Çok Faydalı Bazı Dualar
أَعُوذُ بِوَجْهِ ﷲِ الْكَرِيمِ وَ كَلِمَاتِ ﷲِ التَّآمَّاةِ الَّتِى لَا يُجَاوِزْهُنَّ بَرٌّ وَلَا فَاجِرٌ مِنْ شَرِّ مَا يَنْزِلُ مِنَ السَّمَٓاءِ وَمَا يَعْرُجُ فِيهَا وَ مِنْ شَرِّ مَا ذَرَأَ فِى الْأَرْضِ وَمَايَخْرُجُ مِنْهَا وَمِنْ فِتَنِ اللَّيْلِ وَالنَّهَارِ وَمِنْ شَرِّ كُلِّ طَارِقٍ اِلَّا طَارِقًا يَطْرُقُ بِخَيْرٍ يَا رَحْمٰنُ
“Eûzü BiVechillâhil Keriym, ve kelimâtillâhit tâmmâtilletiy lâ yücâvizhünne berrun velâ fâcirun, min şerri mâ yenzilu minesSemâi ve mâ ya’rucu fiyhâ, ve min şerri mâ zerae fil ardı ve mâ yahrucu minhâ, ve min fitenilLeyli venNehâri, ve min şerri külli târikın illâ târikan yatruku bihayrin, yâ RAHMÂN!..”
Anlamı:
Sığınırım Keriym Allâh vechine ve O’nun kelimelerinin tamamına ki, iyi kötü hiçbir şey onları tecavüz edemez... Semâdan inenin (Fitne fikirlerden) ve semâya yükselenin (vehmimi tahrik eden fikirlerin) şerrinden, arzda üreyenin (bedenselliğimden kaynaklanan) ve arzdan çıkanın (bedenimin dürtülerinin) şerrinden, gecenin (iç dünyamın) ve gündüzün (dış dünyamın) fitnelerinden, hayırla olan müstesna, geceleyin kapıyı çalanın (içime doğanların) şerrinden, yâ RAHMÂN!..
Bilgi:
“Medineli Hacı Osman Efendi” diye bilinen “Beykozlu” da dedikleri bir zât vardı İstanbul’da; hayatının elli senesi Medine’de geçmiş ve Medine kitaplıklarında okumadık eser bırakmamış bir zât!.. Es Seyyid Mehmed Osman Akfırat... Allâh rahmet eylesin; nûrunu arttırsın keremiyle... 1960 başlarında elini öptüğüm zaman o seksen altısında idi, bense on sekizlerde... Bana önce zâhirin sonra da bâtının kapısını açan Rasûlullâh (s.a.v) ile tanıştıran zât!.. Hayatımın en önemli olaylarında manevî müdahalesini gördüğüm zât!.. Allâh indînden rahmet eylesin, indînden benim tarafımdan ihsanda ikramda bulunsun kendisine sonsuza dek!..
İşte bu Zât, Rasûlullâh (s.a.v.)’in yukarıdaki duasını bana öğretmişti... Ve çeşitli sıkıntıda olanlara karşı bu duayı bir kağıda yazar, üzerlerinde taşımalarını tavsiye ederdi... Elbette biz de ederiz... Zira...
CİNLERİN aralarından İFRİT diye bilinen en güçlüleri, Rasûlullâh AleyhisSelâm’ın “Mi’râc” olayında semâya yükseldiğini haber alınca, büyük telâşa düşüyorlar... “Şayet Muhammed semâları tanır, Allâh’la bir araya gelirse, artık önüne geçilemez olur” diyerek bütün güçleri ile Rasûlullâh AleyhisSelâm’ın üzerlerine saldırıyorlar.
İşte o zaman Cebrâil AleyhisSelâm, Rasûlullâh AleyhisSelâm’a bu duayı vahyederek korunmasını öğretiyor ve Rasûlullâh AleyhisSelâm bu duayı okuyunca da hepsi yanıyorlar!.. İşte böyle bir olay vesilesiyle öğrenilen duayı artık nasıl istersek öylece değerlendirelim.
يَاحَىُّ يَاقَيُّومُ يَا ذَا لْجَلاَلِ وَالْإِكْرَامِ أَسْأَلُكَ أَنْ تُحْيِي قَلْبِى بِنُورِمَعْرِفَتِكَ أَبَدًا يَا أَللهُ يَا أَللهُ يَا أَللهُ يَابَدِيعَ السَّمَوَاتِ وَالْأَرْضِ
“Yâ Hayyu Yâ Kayyûm Yâ Zül’Celâli vel’İkrâm es’eluke en tuhyiy kalbiy binûri mâ’rifetike ebeden Yâ Allâh Yâ Allâh Yâ Allâh Yâ Bedî’es semâvâti vel ard.”
Anlamı:
Mutlak diri ve kendisiyle kaîm yüce Zâtıyla ikram edici!.. Dilerim senden ebeden marifet nurûyla kalbimi diriltmeni!.. Yâ Allâh!.. Ey gökleri ve yeri bir örneği olmaksızın meydana getiren.
Bilgi:
Sabah namazının farzını kılmadan önce kırk defa okuyup buna kırk gün devam edenler, faydasını derhâl kendilerinde fark etmeye başlarlar.
Kalbin marifet nûruyla diriltilmesi demek şudur: İslâm terminolojisinde “şuur” ya da bugünkü deyimiyle “bilinç”, “kalp” kelimesiyle, “gönül” kelimesiyle tanımlanır. Bilincin dirilmesi ise ancak marifet nûruyla mümkündür... “Marifet nûru” nedir?
İnsan, “iman nûru” ile bilincin sınırlarını aşar, “marifet nûru” ile de bilincin sınırları dışında yer alan gerçekleri değerlendirebilecek kapasiteyi elde eder!
Allâh tüm yaşamımız boyunca, kesintisiz olarak, bir an bile iman nûrundan ve marifet nûrundan mahrum bırakmasın...
Zira, iman nûrundan mahrum olan bloke olmuş bir bilinçle kör yaşar ve marifet nûrundan mahrum olan da, bilincinin sınırları ötesindeki gerçekleri asla düşünemez ve değerlendiremez.
Bu yüzdendir ki, her vesileyle Allâh’tan iman nûru ve marifet nûru istemeliyiz ve bunun sonsuza dek kesintisiz bir şekilde bağışlanmasını niyaz etmeliyiz.
رَبَّ إِنّى مَغْلُوبٌ فَانْتَصِرْ وَاجْبُرْ قَلْبِى الْمُنْكَسِرْ وَاجْمَعْ شَمْلِى الْمُدَّثِرْ إِنَّكَ أَنْتَ الرَّحْمٰنُ الْمُقْتَدِرُ إِكْفِنِى يَا كَافِى فَأَنَا الْعَبْدُ الْمُفْتَقِرُ وَكَفَى بِاللهِ وَلِيًّا وَكَفَى بِاللهِ نَصِيرًا ‘ إِنَّ الشِّرْكَ لَظُلْمٌ عَظِيمٌ وَمَا ﷲُ يُرِيدُ ظُلْمًا لِلْعِباَدِ فَقُطِعَ دَابِرُ الْقَوْمِ الَّذِينَ ظَلَمُوا وَالْحَمْدُ ِللهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
“Rabbi inniy mağlubun fantasır, vecbür kalbil münkesir, vecmâ’ şemlil müddesir, inneke enter rahmânül muktedir; ikfiniy yâ Kâfiy fe enel abdul muftekır ve kefâ Billâhil veliyyen ve kefâ Billâhil nasıyra; inneş şirke lezûlmün aziym. Ve mallâhu yuriydu zulmen lil ibad. Fekutia dabirul kavmilleziyne zalemû, velhamdulillâhi rabbil âlemiyn.”
Anlamı:
Rabbim, yenildim; behemehal yardım et-nusretinle muzaffer eyle... Parçalanmış kalbimi (hakikati hissediş nesnemi) birleştir bütünleştir-tekleştir... (Orijinalliği) örtülmüş şemlimi (bütünsellik ortaya koymayan dağınık anlayışımı) cem eyle... Zira sen, evet sen kesinlikle Muktedir Rahmân’sın... Bana yet, ey Kâfiy; zira ben, senin hiçbir şeyi olmayan (tüm varlığı sana ait mutlak muhtaç) kulunum... Veliyy olarak “Allâh” ismiyle işaret edilen (hakikatiniz) yeter, Nasıyr (düşmanının aleyhine kuluna yardım eden) olarak da “Allâh” ismiyle işaret edilen (hakikatiniz) yeter.... Kesinlikle şirk azîm bir zulümdür; ve Allâh, kulları için zulüm irade etmez... Zulmeden topluluğun arkası kesilmiştir; Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allâh’a aittir...
Bilgi:
Gavs-ı Â’zâm Abdülkâdir Geylânî Hazretlerinin öğretmiş olduğu bu duayı teberrüken hazırlamış olduğumuz bu kitaba ekliyoruz...
Her devirde başı sıkışanların ruhaniyetinden meded umdukları Gavs-ı Â’zâm Abdülkâdir Geylânî’nin, bütün başı dertte olanlara çok faydalı bir tavsiyesidir bu dua. Sabah akşam yedişer kere okunması kifayet eder... İnşâAllâh bu duadan istifâde edenlerden oluruz.