208. “…ve ‘asa Ademu Rabbehu feğavâ” (20.Tâhâ: 121)
“…Âdem, Rabbine âsi oldu da yaşayışı bozuldu.”
209. “…ve zeyyene lehümüş şeytanu a’malehüm fesaddehüm anissebiyli ve kânu müstebsıriyn” (29.Ankebût: 38)
“…Şeytan kendilerine yaptıklarını süsledi de onları (Hak) yoldan engelledi... Gerçeği anlayacak hâlde olmalarına rağmen!”
210. “Ve iz kulna lil Melaiketiscüdu liAdeme fesecedu illâ ibliys* kâne minel Cinni fefeseka an emri rabbih*…” (18.Kehf: 50)
“Hani biz meleklere ‘Secde edin Âdem’e’ dedik de İblis hariç hepsi hemen secde ettiler! İblis CİN (türün)dendi; (bu nedenle) Rabbinin hükmüne (hakikat ilmi yoktu {Cin türünde hakikat ilmi ve kader sistemi bilgisi yoktur - RUH İNSAN CİN Kitabı. A.H.}) uymadı (hakikatinden gelen bilginin gereğine, benliği dolayısıyla uymadı)!”
211. “İz kale Rabbüke lil Melaiketi inniy halikun beşeran min tıyn; Feizâ sevveytühu ve nefahtü fiyhi min ruhıy feka’u lehu sacidiyn; Fesecedel Melaiketü küllühüm ecme’un; İlla ibliys* istekbere ve kâne minel kâfiriyn” (38.Sâd: 71-74)
“Hani Rabbin Meleklere: ‘Kesinlikle ben balçıktan (su + mineral) bir beşer yaratacağım’ demişti. ‘Onu tesviye edip (beynini oluşturup), o yapının içinden Ruhum’dan (Esmâ mânâlarımdan) nefhettiğimde (açığa çıkardığımda {nefh yani üflemek, içten dışa şeklinde olur daima. A.H.}) Ona secdeye kapanın (hükümranlığını - tasarrufunu kabul edin)!’ O Meleklerin hepsi, toptan secde ettiler. İblis müstesna; (bilincine dayanarak) benlik tasladı ve hakikat bilgisini inkâr edenlerden (karşısındakinin hakikatini göremeyenlerden) oldu.”
212. “Kale ma mene’ake ella tescüde iz emertük* kale ene hayrun minhu, halakteniy min narin ve hâlâktehu min tıyn; Kale fehbıt minha fema yekûnü leke en tetekebbera fiyha fahruc inneke mines sağıriyn” (7.A’raf: 12-13)
“Buyurdu: ‘Sana emrettiğimde seni secde etmekten engelleyen neydi?’... ‘Ben daha hayırlıyım Ondan; beni Nâr’dan (ateşten - radyasyon - bir tür dalga boyu yapı; {dikkat edile ki burada kullanılan ‘nâr’ kelimesi, cehennemdekileri yakacağı belirtilen ‘nâr’ kelimesiyle aynı anlamdadır. Bunun anlamı iyi düşünülmeli! A.H.}) yarattın, Onu tıynden (maddeden) yarattın’ dedi. Buyurdu: ‘İn makâmından!.. Bir başkasına büyüklük taslama makâmı değildir bulunduğun makâm! Çık! Muhakkak ki sen (böyle düşünmekle) kendini küçülttün!’”
213. “Kale enzırniy ila yevmi yüb’asûn” (7.A’raf: 14)
“‘(İnsanların ölüm sonrasında) Bâ’s olacakları güne kadar bana mühlet ver’ dedi.”
214. “Kale feBima ağveyteniy leak’udenne lehüm sıratakel müstekıym; Sümme leatiyennehüm min beyni eydiyhim ve min halfihim ve an eymanihim ve an şemailihim* ve lâ tecidü ekserehüm şakiriyn” (7.A’raf: 16-17)
“‘Yemin ederim ki, (yudillü men yeşau = dilediğine sapmayı yaşattırır; realitesince) beni sapıttırmanın sonucu olarak, onlara engel olmak için senin sırat-ı müstakimine oturacağım! Sonra andolsun ki, onlara önlerinden (hırslarını tahrik ederek - benliklerini yücelterek hakikati inkâra sürükleyerek), arkalarından (gizli şirke yönelterek - saptırıcı fikirlerle), sağlarından (senden alıkoyacak hayırları ilham ederek) ve sollarından (kötülükleri güzel - süslü göstererek) geleceğim... Onların çoğunluğunu, verdiklerini değerlendiren olarak bulamayacaksın!’”
215. “Kale feBi ızzetiKE le uğviyennehüm ecme’ıyn; İlla ‘ıbadeKE minhümül muhlesıyn” (38.Sâd: 82-83)
“(İblis) dedi ki: ‘İzzetine (karşı konulmaz gücüne) yemin ederim ki, onların hepsini şaşırtıp (kendilerini beden kabul ettirerek, bedenin zevkleri peşinde koşturarak; hakikatlerini oluşturan ruhun konusundan) saptıracağım. Ancak onlardan ihlâsa erdirilmiş (hakikatlerini yaşattığın) kulların müstesna.’”