-
Nankörlük yapanın kendine verdiği zararın benzerini, dünya birleşse ona veremez!.. Nankör, Allâh’a kapatmıştır kapısını penceresini!
-
Rabbim, anlamadıklarımı anladım sanmaktan sana sığınırım! Rabbim, anlamadıklarımı fark ettir bana ki anladığımı sandıklarımın yanlışlığını anlayayım!
-
Dünle bugüne hitap etmeye çalışanlar, dünde yaşayanlardan başkasına yararlı olamaz! Yaşadığı gündekileri değerlendiremeyenlerin, yarına ışık tutma imkânları da olmayacaktır. Yarınlar, bugünden yarını görenlere aittir!
-
Hayat, hayal dünyanda geçmiş hikâyelere dayalı masallar üretip, onların âleminde yaşamak için değil; Sünnetullâh’ın ne olduğunu fark edip; HAKİKATİ görüp yaşamak içindir.
-
Yeryüzünde açığa çıkmış en muhteşem BEYİN, ismi “ALLÂH” olanı hatırlatmaktadır, ismi “İNSAN” olup “KUR’ÂN” ile ikiz kardeş olana! O Muhteşem ZÂT hürmetine hatırlayanlardan olmak nasip olsun; ki biz doğumunu değerlendirenlerden olalım.
-
Baş olup başkalarını yönetme duygusu öylesine BENLİK Ateşi oluşturur ki; sonunda yapılan bütün hayırlı işleri yakar bitirir! İşlevimiz insanları yönetmek değil, ilmimizi paylaşmak olmalıdır.
-
ALLÂH’a ne derece yakın olduğunuzu anlamak istiyorsanız, karşınızdakilere olan davranışınıza bakın ve bunu sorgulayın! ŞİRK, karşınızda açığa çıkanın O’nun esmâsı olduğunu görememektir.
-
Allâh’a yakîni olanın hâli RIZA; uzak düşmüşün hâli de İSYANDIR.
-
Senin kendine yakıştıramadığın, Allâh’ın sana yakıştıramadığıdır. Ondan arınmazsan, göz göre göre kaçınılmaz sonucunu yaşayacaksın demektir!
-
Beynin, beşerî ve hayvani değer ve duygulardan arındırılması, “İNSANΔ hakikatin açığa çıkmasına zemin hazırlamak amaçlıdır. Gerçekleşir veya gerçekleşmez!
-
“DÜN” küfesini sırtından atamayan, ya(â)rını göremez!
-
ARINMA ile değerlendirilmeyen ömür, avuntu ile tükenir; hüsranla sürer!
-
Bana karşımdakiyle ne mesafede duracağımı hep karşımdaki hâl ve yaşam diliyle anlatmıştır. Ben de ona uyarım.
-
Sevmek, tüm benliğini sevdiğine teslim etmektir. Seviyorum deyip kendini Allâh’a teslim edemiyorsan, müslim misin? Şeytan, avuntunun oluşturucusudur!
-
Bana yakın olan, duygularıyla (beğenerek-severek) yaklaşan değil; aklıyla ilmi değerlendirip yaşamında uygulayandır. Beğenen, beğenmediği bir şey görünce arkasını dönüp gider!
-
Sadece, samimiyete erenler ve ona tâbi olanlar Hakikate erecektir!
-
Evliliğiniz mutlu mu? 2. defa gelseydiniz aynı eşi mi seçerdiniz? İki tarafın da cevabı evet ise, o mutlu evliliktir!
-
Ezber bozmak, ezberletilenden kurtarmaktır. İnsan ezberletileni tekrar ederek veya ezberle yaşamaz!
-
Rabbine nankörlük yapıp nimetini yalan sayanın, başkalarına karşı davranışında ne beklenebilir ki!
-
Pişmanlık ne zaman kalkar?
-
Tanrıya inanıp, onu gökte bir yere oturtup; peygamberini onun yanına urûc ettirenin İslâm ile ne alâkası olabilir! Mirâc’ın, Rasûlullâh’ın derûnuna yaptığı boyutsal bir geçişle Hakikati olan Rabbini müşahedesi olduğunu fark etmeden, konunun hakikati anlaşılmaz.
-
“İKRA KİTABEK”, veri-bilgi tabanını İLMİNE GÖRE “OKU!”... Hesap görücü olarak “OKU”yan bilincin/benliğin yeterlidir!
-
Tasavvuf, “EGO”yu terktir! Sûfi, “EGO”su olmayandır!.. “BEN”likten arınamayanın ilmi, kendisi için, benlik üreticiden başka bir şey değildir.
-
EGO (nefs) neyi “değerlidir” diye kabul etmişse onu elde etmek, o olmak ister! Zenginlikse zengin olmak ister, âlimlikse âlim; şeyhlikse şeyhlik, kutupluksa kutupluk, mehdilikse mehdi olmak ister! Bu istek hastalık hâline gelmişse, kendini olmak istediği gibi de görür!
-
Haddini bilmeyeni bırak gitsin.