-
Kur’ân, “Ulu’l emr’e itaat” diyor. Peki kim bu “Ulu’l emr”? Cemaatlerin hocaları mı, tarikatların her biri kutup gavs olan şeyhleri mi, Cumhubaşkanı mı? “Ulu’l emr = Yönetici” demektir! “Sizden olan yönetici” kime göre? Düşünün! Bugün vicdan, Ulu’l emr mi oluyor artık?
-
Her bilenin üstünde daha kapsamlı bilen; her plan sahibinin üstünde daha kapsamlı planı olan vardır!
-
Zâhirin beyefendileri, titanları varsa; bâtının da Ricâli Gaybı vardır! Onlarda hikmet ve kudret ilmi açığa çıkar; zamanlama üstadlarıdırlar. Bu gerçeği gören İbrahim Hakkı Erzurumî, “Deme şu niçin şöyle, yerincedir o öyle; bak sonuna, sabreyle” demiştir. Her şer görülenin sonu mutlaka hayır!
-
“La Tecessesu”; “Birbirinizin özel hâllerini araştırmayın” âyetine uymamakla, zina veya katil yasağına uymamanın farkı yoktur, din indînde!
-
Herkesin kusurlarıyla uğraşıp kendini pirûpak sanan, canlı cehennem ateşidir. İlişki kuran da yanar! Cehennem gıybet, dedikoducularla doludur.
-
Gıybet ve dedikoduyu yapan kadar YAYAN DA ölü kardeşinin çiğ etini yemekte olan canlı cehennem ateşidir! Gerçek dindar bunu yapmaz!
-
İnsanlar en büyük mücadeleyi, hayallerinin boşa çıkması yolunda geliştiğini gördüklerinde verirler. Sükûtuhayal, ölümden beter gelir!
-
Amigdala korunma pozisyonu aldığında, çaresiz kalmışsa, “saçmalamak” dediğimiz mantıksal bütünlüksüz konuşmalar duyulur. Hoş görün aczdir o!
-
Seviyorum, deme bana; Sevgiyi dolu dolu yaşa! Sevdiğini göster, hissettir bana! Allâh AŞK’tır! Hû Vedûd!
-
Mutmainne nefs bilincine eren, rıza hâlinde Rabbine döner; Mardiye kemâliyle yaşar; cennete dâhil olur. Eremeyenin kavgası hiç bitmez!
-
1950’de Cerrahpaşa’daki evin penceresinde ilk ALLÂHU EKBER’li ezanı dinlediğimden beri hiç bitmedi halk iktidarına karşı kavga. Allâh’la huzur buluna!
-
Sizi hesaba çekecek olan yukarıdaki tanrı değil; beyninizi oluşturan Allâh Esmâ’sından “El Hasiyb” isminin özelliğidir. Her an işlevdedir!
-
Bedensel yaşam ve algılarınızla dünyada; değerlendirmelerinizle, hissettiklerinizle âhirette/berzahta/kabir âleminizde, kısaca dünyaNIZdasınız.
-
Ölüm, bedensiz kalma sonucu dışsal veri girişi kesilmesiyle kabir âlemi yaşantısına geçiş sürecidir. Yok olma değil! Vicdan (El Hasiyb) süreci…
-
Kıyamet, bir anlamıyla ESMÂ yapının, şuur/beyine içinde olduğu boyutu algılayacak ortam bedenini yaratıp yaşatması sürecidir.
-
Beynini oluşturan Allâh isimleri özelliklerinden “El Hasiyb”, anında hesap gören olarak düşündüğünün sonucunu yaşatacak.
-
Allâh isimlerinden beynindeki EL MÜNTEKİM, yaptığının sonucunu acıma duygusunu devreye sokmadan yaşatandır. Kendine veya karşındakine dönük!
-
Rasûlullâh (sav): MÜNAFIKIN ALÂMETİ ÜÇTÜR; EMANETE İHANET EDER; KONUŞTUĞUNDA YALAN SÖYLER; SÖZÜNDE DURMAZ!
-
İslâm’ı dünyaya hâkim kılmaya çabalamak abesle iştigâldir; zira Allâh indînde DİN İSLÂM’dır; zaten her şey O’nun iradesine mutlak teslimdir!
-
İslâm’daki savaşlar ya nefsi müdafaa içindir ya da tebliğ özgürlüğü için. “RASÛLÜN ÜZERİNDE TEBLİĞDEN BAŞKASI YOKTUR” âyetini iyi düşünün!
-
YENİLENMEK İÇİN NE BEKLİYORUZ? Ya göremeden gideceksek yenileyiciyi? Biz kendimizi yenilemeye başlasak bir yandan?
-
Okuduğundaki derinliği anlayamayana anlatabileceğin hiçbir şey yoktur. Cahil itham eder, ârif derinliği çözer! Üstad diyorsan, anlamaya çalış!
-
Müslümanlık geçmişindeki savaşlar, İslâm tebliğini kısıtlamak isteyenlerin savaşına karşı nefsi müdafaa savaşıdır; toprak kazanma savaşı değil!
-
Günü kurtarmak için yaşayanların sonu hüsrandır! Sorgula kendini, yaptıklarım günü kurtarmak için mi yoksa yarınıma katkı için mi?
-
Yarının ne kadar öte? Gün, hafta, ay, sene, ömür boyu ya da ölüm ötesi sonsuzluk mu? Tüm dünya kavgaları ardında kalacak; yalnız gideceksin!