-
Nice güzel bedenler var, içlerindeki “RUH”tan habersiz! Nice “RUH”lar aramızda, bedensiz, beşeriyetsiz! Niceleri devam edecek sonsuza, “RUH”suz; niceleri devam edecek sonsuza “RUH” olarak. Selâm olsun o muhteşem “RUH”lara!
-
Karşındakiyle kavga ederken onda Allâh’ı göremiyorsan; hakikati hissettiğinde özür dileyemiyorsan, Allâh’a değil TANRINA iman halindesin. BEN haklıyım dediğinde kimle kavgalısın! BEN haklıyım diye kendini aldatarak ve körlerden biri olarak ebeden dünyanda yaşamaya hazır mısın?
-
Her olay öncesinde mutlaka insanlar bir uyarıcı ile uyarılırlar. Değerlendiren zarar görmez! Programında zarar görmek olan da uyarıyı dikkate almaz.
-
“HOBİ”si tasavvuf olanın Tanrısı ya yukarıdadır ya da içinde, özünde! Âlemlerde, insanlarda tasarruf tedbir eden de hep KENDİSİdir. Başkası yok!
-
Hiç kimse bedeninin yaşını yaşamıyor! Ezberi yüzünden “ben falanca yaştayım” diyor ama davranışlar pek çok zaman o dediği yaşa ait değil. Hele 60 sonrakiler bir bedenlerine bir de kendini nasıl hissettiğine bakabilseler. İnsan yaşsızdır. An içindeki düşüncedir.
-
İyilik değerlendirene yapılır, nanköre yapılırsa, nankörlüğünün sonuçlarını yaşamasına neden olur. Nankör mahrum kalır. Allâh kitabında şükrederseniz arttırırım, nankörlük ederseniz elinizden alırım, diyor!
-
ALLÂH İSMİ, insanın ve evrenin tüm birimlerinin orijin hakikatine işaret eden “isim”dir. Bu nedenle, “Allâh’a firar edin” veya “Allâh’a yönelin” âyetleri, dışsal bir tanrıya değil, içselliğinize, hakikatiniz, orijininiz olan Varlığınıza yönelin anlamınadır.
-
Dinin bildirilmesinin ana amacı, insanı dışsallık fitnesinden koruyup, içselliğine yönlendirerek “Allâh’a erdirmek”tir. Dışsallıktaki her şey insanın kendini yalnızca beden kabul etmesine dayanır. Oysa içselliğinde fark edip keşfedeceği hakikat, bedensiz, mekânsız zamansızlıktır.
-
Fark edelim ki, Hz. Muhammed’in çevresindekilere hitap ederek gelen âyet, “Ey iman edenler, hakikatiniz olan Allâh’a iman edin”, “Ya eyyühelleziyne amenu, aminu BİLLAHİ” şeklindedir. Bu da dışsal tek tanrı anlayışından, içselliğinizin hakikati olan TEK’e yönelin mânâsını taşır.
-
Dünyanın her yerindeki MEHDİYETE hizmet verenler, insanlara Kurâni hakikatleri anlatıp, onlara özlerindeki Allâh’ı fark ettirmeye çalışırken; DECCALİYETİN DİLİ olanlar da açılan hakikatlerin üstünü yalanlarla, iftiralarla örtüp, insanları gaflete sürüklüyorlar. “Aminu BİLLAH”!
-
Hiçbir şey artık eski bildiğiniz NORMAL olmayacak! Dünya’da dönüşüm başladı! Deccaliyet tüm kahriyetiyle dünyanızı altüst etmeye başlıyor. İman edip imanlarının gereğini yaşayabilenlere ne mutlu!
-
Günümüzün ne kadarında beynimizi bu dünyada bırakıp geçeceğimiz şeyler meşgûl ediyor; ne kadarında da kendi hakikatimizin ne olduğu ve onu nasıl yaşayacağımız konusu düşünülüyor? Herkes elleriyle yaptıklarının, yaşadıklarının sonucunu yaşayacak!
-
Bedenler doğar, gelişir ve yok olur! Kendini beden sananların doğumgünü ölümgünü olur. İnsan ise bedensiz, mekânsız, bilgi ile yaşayan ölümsüz varlıktır. Cehennem, kendini beden sananın andaki ve gelecekteki yaşam boyutudur. Tüm yanmaların arkasında bedenle oluşan kabuller vardır.
-
Hz. Ömer: “Biz cahiliyet dönemimizde, yola çıkarken kurabiyeden TANRILAR yapar, yolda da onlara TAPINIRDIK! Sonra da acıkınca onları yerdik.” Biz de dün gece 21 kurabiyesi yedik ve yatıp uyuduk, bu sabah kalkınca 22 KURABİYESİ yemek üzere! Sizde ne kurabiyeler var?
-
Hazmedemedikleriniz kadarıyla beşeriyetinizin kemâlini yaşarsınız, bir yandan da vahdet dedikoduları yaparken!
-
Hayatta insanların karşılaştıkları sıkıntıların pek çoğu onların ÖNCELİKLERİ DOĞRU SIRALAYAMAMASIDIR. Sizin yaşamdaki öncelikleriniz nedir, düşündünüz mü hiç?
-
KORKUNUN teslim aldığı insanlara bir şey anlatabilmeniz mümkün değildir. Bu zamanda insanları teslim alıp istediğiniz yola sokmanın en büyük aracı onları KORKUTMAKTIR. DECCALİYET insanları medya yoluyla KORKUTARAK esir alıp, devletleri içten yıkar. Toplumsal mutluluk en önde gelir.
-
“Senin sağlığın için” bahanesiyle insanlar evlerine hapsedilip, işyerlerinden ediliyorsa, anayasal hakları ellerinden alınıyorsa, tüm anayasal haklar bu gerekçeyle geçersiz kılınabilir! Bugün 65 yaş üstünü suçlu gibi ev hapsine mahkûm eden zihniyet, yarın da neleri yasaklar?
-
Din, insanları dışsallığın kölesi olmaktan kurtarıp, içselliğine döndürmek, orijinini yaşatmak için bildirilmiş derûni bilgidir.
-
Bugün çekmekte olduğunuz azap ve sıkıntıyı ölüm ötesine taşımak istemiyorsanız, şimdiden beklenti ve kabullerinizi terk edip arının! İçinizdeki kudrete iman etmiyorsanız, sonucu nasıl yaşanır bir düşünün. Arınmak yakıcıdır!
-
ÖteNdeki değil beyninin derinliklerindeki RABBİN ile muhatapsın her yönelişinde. Duan da dışındakine değil beyninin derinliğindekinedir. İster metaforik isimleri kulan ister bilimsel dediğin isimleri hepsi de aynı yere çıkar. İsimlere takılma, sistemi, mekanizmayı görmeye çalış.
-
Dua, beyninin yarattıklarını düzenleyen sistemdir. Dua, beyninin veritabanına yeni girdiler oluşturma mekanizmasıdır. Dua edersin, beyninin derinliğindeki esmâ özellikleriyle Rabbin de sana icabet eder. Ne olmak istiyorsan onun için çokça dua et içinden ki, sana icabet olsun!
-
ŞİRK NİÇİN HARAMDIR? Affı da yoktur? Çünkü varolan yanlızca Tek’tir ve gayrı da yoktur. Ben dediğinde “ben”den açığa çıkanlar, TEK’e aittir. Tek’e ait tüm özellikler “sen”den açığa çıkma özelliğine sahiptir buna inandığın takdirde! İnanmadığını başaramazsın. Ötende değil, kendinde.
-
Demek iki şeyin KAZASI OLMAZMIŞ! Namazın kazası olmaz, yaşanan ân’a ait işlemdir. Uykunun kazası olmaz, yaşanan ân’a ait eylemdir!
-
Mescide ayakkabı ile girilmez! Musa a.s.’a kutsal vadidesin ayakkabılarını çıkar, denmişti. Mescid senin kutsal vadindir ki beynin metaforik anlatımıdır. Beynini dünya kiriyle kirletme! Kurân’ın metaforlarını çözemezsek, çok yanlış yorumlarla geçer gideriz. (04 Mayıs 2021)