-
Ne enteresan! İnsanlar kendi şartlanmalarının mantıksal kurgusunu paylaşmayanları hemen itham ediveriyorlar: Sapık, çılgın, zındık, kâfir!
-
1990’dan beri hologram evrende, hologram dünyamızda yaşıyoruz diyorum; Kur’ân ve tasavvuf temelli ve bilimsel bulgularla. Şimdi kabul görüyor!
-
Beynin çalışma sistemi, duyguları neden nasıl yaratma sistemi, hayata bakış penceresini oluşturma sistemi anlaşılmadan, psikoloji anlaşılmaz.
-
İnsanlar yaptıklarını yapmaya mecburdurlar! Niçin? Çünkü beyin otomatik çalışır girdi-bilgitabanı-çıktısı olarak. Veritabanı değişmedikçe, yeni bilgi, amigdalanın aktif bilgi alanını değiştirmedikçe, kişi melekeleşmiş günlük çıktılarıyla devam etmek mecburiyetindedir!
-
Maalesef henüz beyinin nasıl ve neye göre çalıştığını bilmediğimiz için çeşitli felsefî mülâhazalar arasında boğuluyoruz.
-
Din gerçekte, Sünnetullâh’ı anlatmak içindir. Bilim ise Sünnetullâh’ı tespittir. Dine dayalı sanarak bilimi inkâr, Sünnetullâh’ı inkârdır.
-
Duyduğunuz veya okuduğunuzu çözemezseniz, İNKÂR ETMEYİN! Onun dayandığı temeli sorgulayıp araştırın. Çünkü mutlaka söylenenin bir mantığı var.
-
Beyninize çeşitli zamanlarda girmiş bilgilerle yeni gelen bütünleşmediği zaman kafanız karışır, confuse olursunuz. Amigdalanız ise eskiye dayanarak yeni geleni reddetmek isteyecektir. İnkâr yerine araştırın! Yeni bilgi, hangi temeller üzerine kurulmuş, hangi bilgiler ve mantığa dayanmaktadır.
-
Benlik hissi olmayan “ben” dese ne olur, benlik içinde olan “biz” dese ne olur!
-
“Görüyorum” dedikleriniz sadece ve sadece bir bilgiden ibaretse... Göz görmez ise! O zaman?!!
-
Nasibinde olmayana Rasûlullâh veremedi; nasibinde olan “atbaşı gidiyorken” sonrasında “sıddîk” oldu. Vermemişse mâbud neylesin mahmut denmiş.
-
Ölüm sonrasında bizi nasıl bir yaşam bekliyor?
-
Gün içinde kendi hakikatini bilememenin veya yaşayamamanın sıkıntısını ne kadar hissediyorsun? Ya da bunu nasıl aşacağını hiç düşünüyor musun?
-
İki boyutlu evren gerçeği ve Hologram! 3D bir evrende mi yaşıyoruz?
-
Ne istersen anlat, yaz; O kendi bildiğini yapacak. Herkes kendi senaryosunu yazıp oynamakta. En fazla senden birkaç replik katacak!
-
Biz gerçekte; ilimden-şuurdan ibaret varlıklarız! Bedensiz, ölümsüz varlığız... Evrenin Aslı Bilgidir!
-
Ölüm, insanın karadeliğidir. Bedenli boyuttan girer bedensiz yaşama geçer. Diyebilir miyiz?
-
Bir çok şeyi biliyoruz! Fakat bildiklerimizi neden yaşamımıza geçiremiyoruz? Alışkanlıklarımızı neden değiştiremiyoruz?
-
Ölümden sonra kabir âleminde ve mahşerde niçin bir insanın kendini geliştirme şansı yok? Ölümü tattıktan sonra neler olacak? Boyundurukların, prangaların, zincirlerin; kabullerin, şartlanmalarına dayalı etiketlerinle oluşuyor yaşamında. Onlarla geçiyorsun ölüm ötesine. Dünya yaşamında hakikatin olan Allâh’a ermeni engelleyen cahilliğinden, kabullerinden kurtulamazsan, ölümden sonra asla kurtulamazsın. Anla artık!
-
Dünyaya gelenler iki sınıf ayrılır dünyadan; ya Allâh’a ermiş olarak, ya da Allâh’tan gâfil olarak! Eren, Allâh ahlâkıyla yaşar, ermeyen beşerinki.
-
Bir soru: Sabah kalktığınızda o günün hayatınızın son günü olduğu bildirilse, o günü nasıl yaşardınız? Başkalarının dedikodusu kavgasıyla mı?
-
Değiştiremeyeceğiniz şeylere kafa yormak ömrün ve varlığınızı oluşturan nimetlerin israfı olmaz mı? İsraf haramdır, denirken ne istenmiş?
-
“Vatan sevgisi imandandır” hadis tespiti, yıllar içinde sınırları değişen toprakları mı anlatıyor? Yoksa herkesin tek değişmez vatanını mı? Ülke sınırları savaşlarla genişler, daralır. Âhiret ise herkesin değişmez mutlak vatanıdır, yarın gideceği. Göresel değil gerçek vatanını fark et!
-
“Biliyorum, öyle, doğru” dediğiniz her konu, yaşamınızın uygulama alanında yoksa, sizin için bir hüsran alanı olabilir. Uygulamaya başlayın!
-
“Fitne” kelimesi, doğru bildiğiniz şeyleri uygulamanıza engel olan faktörlerin tanımıdır. Yaşam gerçekte tek kişilik oyundur. Kazanırsınız ya da?