırak.
-
Anladığın mânâda istiğfarın dahi bir metafor olarak anlatıldığını kavrayabilsek. Günde 70-100 defa istiğfar ederim diyen, neden nasıl ederdi?
-
Şirk kavramı kalkmış olan Velâyet/risâlet ehlinin istiğfarı nedendir, kimedir, nasıl olur?
-
Seyyidül istiğfar, “Allâhümme ente Rabbi” ile başlıyor. Rabbin esmâ ül hüsna ise, hâlâ ben varım diyebiliyor musun? Diyorsan istiğfar geçerli mi?
-
Allâh, ezberle ve taklitle yaşamaktan kurtulmayı kolaylaştırsın! Hakikati sorgulayıp düşünüp, dinin ne getirdiğini anlamayı nasip etsin.
-
“DünyaNIZdan bana üç şey sevdirildi”, “Allâh ile an’ım olur ki ne meleki mukarreb ne nebi bilir” diyenin istiğfarı kime, nasıl olur?
-
Yunus a.s. nebiyi birebir anlayışa göre balık yutmuş, balığın karnında yaşamış, bir süre sonra tekrar balığın karnından mı çıkmıştı? Yoksa bu anlatım bir metafor mu?
-
“İlmin yarısı sorudur” hadis ise; diğer yarısı da önyargısız dinleyiş, anlatılmak isteneni anlayış ve kavrayıştır!
-
Elinizdeki bütün meâller hep birebir kelime çevirisiyle oluşmuştur. Okuduğunuz âyetlerin metaforlar ihtiva ettiği size yansıtılmıyor. Örneğin, Adiyat Sûresindeki “Atlar” Metaforu…
-
“Allâh’a fiillerinden soru sorulamaz” âyet. “İnsan” Allâh’a soru sormaz, seyreder! İnsansı Allâh’a soru sorar, hesaba çeker; çünkü tanrısıyladır.
-
Herkesin Allâh ile “an”ı vardır; herkeste bunun farkındalığı yoktur. Herkesin içinden Rasûl konuşur, herkeste konuşanın farkındalığı oluşmaz.
-
Rasûle iman etmeyen O’nun bildirdiği Allâh’a değil, zihninde kendi anlayışına göre yarattığı tanrısına tapar. Sonra da onunla kavga eder!
-
Kurân’ı dillendiren Zât Rasûlullâh (a.s), Kurân’ı bildirmiş, gereken detayları ve açıklamaları da yapmıştır. Rasûlullâh ismi altında ilmini zâhir kılan Allâh’tır. Rasûlullâh’ı inkâr, Allâh’ı inkârdır.
-
Kendini beden sanıp, bedenlere bağlanıp, bedenselliğin kavgasını yaptığın sürece yanman son bulmaz dünyaNda kabir âleminde! İşte cehennem!