-
Müsaadenizle yine bir ezber bozalım! Çok detaya girmeyeceğim zira detayı ile konu, KUR’ÂN ÇÖZÜMÜ isimli çalışmamızda var. Konu, Âdem’e MELEKLERİN SECDESİ. BU OLAY İNSANLARIN SANDIĞI GİBİ DÜNYA ÜSTÜNDE BİR ARAZİDE GÖKTEN GELEN MELEKLER OLAYI DEĞİLDİR! Tümüyle metaforik anlatımdır. Kur’ân bilgisi insana kendini tanıması, ne olduğunu bilmesi için anlatılmıştır. Dolayısıyla Kurân’daki bütün metaforlar, hep insanın çeşitli özelliklerle oluşumunu ve açığa çıkışını fark ettirmek içindir. Âdem adıyla işaret edilen insana secde eden melekler, beyindeki kuvvelerdir. Beyni oluşturan Allâh isimleri olarak anlatılan kuvveler, ‘melek’ olarak anlatılmıştır ve tüm insanların beyninden açığa çıkan özellikler bu kuvvelerdir. Beynin çalışma sistemi altında özelliklerini ortaya koyarlar. Bu sistem, insana secde etmeleri metaforuyla anlatılmıştır. Şeytan bir varlık değil, vasıf ismidir. Şeytaniyet vasfıdır. Bu vasfın özelliklerini taşıyan cin ve insan türlerine “ŞEYTAN” ismiyle işaret edilmiştir Kurân’da. Dünyada yaşayan iki tür vardır insana göre. Gözle görünen “insan”lar; gözle görülmeyen türlü varlıklar yani “CİN”ler. İBLİS ise “CİN” türünden bir varlıktır Kurân’a göre; açığa çıkardığı düşünce yapısı dolayısıyla “ŞEYTANİYET” vasfıyla tanımlanmıştır. İblis’in düşünce yapısını ve bakış, davranış biçimini ortaya koyanlarda bu vasıf dolayısıyla “ŞEYTAN” olarak tanımlanmıştır. Metaforları ÇÖZÜN!
-
İnsanları bedenlerine yüzlerine bakarak değerlendirenlerin hâli, camları karartılmış arabalara bakarak kullanıcıları hakkında yorum yapanlara benzer. Kişinin beynindeki hologram dünyasını ASLA bedenine, yüzüne bakarak anlayamazsınız!
-
Şu gerçeği kesinlikle bilelim ki; DUA Beyninin/Rabbinin dileğiyle açığa çıkar ve gene Ona döner! Yukarıya değil! Beyninin boyutsallığı itibarıyla HAKİKATİ, RAB ismiyle işaret edilenin esmâ potansiyelidir. DUA ETTİRİYORSA ISRARLA, İCABET DE EDECEKTİR!
-
“BEYİN” adı ardındaki tüm esmâ özellikleriyle var olan Allâh’ın; bir ismiyle işaret edilen özellik de “Eş ŞEHÎD” ise… Sende şehâdet eden kimdir? Allâh, “Şâhid olan benim” derken; Kelime-i şehâdeti söylediğinde, Söyleyenin sen olduğunu mu düşünüyorsun!!! Hele bir düşünün bakalım. Yusuf 106. âyetini de hatırlayın! “Allâh şehâdet eder, kendisidir “HÛ”; tanrı yoktur, sadece “HÛ”! Esmâsının kuvveleri olanlar (melâike) ve Ulül İlm de (ilim açığa çıkardığı mahaller) bu hakikatin Hak oluşuna şehâdet eder, Adl’i kaîm kılarlar. Tanrı yoktur, sadece “HÛ”; Aziyz, Hakiym’dir.” (3. Âl-u İmran: 18)
-
İstişare, fikir alma çok önemlidir. İstişare edilecek kişi imanlı olursa, sizi aldatmaz. Kişinin imanını da fiilinden ve fikirlerinden anlayabilirsiniz bir ölçüde. Elbette danışılacak kişinin sorduğunuz konu alanında bilgisi şarttır. Danışan yolda kalmaz!
-
Zikriniz, fikrinizdir. Düşünceleriniz, zikrinizdir. Dilinizdeki değil, zihninizdeki düşünceleriniz olan zikrinizin sonuçlarını yaşarsınız. Hakikatiniz olan Allâh isimleri özelliklerinin “BEN” etiketi altında açığa çıkışını hissedebiliyor musunuz? Yaşamak hissetmektir!
-
Anlatımda dışsallığa dayalı tarzda METAFORİK olarak sıralanan ve beyinlerde dışsallıkta var algısı oluşturan bütün varlık mertebeleri, her birimin içselliğine ait, boyutsal katmanlardır. Katman sözcüğü dahi anlatım için kullanılmıştır. Tüm farklılıklar algılayanın algısından kaynaklanır! Çünkü “ALLÂH” ismiyle işaret edilen, kendinden gayrı olmayan; cüzlere ayrılmayan, hatta “TEK”likle dahi sıfatlanmaktan beri olandır! Gerisi METAFORİK anlatımdır! “ALLÂH DE, ÖTESİNİ BIRAK”!
-
Varlığın ve yaşadığınız sistemin hakikatini ve işleyiş mekanizmasını anlamak için birimleri inceleyerek sonuç çıkarmak istiyorsanız bu asla mümkün olmayacaktır! Konunun çözümü, sınırsız ve sonsuz TEKin, nasıl çoklu varlık varmış algısını oluşturduğunu anlamaktan geçer. Tüm konuşulmuş olanlar, insanın dünyasında, algıladıklarına GÖRE verdiği hükümlerden ibarettir. Milyarlarla galaksili bir sonsuz evrende insanın algıladıkları? İnsanı yaratan, algıladıklarını da yaratır! Kendini hissettirmezse, hissedemezsin yaratanını!
-
“BEN” dediğin şey yalnızca BİLGİDİR, BEDEN ÖTESİ ÖLÜMSÜZ BİLGİ! Dünyan da bu bilgi paketindekilerdir. Evren, dediğin de Tekil Bilgidir, gerçeği itibarıyla!
-
Karşımdaki veya falanca benim istediğim gibi davransın, yaşasın, dediğiniz sürece cehennemî ateşiniz hiç sönmeyecek, ızdırabınız son bulmayacaktır! Huzur herkesi olduğu gibi kabul etmektedir!
-
Ezberlerinizi sarsabilir miyim? Yazdıklarımı okuyup geçmezseniz ezberinizdeki düşüncenizden çok farklı yerlere ulaşabilirsiniz. Yazacaklarım tasavvuftaki “Marifetullah” sırrıyla ilgilidir. Daha önce ‘Allâh İSMİ neye işaret eder, bir obje olmadığına göre’ demiştim... Şimdi de başka bir İSMİN neye işaret ettiğine dikkatinizi çekmek istiyorum. RAB ismiyle acaba hangi mekanizmaya, yaratma sistemine işaret edilmiş olabilir; Rab gökteki bir Tanrı olmadığına göre. İnsanların ve tüm canlıların RABbi ise. Metaforsuz, reel gerçeklere göre?
-
“GÖRME” konusunu açalım mı biraz... Belki üzerinde düşünmek isteyenler çıkar ve böylece de yeni bir bakış açısına ulaşmalarına hizmet etmiş oluruz. Önce şu hususa işaret edip sonra da beyindeki oluşuma değineyim. Kurân’daki Allâh isimleri beyninde açığa çıkan özelliklerdir. Örnek, El MUSAVVİR isminin işaret ettiği işlev! Beynin hangi işlevinin fark edilmesi için bildirilmiştir bu isim. Musavvir, “Sûretleri oluşturan” demektir. Yani? Beyine her an, başta göz olmak üzere duyu organlarından bilgi/data akar. Beyin de bu dalgaları çözerek, kendi içinde hologram/hayal dünyamızı yaratır. Yaratan, El Musavvir ismiyle işaret edilen Allâh özelliğidir. Esasen BEYİN tamamıyla Allâh isimleriyle işaret edilmiş olan özellikler kompozisyonudur. Bütün esmâyı böyle düşünün. Burayı anlatabildiysem, anlaşılır ki GÖRDÜM dediğimiz her şey gerçekte beynin yarattığı sûretlerdir. Gördüğünüz tüm canlı sûretleri, cin türleri, melekler kısaca görüldüğü söylenen her ne varsa hepsi, beyne ulaşmış bilginin, veritabanının da katkısıyla oluşmuş, hologram dünyamızın birimleridir. Dünya yaşantısı da rüya da gerisi de böyledir.
-
ASTROLOJİ KONUSUNU YANLIŞ ANLIYORUZ! Güneş veya AY TUTULMASI ya da başka bir gezegenin yolladığı etkiler aynı anda MİLYARLARCA İNSANA ulaşır. Bu etkiler HİÇBİR ZAMAN ŞUNU YAP VEYA YAPMA MESAJI TAŞIMAZ! Gelen dalgalar frekanslarına göre, kişinin anne karnında veya doğumunda oluşan ilgili hücre gruplarını veya hormonal bezleri tetikler. Bu tetikleme ile kişilerin hormonal tepkimeleri de karakter özelliklerine göre duygu ve davranışları açığı çıkartır. Yani gelen dalgaboyunun frekansı tek tip olup, yalnızca duygu veya karakteri tetikler. Kişiden açığa çıkan tüm davranışlar ve kararlar ise, genlerinden gelen veya bilgi tabanında oluşmuş olan bilginin prosesinin sonucudur. Kısacası gezegenler, insanı şunu veya bunu yapmaya mecbur bırakmaz. Yapılanlar kişinin karakteristiğinin sonucudur. Ölüm sonrası yaşamda dahi dalgaboyu/data beyinde astrolojik etkiler, oluşmuş bilgi tabanına göre etkisine devam eder. Bu yüzdendir ki, Muhiyddin Arabî, dünya, berzah, cehennem ve cennet hayatı burçların etkisi altındadır, demiştir. Bu konu esasen çok detaylıdır ki, twitter sınırları içinde detaya girmek mümkün değildir. Burada yalnızca, kişilerin yanlışını astrolojik etkiye bağlayıp, şu etki bunu yaptırdı hatasını fark ettirmek amacı güdülmüştür. Düzeltilmeyen yanlış düşünceler, ölümötesi ölümsüz beyinde devam eder!
-
Yaşamın bir gerçeğine işaret eden, bir KUR’ÂN METAFORUNU DAHA ÇÖZDÜM ŞÜKÜR, demenizden bu yana ne kadar zaman geçti? Hâlâ metaforlardan oluşan dünyanızdakilerin, red veya kabulü avuntusu içinde misiniz?
-
Yaşamdaki en büyük mucize https://www.youtube.com/watch?v=dM3gIPZJ3hQ Özgürlüğün yolu önce benlikten, sonra da “BEN” hissiyatının kalkmasından geçer! “BEN”lik var oldukça “beniM”lerin bitmez! “Benimlerin” bitmedikçe de onlara köleliğin son bulmaz; özgürleşemezsin! ŞEFAAT konusunda büyük bir YANILGI yaşanmakta. ŞEFAAT, seni selâmete çıkaracak BİLGİDİR! Kimse kimseyi ne kolundan tutup cehennemden çıkarabilir ne de cennete sokabilir. Herkes YALNIZCA kendi düşünce ve yaptıklarının sonucunu yaşar! YANIYORSAN NEDENİNİ KENDİNDE ARA!
-
TANRININ indînde yeryüzündeki 8,5 milyardan birisin! Nedir bu büyüklenmen! Gün içindeki değil uyuduğundakisin; rüyaların gerçek dünyan! Anlayabilsen!
-
Gördüğün HER ŞEY, adı ne olursa olsun, aynı anlam ve değerdedir. Seni duygulandıran onların farklı değerlerini, sen yaratıyorsun DÜNYANDA, bilgi tabanındaki kabul ve şartlanmalarına göre. Bunu anlarsan, Allâh indîndeki seyir ne demektir, keşfedersin!
-
Evrenin orijini ve yapı taşı nasıl MADDE DEĞİL, BİLGİ/DATA potansiyeli ise, BEYNİN DAHİ ORİJİNİ VE YAPI TAŞI DALGA/BİLGİ/DATADIR. Eskiler buna RUH demişlerdir. Madde kabulünü ve hissini, beyin algı olarak yaratır.
-
Sufilerin dilindeki “HİÇ”lik, seçkin kullarda açığa çıkan bir yaşantıyı anlatmak içindir. HİÇLİĞİN anlamı, “varlığının, tümüyle var olmayıp, Allâh indîndeki benliğinin yokluğunu yaşamaktır; ki yaşayan sen olmazsın!” Kulun HİÇLİĞİNDEN söz edilir, Allâh’ın HİÇLİĞİ olmaz. ALLÂH adıyla işaret edilen için GAYBUL GUYUB işareti kullanılır. Kuantum potansiyel (Rahmaniyet) varlık değil, İLİM (Data/Bilgi projekte eden) YARATANDIR günümüz dili ve anlayışıyla; yani YARATAN, İSMİ “ALLÂH” olana işaret eder. Dünya üzerindeki veya evrendeki tüm kullar (esmâ kompozisyonları) ALLÂH/RAHMAN indînde “HİÇ”tir ki, İnsan-ı Kâmil (halife), bu HİÇliğin farkındalığını açığa çıkardığı zâtları tanımlayan sözcüktür. Gaybul guyub vasfı yaratılmış için kullanılmaz! “Hiçlik” kulun son mertebesidir.
-
TAKLİT yaşamın her yanını, ânını kuşattı! Türk kaşığı ile Amerikan tatlısı yemek ayrı bir keyif veriyor insanlara. Biz birinden ayrılırken, “selâmetle” “Allâh’a emanet olun” derdik. Bu sözlerin anlamı vardı. Bir dua idi o bıraktığımız kişi için. Bu anlamı taşıyan beyin dalgamızla ayrıldığımız kişiye iyilik yapardık. Bu yönü bilinmese de sistem otomatik çalışıyordu. Beyin hakkında yeterli bilgisi olmayanlar bu dediklerimizi anlamayabilirler. Şimdi ise herkes birbirine “bay bay” diyor… bazıları da havalı görünmek için “papay” diyor. Bilinçsizlik zor iş!
-
Evren içre evrenlerin muhteşem algoritmasının Kur’ân dilindeki tanımlaması “SÜNNETULLAH”tır! “OL” denmişi olduran muhteşem YARATIŞ mekaniği! Sınırsız sonsuz potansiyelin (Rahman) Allâh ilminde, zamansız seyrini, “RAHİMİYETİNDE” sürdüren SÜNNETULLAH isimli algoritma! Her şey RAHMANdaki sonsuz potansiyelin (Allâh isimleri özellikleri) RAHİMde seyri ile oluşmuştur. Bu seyir ile (ilmiyle ilmini OKUMASI) çeşitli isim etiketleri altındaki varlık sûretlerinin ilmî varlığını yaratmıştır. Bu yaratış sistemini oluşturan ilmî algoritma SÜNNETULLAHtır. İşte bu anlattığım nedenledir ki, BİSMİLLAHİR RAHMANİR RAHÎM Kurân’ın bütün özünü, özetini anlatan bir cümle, bir anahtar olarak bildirilmiştir. Ki ayrıca şuna da işaret eder ki; “Besmeleyi OKUYAN”da bu sırrın yaşamı hissedilir! “İnsan-ı Kâmil” bunu “OKU”YANdır!
-
BEYİN GÖRMEZ, (gelen bilgi dalgalarını) ALGILAR; GÖRÜNTÜ YARATIR, algısının veritabanındakilerle prosesinden sonra. Görüyorum dediklerimiz bu beynimizin yarattıklarıdır. Aynı anda veritabanındaki bilgilere GÖRE DE duyguları yaratır. “Her an yeni şandadır” âyeti budur. Metaforik âyet ve hadis anlatımları, hep insan ve beyinle ilgilidir. Bu nedenledir ki her an yeni bir yaratışla andakileri yaratan beyin için, gelen bilginin kimden veya hangi nesneden geldiğinin hiçbir önemi yoktur! Beyin yalnızca bilgi işler ve veritabanındakilere göre yaratır. Bu nedenledir ki canlı insandan ulaşan bilgi ile tv’den ulaşan dizilerdeki tüm konuşmalar ve davranışlar beyinde aynı sisteme göre değerlendirilerek hologram dünyanda yaratılır. Dünyandaki YANIŞLARI yaratan gelen bilgi değil, veritabanındaki KABULLERİNDİR! Arındır, selâmet bul!
-
Sen, bende gördüğünün sonuçlarını yaşarsın kendinde; ben ise kendi gördüklerimin sonucunu yaşarım. Senin bende gördüklerin veya çevrende gördüklerin bende çok bir şey oluşturmaz. Benim gördüklerim de sana bir şey hissettirmez. Herkes ebeden kendi yarattığı dünyanın esiridir!
-
Beynin hangi sisteme göre nasıl çalıştığını ve içinde yaşadığın DÜNYANI neye göre, nasıl YARATTIĞINI anlamadan, din ve dış dünya hakkındaki tüm düşüncelerin, veritabanına göre KURGUDUR, YALNIZCA SIKINTI GETİRİR!
-
Ne kadar enteresan. Cuma namazında önce vaaz, sonra hutbe dinliyorum, tüm TR camilerindekiler gibi. Diyânetin hocası dua ediyor: Allâh’ım bize sağlık ver, huzur ver, para ver kimseye muhtaç etme, topraklarımızı koru ve daha bunun gibi beden ve dünya ile ilgi şeyler. OYSA…Kur’ân-ı Kerîm, “İNSANA HAKİKATİNİ HATIRLATMAK İÇİN BU BİLGİLERİ İNZÂL ETTİK” diyor. İnsanı dışsallıktan içselliğe, kendini yalnızca beden sanıp bedensel keyifler peşinde koşmaktan, “HALİFE” olmaktan kaynaklanan öz benliğine yönelten tek cümle yok! Salât yalnızca beden için mi?