“Dua”nın Zamanı
Her aklınıza estiği, içinizden geldiği zamanda DUA edebileceğiniz gibi, belirli günlerin ve gecelerin de DUA’nın gerçekleşmesi hususunda büyük rolü vardır.
Cuma günü hutbe saati ile ikindi arası...
Recep ayının girdiği gece ve on beşinci gecesi...
Mi’râc gecesi...
Recep ayının yirmi yedinci günü...
Şaban ayının on beşinci günü ve gecesi...
Arife günleri ve geceleri...
Ramazan günleri...
Ramazan ayının yirmisinden sonraki tek geceler...
Ramazan ve Hac Bayramları geceleri...
Muharrem ayının onuncu günü ve gecesi...
Zilhicce ayının onuncu günü...
Bu günleri böylece verdikten sonra, özellikle geceler üzerinde durulması ve dahi, gece yarısından sonraki saatlerin iyi değerlendirilmesi üzerinde duralım.
DUA’nın zamanı denilince özellikle iki husus önemlidir:
1. İç şartlar
2. Dış şartlar
İç şartlar, içinde bulunduğumuz hâleti ruhiye demektir. Gerçekten, yürekten gelir bir biçimde; içi yana yana denilen bir şekilde DUA etmek önemlidir... Zira ancak böyle bir hâl, tam konsantrasyon sağlar... Beynin güçleri ancak böylelikle tek bir noktaya, tek bir konuda yoğunlaşarak, isteğe yönelik yayın yapar.
İkinci olarak belirtilen dış şartlar ise tamamıyla ortam şartları ile alâkalıdır. Bu dış şartların birincisi Güneş’in parlamaması, hatta ışıklarının tamamıyla kaybolmasıdır. Zira Güneş’in yaydığı kozmik ışınım büyük ölçüde beyin gücünü keser.
Dış şartlar konusunda bir diğer önemli husus da Jüpiter ve Venüs gibi gezegenlerin yumuşak ve besleyici radyasyonunun beyni etkilediği saatlerdir. Bu saatleri bulmak için gerekli hesaplama usullerini İbrahim Hakkı Erzurumî “MARİFETNAME” isimli eserinde bütün detayları ile izah etmektedir. Bunun için, piyasadan, içinde bu bölümün de olduğu TAM tercüme seçilmelidir. Zira, bir Mars saatinde, olacak iş, münakaşaya dökülüp olmazken; bir Venüs veya Jüpiter saatinde olmayacak iş, şaşırtıcı biçimde oluşuverir de hayretler içinde kalabiliriz.
Bu sebeple elbette ki bazı saatlere riayet etmenin çok büyük yararları mevcuttur.