“Ey iman edenler... Sizi, sizi dirilten şeye (hakikat ilmine) çağırdığında, Allâh ve Rasûlünün davetine uyun! İyi bilin ki (davet edildiğinize uymazsanız) Allâh (beynindeki var olan sistemiyle) kişinin bilinci ile kalbi arasına girip engel olur... Siz O’na haşrolunacaksınız.” (8.Enfâl: 24)
Hz. Muhammed Mustafa (aleyhisselâm)’ın açıklamalarında görüldüğü üzere, evren daha var olduğu andan, sonsuza dek olacak her şey bellidir!..
Kimse ve hiçbir şey kendi yazgısını değiştiremez!..
Herkes kendi kaderini yaşamak zorundadır!.. Nitekim konumuz olan “ALLÂH’ın AHAD oluşu” dahi ister istemez bu olguyu ortaya açık seçik koymaktadır.
“ALLÂH” ismiyle işaret edilenin TEK oluşu ve “O”nun dışında hiçbir şeyin var olmadığının anlaşılmaması, “KADER” konusunda sayısız tartışmalara yol açmış ve bu yüzden pek çok yetersiz görüşler meydana gelmiştir.
Oysa “KADER” konusundaki bu gerçeği, Hz. MUHAMMED (aleyhisselâm) tebliğ ettiği âyetler ve kendi beyanlarıyla açık seçik, pek çok defa, kesinkes vurgulamıştır.
İnsanın başına gelen her şeyin istisnasız “KADER” hükmünden ileri geldiğini vurgulayan pek çok İslâm âliminden biri de İmam Gazâli’dir.
“İhya-u Ulûmid’din” isimli kitabının 2. kitap, 2. bâbında, “Hakikat ve Şeriat” başlığı altında şöyle der:
“Çünkü biz, ‘bütün fenalıklar, isyan, zina ve hatta küfür Allâhû Teâlâ’nın kazası, iradesi ve dilemesiyledir; ve bütün bunlar haddı zâtında hakdır’ deriz.”