Özel Zikir Önerilerimiz
“Kalpler ancak ALLÂH ZİKRİ İLE TATMİNE ULAŞIRLAR” buyuruluyor... Niye?..
Çünkü insan, sonsuzu düşünmeye yönelik bir kapasiteyle yaratılmıştır ve sonsuzluk-sınırsızlık ise ALLÂH’ın vasfıdır!..
“Lâ uhsiy senâen aleyke ente kemâ esneyte alâ nefsik” diyen Rasûlullâh AleyhisSelâm;
“Sana hakkıyla senâ (övgü) etmem mümkün değildir; ancak sen kendini hakkıyla bildiğin için, kendi kendine senâ edersin” itirafında bulunurken sonsuz-sınırsız yüce Zât’ın kesinlikle kavranamayacağına işarette bulunmaktadır.
Bu durumda bize düşen ne oluyor?..
Bize kendini tanıttığı nispette O’nu tanımak!..
O’nun aynasında, kendimizi seyredip tanımak!..
Kendimizdekilerden, O’nun sonsuz-sınırsız kemâlâtına, yüce özelliklerine, hikmetlerine, hayran kalmak!..
“Allâh’ım, hayretimi arttır” diye DUA eden Rasûl AleyhisSelâm da bu husus hakkında bizi uyarıyordu herhâlde...
Allâh’ı tanımanın yolu da, kitabın baş bölümlerinde kısaca izah ettiğimiz gibi, zikirden geçer!..
Zikir, ya Zât, Sıfat ve Esmâ’yı içine alan toplu isim “ALLÂH” ismi ile yapılır... Ya da, Allâh’ı çeşitli özellikleriyle tanımaya yönelik diğer isimleri ile yapılır...
“İnsan ve Sırları” isimli kitabımızda tafsilâtlı olarak izah ettiğimiz üzere; insan, gerçeği itibarıyla bir isimler terkibidir!..
Her insanda, Allâh ismiyle toplu olarak işaret edilen isimlerin tümü, yani bildiğimiz ve bilemediğimiz pek çok Allâh ismi bir terkip oluşturur... İşte bu terkibe, biz insan deriz!.. Allâh, bu Esmâ terkibine “insan” adını takmıştır...
İnsanın Rabbi, kendi varlığını meydana getiren bu “Allâh” isimlerinin işaret ettiği ilâhî güçtür!..
Her insanın yapısının bir diğerinden farklı olması, her birinin terkibindeki “Allâh” isimlerinin farklı güçlerde olmasındandır.
Şimdi siz; “ALLÂH” ismini zikrettiğiniz zaman; bu ismin zikrinden doğan güç, terkibinizdeki bütün isimleri eşit oranda güçlendirir... Bunun da neticesinde tüm özellikleriniz aynı seviyede gelişir...
ALLÂH İSİMLERİ zikri ise, yapınızı meydana getiren isimler terkibi içinde, belirli isimlerin mânâlarını güçlendirmeye yöneliktir...
Mesela, “ALLÂH”ın “İRADE” sıfatının adı olan “MÜRİYD” ismini zikrettiğiniz zaman; terkibinizdeki bu ismin mânâsı güçlenir; beyninizdeki “İRADE” fonksiyonu daha kapsamlı olarak faaliyete geçer ve eskiden iradeniz zayıf olduğu için başaramadığınız birçok şeyi rahatlıkla başarabilirsiniz...
Ya da “HAKİYM” ismini zikretmeniz, sizin bir süre sonra, her şeyin hikmetini, sebebini, neyin niçin olduğunu anlamanıza yol açar... Eskiden bağlantısız sandığınız, gereksiz olduğunu düşündüğünüz pek çok şeyin aslında bir sistem içinde birbiriyle bağlantılı olarak yer aldığını idrak edersiniz...
Yani, “ALLÂH” ismi zikri; fizikteki bileşik kaplar sistemindeki gibi, bütün isimleri eşit oranda yükseltirken; “İSİMLER” zikri ise sadece kendi cinsinden olan terkibinizdeki mânâyı güçlendirir… Ve bu yüzden de kişide çok kısa sürede önemli gelişmeler fark edilir hâle getirir…
İşte bu sebepledir ki, biz, kendinde kısa süre içinde gelişme görmeyi arzu edenlere, “İSİMLER” zikri tavsiye ederiz.
Bizim tavsiye ettiğimiz zikirlerin, herhangi bir tarikat zikri ile alâkası asla yoktur!..
Tarikatsız ya da hangi tarikattan olursa olsun; kişi bu zikirleri yaptığı zaman, birkaç ay içersinde neticelerini görmeye başlar!..
Şunu kesinlikle belirtelim ki...
Allâh, asla, dışarıda ötelerde bir yerde olup, fizik beden ya da ruh ile yanına gidilecek bir varlık olmayıp; kendi özünde hissedilmesi zorunlu olan, sonra da her zerrede varlığı algılanabilen sonsuz-sınırsız “TEK”tir!.. Bu anlayışa uymayan bütün fikirler, şeytanî vasıflı CİNLERİN vesveseleridir!..
Allâh’ı bilmek, bulmak ve O’nunla olmak için tek bir tarikat vardır, tek bir yol vardır; o yol da Efendimiz Rasûlullâh AleyhisSelâm’ın yoludur!..
Kur’ân-ı Kerîm ve Rasûlullâh öğretisine dayanmayan; bu öğreti dışında kalan her fikir, kesin olarak neticede insanın gerçekten sapmasına yol açar!..
Bu yüzden deriz ki...
Şayet bu zikirleri yaparsanız, kesinlikle ilim yolundan ayrılmayınız! Âyet ve hadislere ters düşen fikirlere itibar etmeyiniz! Farz kılınanları ne gerekçe ile olursa olsun asla terk etmeyiniz! Artık, kendinizin evliya, şeyh, Mehdi olduğu yolunda, içinize gelen fikirlere asla itibar etmeyiniz.
Çünkü, CİNLER, en büyük oyunlarını, hassasiyet kazanmış, alıcıları güçlenmiş olan beyin sahiplerine oynayıp, kendilerini bir şey zannettirerek yoldan çıkartırlar!..
Kesinlikle bilelim ki....
ALLÂH KULU olmaktan daha üstün bir derece asla yoktur!..
Biz bütün çalışmalarımızla bu dereceyi, bu yakınlığı niyaz edelim.
İster hiçbir şeye inanmayın... İster sadece “Allâh”a inanın; ister sadece haftada bir kere Cuma namazına giden bir müslüman olun; başlangıç olarak size şu zikir formülünü tavsiye edebiliriz:
100 Allâhümme eğinniy alâ zikrike ve şükrike ve hüsnü ibadetik
Allâh’ım, seni hatırlamayı ve değerlendirmeyi ve gereği çalışmaları en güzeliyle nasip et.
300 Allâhümme inniy es’eluke hubbeke ve hubbu men yuhıbbuke
Allâh’ım, sevgini ve de sevenlerinin sevgisini senden dilerim.
300 Lâ ilâhe illâ ente subhaneke inniy küntü minez zalimîn
Tanrı yok (benliğim yok); sadece Sen (hakikatimi oluşturan El Esmâ mânâların)! Senin (Esmâ mânâlarını açığa çıkaran olarak bu işlevimle) tespihindeyim! Muhakkak ki ben (hakikatimi fark etmeyerek ve hissetmeyerek) nefsime zulmettim.
500 Kuddûs’üt tâhiru min külli sûin
Bütün beşerî kusurlardan beni arındır.
100 Yâ Nûra külli şeyin ve hedahu ahrıcniy minez zulûmâti ilennûr
Ey her şeyin nûru ve hidâyetçisi; beni cehlin karanlıklarından çıkar, ilim nûruna erdir.