Hemen aklımıza gelecek soru bu... Hiç, “Halife” hata yapar mı? “Halife”, Cennet’ten çıkacak kadar büyük bir hata yapar mı?..

Yapar!..

Yapması da icap eder ki “Halife”liği tam yerine gelsin!

Ne dedik! “Allâh, Âdem’i kendi sûreti üzere” meydana getirmekle, lütuflu bir şekilde yarattı.

“Allâh, Âdem’i kendi sûreti üzere yarattı” yani kendi isimlerinin mânâlarından oluşan bir bileşimle manevî sûretini meydana getirdi Âdem’in...

Âdem’in varlığı, ilâhî isimlerin toplamı... Bu ilâhî isimleri, bir açıklamasında Rasûlullâh (aleyhisselâm), 99 isim olarak sayıyor. Tafsilâtında belki binlerle isim... Ama, hülâsa olarak, özet olarak 99 olarak isimlendiriliyor...

Âdem’in yapısında bu 99 ismin mânâsı da mevcut... Ancak cennet ile sınırlı kalsa idi yaşamı; cennetten çıkma zorunluluğu Onun başına gelmeseydi, bu defa Âdem’de, mesela “Sabûr” ismi zâhir olmayacaktı, tecelli etmeyecekti...

Ama, ne zaman ki Âdem cennetten çıktı, dünya boyutu yaşamına indirildi; işte o anda öyle birtakım kısıtlamalarla, perdelenmelerle karşı karşıya kaldı ki bunun neticesinde “Sabûr” ismi tecelli etti.

Cennet yaşamında, “Sabûr” ismi olmaz!

Çünkü cennet ehlinin her istediği şey, anında meydana gelir. Dolayısıyla “Sabûr” ismine yer yoktur cennette... Cennet yaşamını yaşayan varlıkta o isme yer kalmaz!..

Bunun gibi, “Ğafûr”, “Afüvv” ismi, “Fettah” ismi ve bunun gibi birçok isim, eğer Âdem cennette yaşamına devam etseydi, ortaya çıkmayacaktı...

Hâlbuki “Halife olarak meydana gelmiş, yani bütün isimlerin toplamı olarak sûret-i manevîyesi meydana getirilmiş. Bu isimlerin hepsini ortaya çıkaracak... Öyleyse, dünyaya inmesi lazımdı, cennetten çıkması lazımdı!..

Nitekim, âyette de ona işaret ediliyor...

“Yeryüzünde Halife” diyor... “Cennette, cennet için Halife” olarak demiyor!.. Yani, daha meydana getirilişinde, Onun cennetten çıkıp, yeryüzünde yaşayacağına işaret ediliyor, bu o anda belirtiliyor!..

Ama, bunlar başına gelmeden evvel, o isimlerin toplamı olarak meydana getirilmesi ve Ondaki Esmâ’nın güçlü bir şekilde varlığı, cennet hâlini yaşamasına yol açıyor.

İşte İblis, her ne kadar Âdem’e kötülük yaptığını, intikam aldığını sanıyor ise de, gerçekte Âdem’in, “Hilâfet” görevini tam hakkıyla yerine getirmesine, “Halife” vasfını kazanmasına vesile olmuştur! Dolayısıyla İblis, en büyük kötülüğü yapayım derken, “insana en büyük iyiliği yapan varlık durumuna gelmiştir...

İşte bu sebeple Âdem ve Onun nesli olan bütün insanlar, yeryüzünde her an bu ilâhî isimlerin mânâlarını ortaya koymak, açığa çıkarmak suretiyle, “Fıtrî Hilâfet” görevini ifa etmektedirler; ki bu “Fıtrî Hilâfet” görevini yerine getirmesi de insanın, detaylarını Hz. MUHAMMED NEYİ OKUDU? isimli kitabımızda açıkladığımız bir biçimde “İnsanın İslâm fıtratı üzere dünyaya getirilmesi”dir.

“Her insan İslâm Fıtratı üzere doğar...”

Yani “insan”, Allâh’a kulluğunu ifa etmek üzere, Allâh’ın isimlerinin mânâlarını çeşitli şekillerde ortaya koymak üzere programlanmış olarak meydana gelir... “Daha sonra annesi-babası, onu Mecûsi, Nasrâni, Musevî, Müslüman yapar”... Ama, neticede her insan, İslâm fıtratı[1] üzere gelir...


[1] Eğer “fıtrat” konusunu Hz. MUHAMMED NEYİ OKUDU? kitabından okumamışsanız, mutlaka okumanızı tavsiye ederim...

12 / 52

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!