-
Birbirini beğenenler arasındaki ilişki pamuk ipliğiyle bağlıdır, gerilince kopar. Sevenler arasındaki ilişkiyse lastik gibidir, hızla çeker.
-
Benlik siner, ama “ölmeden” ölmez! Bunun için “ölmeden önce ölünüz” hadisi söylenmiştir. İlim, benliğin vitaminidir! Çare teslimiyettir.
-
İnsana benliğinin (egosunun/nefsinin) kaybettirdiklerini hiç kimse kaybettiremez. Egonun şerrinden Rabbine sığın!
-
Sevmek; feragât, fedakârlık, sevdiğinin arzularını öne geçirmektir. Kısacası benliğini sevdiğine teslim etmektir. Rıza lokmasını yutmaktır!
-
Egonun en basit tarifi “ille benim dediğim olmalı” ile yaşamaktır. Bu yüzden kalp kırmaktır. Tasavvufî yaşam ego kabul etmez!
-
Seven “katlanmaz”, ne gelirse keyfini yaşar. Katlanılan, sevgili olmaz. Sevse de sövse de sevene birdir.
-
Cehennemî ateşini tutuşturup, şuurunu bulandıran yalnızca egondur! Bilincini objektif sorgulamadıkça ilmine göre ateşin sönmeyecektir.
-
Bana göre diye baktıkça sıkıntıların son bulmaz! Evrensel gerçeklere göre diyerek konuları ele almak gerekir. Dünya, köyünden ibaret değil!
-
Çoğunlukla her canlının diğerini canlı canlı parçalayıp yediği dünyada; senin, merhametli tanrı anlayışın ne kadar gerçekçidir? Ya gerçek?
-
Herkesin başarısı istidat ve kabiliyeti kadarıyladır; ötesinden mükellef değildir. Kimseden bunun ötesini beklememeliyiz. Aksi zulme girer.
-
Hayatı gördüğün kadarıyla mı yaşıyorsun yoksa düşünebildiğin kadarıyla mı?
-
“Perdeli”; gördüğüne ve yaşadığına göre olayları değerlendirirken, “perdesiz”; olayların arka planındaki hikmetlerle seyreder aynı yaşananları.
-
Yaşamda yalnızca inandığı yolda cesaretle, yüreğini koyarak korkusuzca ilerleyenler hedefine ulaşır. Nasibi olmayanlar da bahanelerle avunur!
-
Yaşanacak kaçınılmazsa; yaşanmayacak asla yaşanmayacaksa; bu konuda en iyi dua, “Allâhım yaşayacaklarımın hazmını ver, hazmıyla yaşattır”dır.
-
Allâhım hazmedemeyeceğim ilimden ve yakînden beni uzak kıl; “bu bir rıza lokmasıdır yutamazsın demedim mi?” hitabına muhatap düşürme!
-
Varlığını oluşturan esmâ terkibinin izni olmadan hiçbir şey sana ulaşmaz; Onun sana yaşatacağını da hiçbir şey engelemez. Buna iman, huzurdur.
-
İnsanların çektikleri kendi yaptıklarının ve düşündüklerinin sonucudur. Dün yaptığının sonucunu bugün yaşarsın. Mutluysan aynısına devam et!
-
Kişi kendisini değiştirmedikçe, yenilemedikçe dünya bir araya gelse ona yararlı olamaz! Kendini yenilemedikçe, bulunduğun hâlde devam edersin.
-
Sistemde oluşlar, hedeflenmiş sonuçlara göre oluşur. Farkı fark etmeyene, farkı fark ettiremezsin! Yanlışı kavrayamayana yanlışı kavratamazsın.
-
Benlik, beynin kuklasıdır! Beyin; girdilerine, veritabanına göre kişilik/benlik yaratır. Unutma ki ismi beyin olan Rabbin olan esmâ-i ilâhidir.
-
İnsanoğlu önce kavramlar, günler, âdetler yaratır; sonra da döner onlara tapınmaya başlar! Allâh’ı bilen ise hiçbir şeye tapınmaz!
-
Tanrı korkusuyla Sünnetullâh gereği ibadetleri yapıyorlardı. Tanrı olmadığını fark ettiler ve ibadetleri terk ettiler, oysa Sünnetullâh Bâkî!
-
“Siz benim bildiklerimi bilseydiniz rahat yatamaz, dağlara kaçardınız” diyen Rasûlullâh, korkulası Sünnetullâh/Allâh Sisteminden söz ediyordu!
-
Dün adı anılmayan, yarınlarda da adı anılmayacak insan, neyinle gururlanabilirsin! Benlikten daha büyük günah yoktur! Bırak benliği, keyfini yaşa!
-
Benliğin en önde gelen açığa çıkışı, başkalarını senin istediğin gibi yaşamaya zorlamandır. Teklif edebilirsin ama asla zorlayamazsın.